kapat

29.04.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Doping artık ciddiye alınmalı!..

Hasan Şaş skandalının hemen ardından, atletizmde bir doping olayı medyanın konusu oldu.

Deplasmanlı Atletizm Birinci Lig Yarışmaları'nda baskın kontrol yapmak isteyen doping kontrolcülerine Fenerbahçe ve Enka Klüpleri izin vermediler. Aralarında uluslararası atletimiz Ruhan Işım'ın da bulunduğu beş atlet numune vermediler.

Milliyet, olayı "Doping Komedisi" diye verdi. Kontrolcüleri suçladı. Klüplere hak verdi.

Suç, "İzinsiz, habersiz, protokolsüz" gelmekti.

Oysa dopingte, özellikle atletizmde etkin olabilmek için IAAF, yani Uluslararası Atletizm Federasyonu antrenmanlarda dahi baskın kontrol yapılması kararını almıştı.

Haberin doğrusunu Hürriyet "Doping şoku" diye verdi ve "Kurallara göre kontrolden kaçan sporcuların dopingli sayılmaları gerekiyor" dedi.

Bunun karşılığı, 39. madde.. Yani Hasan Şaş'a uygulanan bir yıl boykot..

Bakalım atletizmin fena halde Fenerli başkanının tutumu ne olacak?.

* * *

Federasyon yan çizse de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Spor Bakanlığı'nın olaya resen müdahele hakkı var..

Sevgili Fikret Ünlü..

Arka arkaya gelen doping olayları (halter, futbol, atletizm) bu ülkede çok ciddi önlemler alınması gerektiğini ortaya koyuyor.

Gençlerimiz daha fazla zehirlenmeden, uluslararası bir skandal daha yaşanmadan çok sert önlemler almanın zamanı geçmiyor mu?.

Erman Hocam'ın gol şutu!..
Şansal her nasılsa Erman Hocam'ı sıkıştırmaya teşebbüs etti, Altay-Erzurum maçında.

"Hocam bak, adam gol vuruşunu yapıyor ama hakem gene de penaltı veriyor" diye..

Erman Hocam bu defa yan çizdi..

"O başka" demeye getirdi. Diyemedi.. "Efendim bu defa tam vuruş anında tekmeyi yedi" diye geveledi, olmadı. Şansal da Hocam'ı fazla üzmedi..

Maçın hakemi Murat Ilgaz, Erman Hocam'ın icadı palavra yorumlara aldırış etmediğini gösterdi ve penaltıyı çaldı aslında. Olay bu..

Erman Hocam da bayağı Galatasaraylı bayağı Hagili idi bu hafta, günah çıkarır gibi.. Hani kaleye 40 metre mesafede kırk faul çalan hakem gibi..

Hagi'ye gereğinden fazla övgü..

Hakan'ın düşüşünde olmayan penaltı ve dolayısı ile çıkması gerekmeyen kırmızı karta da icazet..

Ama Galatasaray 18'ine girince, anında penaltı..

Trabzon olaylarının suçlusu Hagi.. Başına taşlar yağarken korneri atmadığı için seyirciyi tahrik etmiş. Bu Hagi'yi asmalı.. Hakem niye kırmızı kart çıkarmadı, korneri atmadı diye, bu alçak adama..

Vay anasını sayın seyirciler..

Oysa o maçta tartışılacak bir tek pozisyon vardı..

Yerden kalkan Hakan, Osman'a saldırdı. Araya girenler olmasa, belki de vuracak ve kırmızı kart görecekti. Sarı kart gördü. Karar doğruydu.

Peki Osman niye sarı kart gördü?.

Şansal'ın Erman'a soracağı soru buydu aslında..

Hakan yerden kalktıktan sonra Osman'ın kartlık hiçbir hareketi yok. O zaman sarı kart, Osman'ın top oyunda iken Hakan'a vurması ve yere yıkmasına değil mi?.

Demek hakem yumruğu görmüş..

Peki o zaman niye penaltı ve kırmızı kart değil?.

Yorumculuk kolay değil, değil mi Hocam?..

