İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da görülen en büyük göç dalgasında tüyler ürperten manzaralar yaşanıyor. Kosova'dan kaçan onbinlerce insan kendileri için kurulan kamplarda bir ekmek için dört saat, bir telefon edebilmek içinse 5 saat kuyrukta beklemek zorunda kalıyorlar. Bir dakikalık telefon ücretinin fiyatı ise 3 dolar (yaklaşık 1 milyon 200 bin lira). Time dergisinde çıkan bir yazıda kamplardaki birçok mültecinin, askerlerin cep telefonlarını ücret karşılığı kullandıkları belirtildi. France Telecom Makedonya'daki Stankoviç kampına üç uydu telefonu görderdi.

Ancak bu yeni telefonlar işleri daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüştürdü. Bir gün içinde telefonla konuşan 150 mülteciye dışarıdaki akrabalarından toplam 6 bin kez telefon geldi. Bu da kapasitesi zaten düşük olan santrali kilitledi. Arnavutluk'taki birçok kampta bir çadırda 43 kişi yatıp kalkıyor. İçme suyu yok. İçmek ve temizlenmek için kullanılan suyun rengi neredeyse kahverengine dönüşmüş durumda. Arnavutluk , Karadağ ve Makendonya'daki kamplardaki mülteci sayısı 600 bine ulaştı ve kimse bu insanların nasıl evlerine döneceğini bilmiyor.