kapat

29.04.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Yükselecek olan değer: Uzlaşma kültürü

Dünkü yazımız, Türk milliyetçiliği, Kürt hareketi ve Siyasal İslam kutuplarında odaklaşan siyaseti anlatıyordu.

Zaten parti renklerine boyanmış Türkiye haritasını görmek, bu sonucu anlamak için yeterli.

İstanbul'da varoşları dolaşsalar ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirler.

Bir mahalleye giriyorsunuz: Sokakta oynayan el kadar çocuklar başparmaklarını kaldırarak Refah-Fazilet selamı veriyorlar. Dükkanların önüne çıkmış esnafın tümü sakallı, giysileri Ortadoğu ülkelerini andırıyor, kadınları, genç kızları örtülü.

O mahalleyi geçip bir başka caddeye sapıyorsunuz: Bu kez sokakta misket oynayan çocuklar, iki parmaklarını V şeklinde yükselterek zafer işareti yapıyorlar.

Bir başka mahallede karşılaştığınız çocuklar kurt işaretiyle, mahallenin üç hilal egemenliğinde olduğunu vurguluyorlar.

İstanbul mahalle mahalle bölünmüş dersem, inanın ki abartmış olmam.

***

Ulusal bütünlük bu değil.

Sabah akşam ulus-devlet diyenler, ulusal birlik olmadan devletin de zora gireceğini göremiyorlar mı acaba?

Ulus-devletin sağlıklı işleyebilmesi için, ortak paydada buluşmuş, ortak değerleri benimsemiş bir ulus gerektiğini düşünemiyorlar mı?

Eğer Türkiye etnik, dini, ideolojik, ekonomik kamplara bölünüyorsa, mahalle mahalle, köy köy, bölge bölge ayrışıyorsa, bunu aşmanın yolu devletin zorlayıcı gücünü kullanması değil ki!

Siyaseti manipüle etme gayretleri de "ulusal bütünlük" amacına hizmet etmiyor.

***

Önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacak olan istek, "uzlaşma ve ulusal bütünlük" özlemi olacaktır.

Demokratik, laik, insan haklarına saygılı bir ortamda, herkesin kendini özgürce ifade edebildiği ama Cumhuriyet ilkelerine sıkı sıkıya bağlı bir anayasal yurttaşlık bağıyla bağlı bulunduğu bir Türkiye Cumhuriyeti...

200 yılı aşkın bir süredir yönümüzü belirleyen stratejiye uygun olarak Avrupa Birliği içinde yer alma iradesi.

İşte 2000'li yılların Türkiye'sinde, ülkenin orta ve uzun vadeli çıkarı bu hedefi gösteriyor.

Hangi parti bu özlemi en iyi biçimde temsil eder, toplumda uzlaşmayı, iç barışı, demokrasiyi yerleştirme ve toplumu Avrupa'ya taşıma misyonunu üstlenirse, yüzer gezer oylar o partiye akacaktır.

Çünkü bu dönemde kutuplaşmanın acısını çekeceğiz

Ve uzlaşma kültürünü temsil eden siyasi partilere yöneleceğiz.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır