Çocuk ve yaşlılara özel bakım şart!
Bağışıklık sistemi zayıf olan küçük çocuklar ve yaşlılar, içinde bulunduğumuz bu mevsimde, enfeksiyon tehdidi altında. Hastalıklardan korunmaları için grip aşısının yanı sıra; sağlıklı beslenmelerine, sigara içilen ortamlardan uzak durmalarına ve hasta kişilerle aynı ortamlara girmemelerine özen göstermek gerekiyor.
Sonbahar mevsimiyle birlikte, giderek düşen sıcaklıklar, kalabalıklaşan ortamlar daha sık hastalanmamız anlamına geliyor. Sadece ABD'de her yıl 500 milyon kişi, üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalanıyor. Bunların ancak yarısı doktora başvurabiliyor. Tedavi maliyeti ise, yılda 7 milyon doları buluyor. Hastalanmamız ya da hastalanmamamız ise, bağışıklık sistemi olarak da bilinen immün sistem ile yakından ilgili. İmmün sistem, birçok hastalıktan koruyan ve vücutta yayılmış olarak bulunan bir savunma mekanizması. Temel görevi ise, vücudu potansiyel zararlı maddelere karşı korumak. Ama bu öylesine önemli bir görev ki, bu sistem olmasaydı, yaşamak mümkün olmayacaktı.
Çevremiz mikrop dolu Dış çevremiz çok çeşitli zararlı maddelerle ve mikroplarla dolu. Hatta, bu mikroplardan bazıları deride, bağırsaklarda, ağızda bile bulunuyor. Ancak, biz sürekli olarak enfeksiyon hastalıklarına yakalanmıyoruz. Vücudumuzda, sürekli kanser hücreleri oluşurken, her insan kansere yakalanmıyor. Çünkü bu hücreler bir şekilde yok ediliyor. Bunu gerçekleştiren de vücudumuzun immün sistemi ve savaşçı hücreleri. Bağışıklık sistemi zayıflayan kişiler, gribe de, soğuk algınlığına da, enfeksiyonlara da çok daha sık yakalanıyorlar.
İki türlü bağışıklık var Metropolitan Florence Nightingale Hastanesi'nden Hematoloji - Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Coşkun Tecimer, insanda iki türlü bağışıklık olduğunu söylüyor. Birincisi; doğal bağışıklık diye bilinen, doğduğumuz andan itibaren oluşan savunma sistemi. Örneğin; deriyi, mide asidini, gözyaşını ve burundaki mukus tabakasını bunlar arasında saymak mümkün. Potansiyel zararlı maddeler vücudun bu dış bariyerlerini geçtikleri taktirde, doğal bağışıklık sisteminin diğer elemanları bunları yok etmeye çalışıyor. Bunlar; akyuvarlar, kan proteinleri ve vücudun değişik kimyasal maddeleri ki, iltihaplanma dediğimiz olay aslında vücudu zararlı maddelere karşı koruyan ve bunların çevreyle ilişkisini keserek, onu hapseden bir savunma sistemi. Prof. Dr. Tecimer, işte tam da bu noktada, doğal bağışıklığın yanı sıra, kazanılmış bağışıklığın da devreye girmesinden söz ediyor.
Hafıza sistemi Prof. Dr. Tecimer, immün sistemin çalışma aşamalarını şöyle anlatıyor: "Kazanılmış bağışıklık, vücut 'antijen' denilen maddelerle karşılaştığında ortaya çıkar. Antijenler; genelde protein yapısında olan ve hücrelerin, bakterilerin, virüslerin, mantarların, toksik ve kimyasal yabancı maddelerin yüzeyinde bulunan büyük moleküllerdir. Vücut, bunlarla karşılaştığında iki türlü yanıt verir: Birincisi hücresel bağışıklık dediğimiz durumdur. Burada T lenfositleri denilen bir çeşit akyuvarlar rol alır. Bunlar antijenleri tanır ve doğrudan ona saldırır. Bu hücreler bağışıklık sisteminin belleğini oluşturur. Bir daha aynı maddeyle karşılaştığında, onu yok etmesi daha kolaydır. İkinci tür kazanılmış bağışıklık ise; hümoral bağışıklıktır. Bunda B tipi lenfositler rol alır ve antijenle karşılaştığında antikor denilen protein yapısında maddeler üretir. Bu antikorlar antijenlerle birleşerek, onların yok edilmesini kolaylaştırır.
|