Geride bıraktığımız Cannes 99, sayısız beyazperde efsanesini konuk etti.

Bir Japon efsanesi
Ülkesinde TV starı, yazar, yönetmen ve oyuncu olarak efsane katına yükselen bir Japon sanatçısı, Takeshi Kitano da özellikle Fransız basınının gözdesiydi. Onun Japon sinemasına getirdiği saygınlık ve toplumdaki görkemli popülerliği konusunda sayısız yazı yayımlandı. Gerçi Kitano ödül alamadı ama unutmayın: Bir önceki filmi, Venedik'te Altın Aslan ödüllü "Hana-Bi-Havai Fişekler"i bu geceki 'Sinema Büyüsü' kuşağımızda gösteriyoruz.

Connery ve Zeta-Jones
Festivalin en çok sükse yapan kişisi Sean Connery oldu. Şarap gibi yıllandıkça değer kazanan oyuncu, basın toplantısında İrlanda'nın bağımsızlığı ve İngiltere'nin despotluğu konusunda da lafını sakınmadı. Ve yanıbaşında, gelecek cuma bizde de gösterime çıkacak olan filmi "Entrapment"daki rol arkadaşı, güzeller güzeli Catherine Zeta-Jones ve yönetmen Jon Amiel vardı.

Lynch'in duygusallığı
Hep garip, ürkünç dünyalar anlatan David Lynch, son filmi "The Straight Story"yi yakından tanıdığı ve 1996'da ölen gerçek bir insana, David Straight'e adamıştı. Lynch de beklenenin tersine bu güzel ve duygusal filmiyle, Cannes'dan eli boş döndü. Ama ünlü ve Oscar'lı oyuncu Sissy Spacek'le katıldığı basın toplantısında son derece zeki ve espriliydi.

Jarmusch ve Samuray'lar
Bağımsız Amerikan sinemacısı Jim Jarmusch, "Hayalet Köpek" filmiyle birçok kişiyi fethetti. Ben de onun filmini zirveye koyanlardanım. Jarmusch, basına eski Samuray kültürüne olan ilgisini anlattı ve bunun filminin esin kaynaklarından biri olduğunu söyledi. Ama yönetmenin bunun yanısıra filmine yerleştirdiği eşsiz mizah duygusu da yabana atılır gibi değildi.

Selma Hayek de ortalığı fethetti
İki filmiyle birden Cannes'a katılan Meksika kökenli yıldız Selma Hayek de Cannes'ı fethedenler arasındaydı. Güzel yıldız, "Dogma" filmindeki oyun arkadaşları Alan Rickman (solda) ve Ben Affleck'le birlikte katıldığı basın toplantısında şuh pozlar verdi.

Almodovar'ın heyecanı
Şu sıralarda ülkemizde "Çıplak Ten"ini izlediğimiz İspanyol sinemacısı Pedro Almodovar ilk kez Cannes'a katılıyordu. Belki bu yüzden çok heyecanlıydı. Yarattığı eşcinsel, giderek kadınsı estetikle sinemaya yeni bir çeşni getiren sanatçı, "Annem Hakkındaki Herşey"de kadınların ve kadınlığın çok değişik durum ve aşamalarını işliyordu: Annelikten eşliğe, fahişelikten travestiliğe... Ancak sonunda bir 'En İyi Yönetmen' ödülüyle yetindi.

Türk Sineması Cannes'da
Filiz Akın Cannes'a yakıştı
CANNES'DAKİ Türkler arasında beklenmedik bir isim, bir zamanların ünlü Yeşilçam yıldızı Filiz Akın da vardı. Akın, eşi Paris Büyükelçimiz Sönmez Köksal'la birlikte gelip "Harem Suare"nin galasına katılmıştı. Resimde sanatçı film için verilen yemekte "Gemide" filminin iki sanatçısı, Erkal Can ve yönetmen Serdar Akar'la birlikte görülüyor.

Öte yandan Ferzan Özpetek, Cannes'ın en çok ilgi gören yönetmenlerinden biriydi. Ve filmi "Harem-Suare"nin İtalya'daki hasılatı veya satıldığı yabancı ülkeler konusunda sürekli bilgi aldı. Filmin Debussy salonundaki gösteriminden önce de seyirciye tanıtılan sanatçımız, kendisinin kökenleri hakkında konuştu, Türkiye'de bir Avrupa sanatçısı olduğunu ve Türk-İtalyan kültür senteziyle dünyaya baktığını söyledi. Özpetek'in iki yanında filmin baş kadın oyuncuları Marie Ghislain ve Serra Yılmaz görülüyor.