Testi kırılmadan..
Spor Bakanı Fikret Ünlü, Sabah Spor'un yöneticileri ile birlikte yediğimiz yemekte, "Mayıs gelince göreceksiniz" dedi..

Dediği maç naklen yayınları..

Mayıs'a çeyrek kala konuşulan hala havuz..

Oysa havuz vatandaşın umurunda değil. Maç adam gibi verilsin de kim verirse versin bize ne!..

Adam gibi maç yayını, görüntü ve söz kirlenmesinden ayıklanmış yayın demek..

Yani maç naklen yayını sırasında ekrana hiçbir surette reklam getirmemek.. Spikerlerin reklam ve tanıtım konuşmalarını kesinlikle yasaklamak..

Yani bütün dünyanın yaptığını yapmak..

Sevgili Ünlü,

İhale şartnamesini okudun mu?.. Bu hükümler ve "İhlali durumunda ihale iptal edilir" cezası var mı?..

Yoksa palavra..

Sevgili Ünlü,

"İhaleyi kazanan TV kurumu, bu ülkenin diğer tüm TV kurumlarına, spor programları için maç görüntülerini tamamen eşit koşullarda verir. Her maçın bitiminden (Mesela) en geç bir saat sonra görüntü kaseti satın almak isteyen her kuruma aynı anda dağıtılır" hükmü var mı?..

Yoksa palavra..

"İhaleyi kazanan TV kurumu, program yapmak isteyen tüm TV'lere sahip oldukları görüntüleri, saniyesi "En fazla şu kadardan-Net rakam veya ihaleye göre binde olarak" satmak zorundadır. Daha fazla ücret isteyemez. isterse ihale iptal olunur" hükmü var mı?..

Yoksa palavra..

Sevgili Fikret Ünlü,

Bu ihale şartnamesi, bugünkü mafya oyuncağı, eyyamcı federasyonun değil, bizzat senin sınavın..

Artık seçimler de bitti. Gerçek işine döndün..

Açıklamalarını bekliyoruz..

Bakalım ne kadar halktan ve spordan yanasın?..

Bir milli enayi!..
"Bu ülke milli enayilerin sırtında duruyor" derdi, gelmiş geçmiş en büyük milli enayi..

Yani Turan Yavçan..

3 otuz paraya, ama binlerce mihnetle bir ömrü devlete ve millete feda edenlere öyle derdi, Albayım.. En başta kendisine..

Öldüğünü çok geç haber aldım..

Yazmakta çok geç kaldım, Türk güreşine devrim yaptıran adamı..

En doruktaki dönemindeydi..

"Güreş bütçesi 10 milyon lira olmalıdır" dedi..

10 milyon ne on milyondu o zamanlar.. "Bundan aşağısı ile belirlediğim hedeflere ulaşılması imkanı yoktur."

8 milyon vermişlerdi galiba hatırladığım kadarı ile Meclis'te..

İlke meselesi yaptı. Çünkü ilke sahibi idi. İstifa etti ve gitti.. Bir daha da dönmedi..

İzmir'den ağabeyimden alırdım sağlık haberlerini ara ara..

Ölümünü kadim dost, Ali Gümüş'ün faksı ile öğrendim..

Ne kadar sessiz sedasız göndermişiz, bir büyük adamı daha..

Trabzon'daki vahşet!..
Taç çizgisinin bir metre içinde, çimlere saplanan kazık, gözlerimin önünden gitmiyor. Birazcık kaysaydı ve oradaki Galatasaraylı futbolcunun beynine saplansaydı, eğer?..

Bugün bir Galatasaraylı futbolcu ölüydü, ondan sonra çıkacak olaylarda ölecekleri saymazsak..

O Galatasaraylı futbolcu beynine saplanan kazıkla ölseydi, bu ülkede bir daha Galatasaray-Trabzon maçı oynanabilir miydi?.. Bu ülkede bir daha maç oynanabilir miydi?..

Sahaya cep telefonuna kadar ellerine geçen herşeyi attılar. Yetmedi, tribün koltuklarını söküp attılar.. Yetmedi, tribünleri yaktılar.

Tiraj ve reyting derindeki medya, hala olayın üzerine ciddi ciddi gitmiyor.. Bir iki laf.. O da mecburlar artık, milyonlar televizyondan gördü. Sonrası tıs..

