Savaş Suçları Mahkemesi'nin, dün, Miloseviç ve 4 çalışma arkadaşı hakkında aldığı karar, bizim bu sütunda sık sık değindiğimiz "Yeni Dünya Düzeni ve Değişim" konusunu destekleyen bir karardır..
Üstelik bu karar, dünyada adı sanı duyulmamış bir ülkenin lideri için değil, Avrupa'nın göbeğindeki bir ülkenin lideri ve arkadaşları için alındı..
Dünyanın gündemine bomba gibi düşen bu kararda Miloseviç ve arkadaşları "İnsanlık suçu" işlemekle suçlanıyorlar..
Karar, bir yanda savaş öte yanda diplomatik girişimlerin çok hızlandığı bir dönemde alındı.. Mahkemenin bayan başsavcısı Louise Arbour, "aldıkları kararın diplomatik girişimleri aksatıp aksatmayacağını" soran bir gazeteciye "Bizim işimiz adaletin yerine getirilmesidir" diye cevap verdi..
Değişim öylesine büyük ve hızlı ki..
Herkes, herkesin işine karışıyor..
Evrensel değerler en ön sıralarda..
Haberleşmenin başını alıp gittiği bir dünyadayız..
İnsanlar dünyanın neresinde ne oluyor, biliyorlar..
Ve işte bu nedenle de, hükümetleri üzerindeki baskıları artıyor..
Kamuoyları, hükümetlerin alacakları kararlarda müthiş etkili oluyor..
Ve "Yeni Dünya Düzeni", giderek yörüngesine oturuyor..
Bu değişime direnmek mümkün mü?
Miloseviç, işte bu değişimin farkında olmadığı için başına bunlar geliyor.. Halkı sıkıntı içinde.. Ülkesinin alt yapısı her geçen gün biraz daha çökertiliyor..
Miloseviç, Kosova'da etnik temizlik yapıyor, ama Sırp halkı bunu bilmiyor.. Çünkü "Arnavutlar NATO bombardımanından kaçıyor" propagandası yapıyor Belgrad yönetimi..
Sınırların kalkmaya başladığı, tek para birimine geçilmeye başlandığı bir dönemde, yeni 1000 yıla gireceğiz.. Ve değişim önümüzdeki yıllarda daha da hızlanarak devam edecek..
1990'ların başından beri yaşadığımız muazzam değişime bir bakın..
Bunu algılayabilen, sadece politikacılar değil, bireysel olarak herkes gelecek çağı yakalayacak.. Fırlayıp gidecekler..
Değişim rüzgarını yakalayan uluslar hızla ilerleyecek.. Akıl almaz yeni buluşlara imza atacaklar.. Bugün hayal denilen pekçok şeyin gerçek olmasına tanık olacağız bu yeni yüzyılda.. Yeni yüzyılda, "Vay canına" ifadesini çok daha sık kullanacağız..
Türkiye'nin bu değişimi yakalaması için çok çalışması, sadece bedenen değil, akıl olarak da çok çalışması gerekiyor..