|
|
|
|
Türkiye'nin ulusal kimlik meselesi
ADEM SÖZÜER Bunları zaten biliyorduk, anayasalarımızda da yazılı ama gerçekleştirilme sorunu var. Mesela hesap sorabilirlik diyoruz. TBMM'de dahi soruşturmalarda sürekli bazı devlet sırları engeli ortaya çıktı. Nedir bu devlet engeli? TURGUT TARHANLI Devlet sırları tanımı ve bununla ilgili ve bunu koruyucu mekanizmalar, sonuçla o ilişkilerdeki güç motifini belirleyici kılabilir ya da dengeleyici bir çizgide tutabilir. Ama bu çerçevede temel sorun hesap verirlilik ve saydamlık konularında toplanıyor. Ancak gerçek dışı bir öneride bulunmak da istemem. Devletlerin işleyişinde belli konularda bazı şeylerin açıklanması kolay da değil mümkün de. Sonuçta devletler düzeni böyle çalışmıyor. Siz bireysel olarak böyle davransamz bile devletler düzeni içinde böyle davranılmadığı için birtakım başka sıkıntılarla da karşılaşılabiliyor. Bunu da göz önünde tutarak, bu dengenin inşa edilmesi sırasında amacın bir tarafın tamamen kendi düzeni içinde -örneğin devletin toplumun karşısında, idarenin birey karşısında- güçlü kılınması değil -ki bizdeki inşa tarzında bu belirgindir- tam tersine bir düzeni etkili biçimde yürütebilmenin aygıtlarını tasarlamak, kurmak ve işletebilmek büyük önem taşıyor. Mesela 1999 depreminden sonra sivil savunma konusunda ciddi bir sorun olduğu ortaya çıktı. Çünkü sivil savunma konusunda Türkiye düzeninin doğal afetlere maruz kalabilecek bir ülke olmamıza rağmen, yetersiz olduğunu gördük. O tarihlerde AKUT benzeri başarılar, sivil savunma kavramının ve buna ilişkin uygulamanın yeniden gözden geçirilmesine sebep oldu. Mevcut düzenlemelere baktığınız zaman, insandan kaynaklanan tehdide karşı çok ön planda fakat doğal afete karşı önlemler konusunda daha ihmalkâr bir anlayış kendini açıkça gösterir. Hukuk sistemi de böyle işledi. Depreme maruz kalan bölgelerde, idarenin imar hukukuyla ilgili uygulamalarının sonuçları hepimizce malum. İstanbul Barosu'nun bir toplantısında üzerinde durulduğunu hatırlıyorum: Bir deprem sonucu, zarara uğrayan iki yargıcın idarenin kusuru nedeniyle açmış olduğu davalarda, yargının bile, görece bir direnç içinde olduğu dile getirilmişti. Bu vakalar bağlamında, idarenin kusuru konusunda, bunun emsal olmasından duyulan kaygı, mağduriyetin etkili bir biçimde giderilmesine yönelik bir hukuki anlayışın üzerinde, elbette belli etkilere yol açabilir.
|
|
|
|
|