Ergun Gürsoy'a bakın..

"Olaylar Trabzon'a mal edilemez!.."

Yok yahu..

Bana mal edilir o zaman..

Trabzon'da bir vahşet olayı yaşanmış ve çok ucuz atlatılmıştır.

Bu vahşetin suçlularını sayıyorum..

Sıra ile..

1- Medya.. Bu tür olaylara göz yuma yuma, "Aman tiraj, aman reyting" diye hatta bir de özür yarata yarata, canavarı ortaya çıkaran medyadır.

O gece canlı yayında, anında konuşan Melih Şendil ne diyordu, Trabzon'daki dekoderleri kaybetmemek için..

"Trabzon seyircisi bu sonucu hakketmedi.."

Yok yahu.. Takım yenildi mi, seyircinin vahşet hakkı vardır, demek.

2- Federasyon.. Oyla iş başına geliyorlar ya.. Oy yalakalığı uğruna, Cumhurbaşkanı'na ayran şişesi atanlar dahil en ufak, sembolik cezalarla geçiştirilince, canavar cesaretlendi ve büyüdü.

3- İçişleri Bakanlığı.. Trabzon olaylarında polisin aczini gördük. Polis sadece Ankara, İstanbul ve İzmir'de gerçek polis. Anadolu'da seyirci.. Hatta tahrikçi.. Birkaç yüz Galatasaraylı'nın olduğu tribün önünde bir bölük asker nöbet tutuyor.. Ne yapabilir ki onlar, misafir oldukları kentte?.. Ama asıl vahşeti yapanlara karşı Trabzon Valiliği önlem almayı düşünmemiş..

İçişleri Bakanı, Trabzon Valisi'nden bu olayların hesabını çok ağır sormalı ki, valiler bulundukları kentlerin değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin valileri olduklarını bir daha hatırlasınlar.

4- Trabzon seyircisi.. Vahşeti yapanlar onlar.. Ama bu kadar gözü dönmüş hale bir günde gelmediler. Medya besledi. Federasyon, valiler göz yumdu..

* * *

Trabzon sahasının bu olaylardan sonra en az bir sezon kapatılması gerek ibreti-i alem için.. Ama bu cezayı vermek adil olmaz. Çünkü az çok benzerleri, en hafif cezalarla geçiştirilmişken Trabzon günah keçisi olamaz.

Trabzon'un cezası da geçiştirilir..

Sonra..

Yepyeni bir yönetmelik, çok ağır hükümlerle hazırlanır ve 1999/2000 sezonundan itibaren tüm şiddeti ile uygulanacağı açıklanır ve uygulanmaya başlanır.

Bu yapılmazsa işin sonu abartmıyorum iç savaşa kadar gider..

Spor ve İçişleri Bakanları bir araya gelmeli ve bu aciz, bu mafya icazetlisi federasyonu beklemeden, bu yönetmelik için hazırlıkları başlatmalılar.

Spor sevgisi uğruna ölmek istemiyoruz.

Özür!..
Maraton'da benimle yapılan konuşmadaki başlığı görünce beynimden vurulmuşa döndüm.

"Açık konuş Aziz!.."

Bu benim tarzım değil.. Ben sadece çok yakın arkadaşlarıma, kendilerine öyle hitap ettiğim için adları ile hitap ederim. Bunlar dışında, kendimi yakın hissettiğim için birine adı ile hitap ediyorsam, önüne, veya ardına bir başka sözcük eklerim..

"Sevgili Aziz.."

Ya da..

"Aziz Başkan.."

Fenerbahçe Klübü'nün başkanına emretmek "Açık konuş Aziz" demek, hakkımız da, haddimiz de değildir ayrıca..

"Aziz Yıldırım'ın bunu açık açık söylemesi gerek" deyişimiz, başlığa uzun gelmiş olmalı ki "Açık konuş Aziz" diye özetlenmiş..

Aklımdan dahi geçmeyen bu ifade tarzı yüzünden Fenerbahçe Klübü'nden ve onun sayın başkanından özür dilerim!.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır