kapat

21.04.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Yazarlar
I H Y
Magazin
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Sofra
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
 E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Ekonomi siyasete tur üstüne tur bindiriyor
Son 30 yılda ekonomi ve toplumsal hayatın hızla gelişmesine karşılık siyaset ve siyasi söylem değişmedi

18 Nisan seçimleri, siyaset dünyasının ekonominin gelişme ritmine ayak uyduramadığını bir kez daha gösterdi. Son 30 yılda ekonomik ve toplumsal hayatın temel göstergelerinde önemli gelişmeler olurken, seçim kampanyalarının içeriği, söylemi ve yöntemi neredeyse aynı kaldı. Kampanya sırasındaki seçim nutuklarının bir bölümü, 1970'li yıllardan pek farklı değildi. Ekonomi ve siyaset arasındaki bu uyumsuzluk, özellikle dört büyük partinin oy oranlarında önemli azalmalara yol açtı ve tepki oyları arttı. Ülkenin ekonomi ayağı normal temposunda ilerlerken, siyaset ayağının tökezlemesi, Türkiye'nin hızını kesen bir istikrarsızlık nedeni oldu.

Ekonomi politika ayrılığı
Siyasetin, ekonominin gelişmesine uyumsuzluğu, istikrarsızlığın dozunu artırıyor ve ekonominin bir hızlı büyüme dönemine girmesini geciktiriyor. Modası geçmiş siyasi örgütlenme yöntemleri ve lider sultası genç ve eğitimli kadroları politikadan uzaklaştırıyor. Seçmen kitlesinin politikadan soğuması ise siyasi reformları daha da zorlaştırıyor.

Son 30 yılda ekonomi ve politika arasındaki uyumsuzluğun öyküsü şöyle gelişti:

Partilerde yapı aynı
* 1969'da kişi başına milli gelir 547 dolardı. Bu gelir geçen yılın sonunda 3 bin 224 dolara çıktı.

30 yıl önce ihracatın yüzde 18'i sanayi ürünlerinden oluşurdu. Bir kuşağın yetişmesini yetecek sürede bu oran yüzde 88'e yükseldi.

Ekonomideki bu somut gelişmelere rağmen, siyasi partilerin yapısı ve örgütlenme yöntemi aynı kaldı. Parti içi demokraside ise 30 yıl öncesine göre daha geri durumdayız.

Lider seçmen diyalogu
30 yıl önce seçmenin yüzde 62'si köylerde, kalanı kentlerde otururdu. Günümüzde ise kırsal nüfusun oranı yüzde 35'e gerilerken kentsel nüfusun oranı yüzde 65'e ulaştı.

Ancak politikacılarımızın çoğunluğu nutuklarının içeriğini hâlâ kırsal nüfusu göre ayarlıyor.

* 1969'da nüfusun ancak yüzde 56'sı okuma yazma biliyordu. Bu oran kadınlarda yüzde 50'nin de altındaydı. Günümüzde okuma yazma oranı yüzde 87'yi buldu ama liderler, kampanyanın düzeyini eğitim düzeyi düşük seçmene göre belirliyor. Sonuçta eğitim düzeyi yükselmiş seçmen, liderlerin konuşmasını inandırıcı ve güven verici bulmuyor.

Kadınları ihmal
* 1969'da kız öğrencilerin toplam üniversite öğrencileri içindeki oranı yüzde 20 dolayındaydı. Geçen yıl bu oran yüzde 39'u aştı. Kadınlar, artık ekonomik hayata daha fazla katılıyor. Ancak partiler ve liderler, kadınların sosyal ve ekonomik durumunda görülen bu iyileşmeyi, siyasete taşımak istemiyor.

* Bir kuşak öncesinde gelir pastasının büyümesine öncelik veriliyor, dağılımın iyileştirilmesi erteleniyordu. Partilerin büyük çoğunluğu hâlâ aynı politikayı sürdürüyor. Oysa seçmen kitlesi gelir dağılımında bir iyileşme gerçekleştiremeyen partiye sadakat göstermiyor.

Politika üretimi yok
* Ekonomi, toplum ve insanımızdaki değişime rağmen, siyasetin aynı kalması, kararsız oyların oranını yükseltiyor. Kerhen oy verenlerin oranı giderek artıyor. Sonuçta, 1987'den bu yana hiçbir parti yüzde 30'un üstünde bir oy oranı ulaşamıyor.

* Partilerde lider otoritesinin ve karizmanın ön plana çıkması, temel konularda politika üretecek bir örgütlenmeye imkan vermiyor.

Eğitim, sağlık, tarım, bilim ve gelir dağılımı gibi temel konularda politika ve proje üretmeyen partilerde, liderler, rakiplerini yerin dibine batırarak, oy toplamaya çalışıyor.

'Tencere dibin kara, seninki benden kara' söyleminde ifadesini bulan negatif kampanya yöntemleri, halkı politikadan soğutuyor ve siyasi katılım düzeyinin yükselmesini önlüyor.

Turizmin umudu yeni hükümet
Ankara-Turizm sektör temsilcileri, seçim sonrası beklentilerini açıkladı. Sektörle ilgili istekler şöyle sıralandı

* Sektörün sigorta, vergi gibi devlete karşı olan yükümlülükleri bir yıl süreyle ertelenmelidir.

* Finans sektörünün, turizm sektörünün üzerine gelmemesi sağlanmalıdır. Sektörün özel finans kurumlarına olan borçları ertelenmelidir.

* 75 milyon dolarlık tanıtım bütçesi yaratılmalıdır. Devletin tanıtım kampanyası sürerken, sektör PR faaliyetlerine hız vermelidir.

SABAH EKONOMİ


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır