Ecevit'in kafasında ne var?

Salı, saat 14.50... MHP Genel Merkezi'nin önü "hâlâ" kalabalık... Parti binası "hâlâ" tıklım, tıklım.

Hani "iğne atsan yere düşmez" derler ya...

Aynen öyle.

Tabii gelip, giden gazetecinin de haddi, hesabı yok.

- Devlet Bey, gazeteciler en çok neyi soruyorlar?

Bahçeli gülüyor:

- Hepsinin ortak sorusu şu... "Nasıl bir hükümet?"

* * *

Bu arada telefon da durmak bilmiyor. Arayan, arayana...

Örneğin Mesut Yılmaz arıyor.

Bahçeli-Yılmaz konuşmasının "tebrik ötesinde bir boyutu yok."

* * *

- Devlet Bey, Sayın Bülent Ecevit'le hiç karşılaştınız mı?.. Konuştunuz mu?.. El sıkıştınız mı?

Bahçeli yine gülüyor:

- Bir defa.

- Nerede... Ve nasıl?

- Çankırı Valimiz suikaste maruz kalmıştı. Hastanede ziyarete gittim. Ben hastaneden çıkıyordum ki... Koridorda... Sayın Başbakan geliyorlardı... Karşılaşınca ikimiz de durduk. El sıkıştık.

* * *

Bu defa "hükümeti" konuşuyoruz...

Ecevit'in MHP'ye bakışı "yumuşak."

MHP'nin, Ecevit'e karşı politikası da öyle.

Soru:

- Hükümetin "üçüncü ayağı" kim olur?

Bahçeli:

- Diğer iki ayağı belli değil ki.

* * *

Bir yandan "DSP-MHP hükümeti" konusunda kamuoyu oluşurken...

Bir yandan da...

"Bazıları" bir başka oluşum için kolları sıvıyorlar.

Bahçeli'ye "bu konuyu da" açıyoruz:

- Seçimde alt sıralara düşenler... Yani ANAP... Yani DYP... Size gelirlerse... Ecevit'in hükümetinde Başbakan Yardımcısı olacağınıza... Kendiniz hükümet kurun... Başbakan siz olun... Ortaklarınız ise bizler, derlerse... Ecevit'i bırak, bize bak derlerse... Kurtar bizi Devlet Baba derlerse... Ne yaparsınız?

MHP Genel Başkanı gülüyor.

Ve şöyle diyor:

- Sayın Cumhurbaşkanımız sanırım teamüle göre, Sayın Bülent Ecevit'e görev vereceklerdir. Sayın Ecevit'in kafasında ne var?.. Nasıl bir hükümet düşünüyorlar?.. Bilemiyorum... Bize gelince... Her öneriyi yetkili kurullarımızda konuşacağız... Tabanın arzusunu da tabii ki dikkate alacağız.

* * *

Bahçeli'nin "bir sorusu" çok önemli:

- Ecevit'in kafasında ne var?

Aslında "çok şey var."

Ama "deneyimli Ecevit" bu konuda konuşmamayı tercih ediyor.

Zira Ecevit, "önünü yeterince göremiyor."

Nedeni "DSP ile MHP'nin sayısının hükümeti kurmaya yetmeyişi."

Ayrıca Ecevit'in kafasında "bazı sorular" uçuşuyor.

Örneğin:

- Mesut Bey ne düşünüyor?... Tansu Hanım ne düşünüyor?

Kafasında uçuşan bir başka soru:

Üçlü koalisyon mu, dörtlü koalisyon mu?

Bir soru daha:

- Ama... Acaba... İkisi (Yılmaz ile Çiller) biraraya gelebilirler mi?

Bu "şu anda pek mümkün görünmüyor."

Dedik ya...

Ecevit "çok şey düşünüyor."

Fakat muhtemel oluşumları zora sokmamak için de konuşmuyor.

Sadece "şu kadarını" söylüyor:

- Seçimden "rahat bir tablo çıkmadığını" görüyorsunuz... Yani... Hükümet kurmak konusunda... Kolay tablo değil... Belirsizlikler var.

* * *

Evet, belirsizlikler var.

Ama hükümet konusunda Ecevit'in önünde "hayli de zaman var."

Başbakan'a "bunu" söylüyoruz:

- Şu anda Başbakan'sınız... "Görev" yeniden size verileceğine göre... Sayın Demirel de... Siz de... Zamanlama bakımından rahat olmalısınız.

Ecevit "Evet... Mayıs'ın beşinden önce olmaz" diyor.

Ve ekliyor:

- Tabii bu arada herkes düşünecek.

Hem herkes düşünecek.

Hem de "kamuoyu oluşacak."