kapat

21.04.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Adnan Menderes'in "müflis" varisleri
"Demokratik sağ" 50 yılda, Menderes, Demirel, Özal üçlüsüyle ülkeye damgasını vurdu. Bu zihniyetin "sözde" varisleri Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller ise, 18 Nisan'da ağır bir hezimete uğradı.

18 Nisan 1999 seçim sonuçları acaba hangi sebeple tarihe geçecek?.. "Demokrasi Yüzyılı"nın son seçimleri olduğu için mi, yoksa MHP ile DSP'nin oylarındaki büyük artış sebebiyle mi?

Bu kararı, tarihçilere bırakalım...

Ama şu noktaya işaret etme izni isteyerek:

Kimbilir belki de, 18 Nisan seçimlerini tarihe geçirecek en önemli hadise, "Merkez Sağ"ı temsil ettiklerini iddia eden iki büyük partinin, almış olduğu yenilgi, uğramış bulundukları ağır hezimet olacaktır.

Şimdi gelin, bu tarihi olayın içerdiği mesajı anlayabilmek...

Daha doğrusu, milletin ağzındaki baklayı çıkartıp, muhataplarına gösterebilmek için...

Birazcık gerilere gidelim...

Menderes'in zaferi

Türkiye'de yaşı 50'lere dayanmış olup da, Menderes'in trajedik hikayesini işitmemiş olan yoktur. Ne yazık ki, Menderes'in yaşadığı siyasi trajedi, bu liderin demokratik "karizması"nı ve toplumda ilk kez başlatığı ekonomik kalkınma hamlelerini geri plana itmiştir.

Tam anlamıyla benzetmek belki olanaksızdır ama aynı talihsizlik Süleyman Demirel tarafından da yaşanmış; Demirel'in "Barajlar Kralı" olduğu uutulup, askeri darbelerde şapkasını nasıl alıp gittiği hafızalarda kendine daha çok yer bulabilmiştir.

Halbuki, siyaseten yaşanan çalkantılardan daha önemli olan, ekonomik ve toplumsal kalkınma hamleleridir. Demirel'in kapısına askeri bir cip dayandığında ne yaptığı değil, GAP'a imza koyup koymamış olduğu önem taşır...

Türkiye'nin en büyük kalkınma hamlelerinden birine imza koymuş olan Demirel'in, yanında "su müdürü" olarak görev yaptığı Menderes'in parlak yıllarına dönersek, acaba karşımıza nasıl bir manzara çıkar?

Kuşkusuz, karşımıza, tarih boyunca çeşitli medeniyetler arasında salıncak gibi sallanmış olan bu topraklarda, ilk gerçek seçimler ve cumhuriyet tarihimizin ilk seçim zaferi çıkar...

Tabii ki en büyük hamle, milli bir ekonominin temellerini attığı ve millete "cumhuriyet"i hediye ettiği için Gazi Mustafa Kemal'e aitti. Ama bu hamleler o kadar kısa bir sürede, öylesine serpilip gelişti ki, cumhuriyetten 20 yıl kadar sonra kimsenin elinde olmayan bir tarihsel zıtlık başgösterdi. Gazi'nin başlattığı ekonomik ve toplumsal kalkınma arzuları, tek partili dönemin kısır siyasi bariyerlerine sığmıyor, taşıp kendi mecraını bulmak istiyordu.

Tıpkı bendlere sığmayan sular gibi...

İşte 1950 seçimleri, bu suların bendleri aştığı bir seçim oldu. Menderes'in Demokrat Partisi, yüzde 60'lara varan bir oy patlamasıyla, iktidarı ele geçirdi...

Atatürk'ün en yakın çalışma arkadaşı, İş Bankası'nın fikir babası Celal Bayar da, bu tarihi süreçte Menderes'in en yakın yoldaşıydı.

Bu seçimlerde CHP'nin yenilgisi, aslında tek parti döneminin yenilgisi, Demakrat Parti'nin zaferi ise, çok partili demokrasinin zaferiydi.

Seçim sandığının "dayanılmaz sihrini", oy kullanmanın "cazibesini" ve bir partiyi iktidar yapmanın lezzetini Türkiye ilk kez 1950'de yaşadı.

