1995 güz aylarıydı...
Leyla Umar'ın Ortaköy'deki terasında Deniz Baykal'ın da çağrılı olduğu bir davetteydik.
Türkiye yeniden seçim havasına girmişti.
O günlerde yıldızı giderek parlayan Baykal, çevresindekilere görüşlerini sorarak nabız yoklamaya çalışıyordu... "Seçimde ne olur?"
O sırada, dışardan konvoylar geçiyordu kornalar çalarak...
Binlerce insan milli maçtan dönüyordu.
Aslında Baykal da maçtan çıkarak gelmişti davete..
Maçı, Türk Milli Takımı kazanmıştı.
Sokaklarda zafer şenlikleri yapılıyordu.
"Seçimde ne olur?" diye soran CHP liderine, sokağı işaret ettiğimi hatırlıyorum.
"Bu sesleri duyuyor musunuz? Milliyetçiler geçiyor!.. İşaretin üzerinde fazla durulduğunu sanmıyorum.
Çünkü o günlerde dikkatler daha çok Refah ya da İslami hareket üzerinde yoğunlaşmıştı.
Haksız da değildi kimse...
Çünkü, Refah, geride kalan yerel seçimlerde beklenmedik bir başarı göstererek belediyelerde iktidara gelmişti.
Aynı başarının genel seçimlerde tekrarlanması durumunda, Türkiye'de tüm dengeler değişebilecekti.
İslami hareketin siyasete koyduğu ağırlık, milliyetçiliğin ayak seslerinin duyulmasını engelliyordu.
Oysa, milliyetçilik yükseliyordu.
Nitekim, toplumsal dinamiklerde hissedilen hareketlilik 15 Ekim 1994 Cumartesi gecesi düzenlenen Siyaset Meydanı'nın da adını belirliyordu:
"Yükselen milliyetçilik..."
Milliyetçilik hem yükseliyor, hem de kendine "sistem" içinde yer bulmaya çalışıyordu.
Öyle bir yerdi ki bu; o günlerin gazetelerini karıştıranlar; MHP'nin, iktidardaki DYP-SHP koalisyonlara destek verme olasılığından söz edildiğini görebiliyorlardı.
Ve MHP'nin üst düzey bir yetkilisi bu desteğe şaşıranlara şu yanıtı veriyordu:
"Niye vermeyelim... SHP'liler bu vatanın evladı değil mi?"
Milliyetçilik her alanda yükseliyor, ama MHP o günlerden bu yana kendine yeni bir "imaj" arıyordu.
Türkeş, projektörlerin önündeydi.
Bir yanda kongrede okunan Nazım şiirleri, bir yanda da Sakıp Sabancı'ya "çizmeyi aşma Sakıp Ağa" uyarıları kafaları karıştırsa da, milliyetçilik hareketindeki kıpırtı gözardı edilemiyordu.
Merak edilen şuydu:
Yükselen milliyetçilik seçim tartısında nasıl bir sonuç alacaktı?
Ve 24 Aralık gelip çattı. Bugün yüzde 18 oy alan MHP; 1994 seçimlerinde, barajı bile aşamadı. Yüzde 8.5'ta kaldı...
Neden?..
O günlerdeki siyasi ikileme mercek tutanlar; bu sorunun yanıtını görebiliyorlardı.
MHP, o seçimlerde merkez partileriyle ya da sol partilerle değil, Refah Partisi'yle seçim yarışına girmişti.
Yükselen milliyetçiliğin tartısı "Siyaset Meydanı"nda, en büyük ve en keskin çatışma ekseninin İslami hareketle milliyetçi hareket arasında olduğu açıkça görülüyordu.
Özeti şuydu:
Milliyetçilik daha 1994'lerde yükselişe geçmiş; Güneydoğu, Kürt ve terör sorunu, antitezini yaratmıştır.
Ama, seçim sandığında, yükselen bir başka hareketle karşılaşmıştı.
Yani, üstesinden gelebileceği bir siyasal akımla değil, bir başka kuvvetle çatışmıştı.
İki güçlü baş tokuşmuştu.
1994'te yumurtalardan biri kırıldı.
1999'da ise Refah-Fazilet çizgisi inişe geçerken, sağlam kalan MHP oldu.