Bu seçim, aynı zamanda şimdiki demokratik geleneklerimizin ve ülkenin büyüme mecraının ilk harcının konulduğu bir seçimdi...

Her mahallede bir milyoner

Evet...

Dağlara taşlara yazılan, insanların beyinlerine ve yüreklerine kazılan, kuşların kanatlarıyla en ücra köylere kadar ulaştırılan bu slogan, Menderes'in zaferinin temel halkasını oluşturuyordu...

Epi topu, 30 yıla sığan birinci dünya savaşı, Kurtuluş savaşı ve ikinci dünya savaşı yüzünden inanılmaz biçimde yoksul kalmış, iş ve ekmekten başka bir şey düşünemez hale gelmiş, cebinde üç kuruş para görmemiş bir millete, Menderes, şöyle haykırıyordu:

"Her mahallede bir milyoner yaratacağız!"

İlk kez ekonomik bir sloganl seslendiren Demokratik Sağ, yüzyıllarca kapalı ev ekonomisiyle ve takasla yaşamış bir millete "para"dan söz ediyor, "çalışarak" hayatı kazanmanın temellerini atıyordu.

Menderes'in 1950-57 arasındaki iktidar dönemi, Türkiye'de imar ve inşa zihniyetinin başladığı dönem oldu. Karayollarıyla ulaşım, köprüler, barajlar, fabrikalar, üretim ve ticaret serpilip, ülkenin dört bir yanına dağılmaya başladı.

Bugün Türkiye'nin ulaştığı seviye, dünyanın 16'ncı ekonomisi olarak ifade edilebiliyorsa, ülke sanayi ürünleri ihraç eden bir potansiyel sergiliyorsa, elbette ki bugünün penceresinde bakıldığında Menderes döneminin imar ve inşaası, devede kulak kalacaktır.

Ama Menderes döneminin asıl değeri, yaptıklarında değil, varlığı ile toplumda başlattığı ufuk tartışmasında yatar. Çünkü bugün artık gerçekliği inkâr edilmez biçimde kabul edilmiş olan "liberalizm", "küreselleşme" ve "demokrasi" fikirlerinin soluduğumuz toplumsal atmosfere karışmaya başlaması bu döneme rastlar...

Kaldı ki, yoksul millet hayatında ilk kez parayı bu dönemde cebinde görmüştür.

Ve "para" konsepti, ilk kez, vatandaşın "siyasi fikirlerinin" oluşmasında temel etkenlerden biri haline gelmiştir.

Bu "Para" fikri, Anadolu'ya hakim "köylülüğü" ve toprağa bağımlılığı çözen ilk kimyasal element sayılsa yeridir.

Osmanlının yüzyıllardır, başka topraklardaki zenginliklere "hükmetmek" için asker deposu olarak gördüğü köylü yığınları, hayatında ilk kez "inek" ile "toprak" haricinde bir ekonomik parametre varolduğunun böylece farkına varıyordu.

Aslında, "köylü"den, "işçi" doğduğu bir evrim-devrim süreci başlıyordu.

Menderes, trajik bir şekilde hayata veda ederken arkasında bir bayrak bırakıyordu. Bu bayrak, bir siyasi polemik esnasında sarfedilmiş, "Ben odunu aday göstersem, vekil seçtiririm" bayrağı değildi. Bu bayrak, deminden beri vurgulamaya çalıştığımız "ekonomik kalkınma" bayrağı idi...

Demirel'in fikir babası
Bu bayrakta, kalkınmanın, parti hegemonyası ve devletçilikle değil, liberalleşme ile mümkün olduğu yazıyordu.

Bu bayrağın farkında olan en önemli siyasetçi de, tarihler 1965'i göstermeye başladığında, Menderes'in su müdürü, genç inşaat mühendisi Süleyman Demirel'den başkası değildi...

Bayrağın yerden kalkması için, tarih baba, 1965'leri ve Demirel'i bekliyordu... İLKER SARIER

Yarın: Barajlar Kralı Süleyman Bey


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır