|
|
|
|
Türkiye'nin ulusal kimlik meselesi
Bazen başka olaylar da oluyor. Mesela büyük gazetelerimizin birinde bir haber çıkıyor: Sabiha Gökçen Ermeni'ydi diye... Olabilir de olmayabilir de... Geçenlerde bir Ermeni müzesinin açılışına gittim, Başbakan da geldi, çok güzel ortamdı. Ancak basınımızda "Sabiha Gökçen Ermeni'ydi" haberi çıkınca, bu neden söyleniyor birden diye düşünüyor insan? Ermenilik bir dezavantajdır mı deniyor? Atatürk'ü kötülemek için mi söyleniyor?.. TURGUT TARHANLI Biraz ileriye götürmek gerekirse, bunun sonu nereye varır biliyor musunuz? Sonunda herkesin DNA örneklerinin toplanıp bir tür etnik bir tasnife yönelmeye... Siyaset bilimi ve hukukta bunun adının nasıl konulduğu malum. ADEM SÖZÜER Tarhanlı'nın söylediklerinden hareketle: Bir kişi "Ben buyum, buna inanıyorum veya inanmıyorum, hangi kökenden geldiğime dair bir ayrımcılığa tabi tutulmayayım ama maddi ve manevi varlığımı geliştirme hakkına da sahip olayım" diyebilsin. Türkiye'de bir örnek olmadan birlik sağlamamız için anayasada yapmamız gereken değişiklikler var mı? Mevcut anayasa yeterli mi? Diğer talepler de var: Türk milleti kimliği yerine Türkıyelilik gibi üst kimlik oluşturalım gibi... H. NURİ YAŞAR 1982 Anayasası statükodan başka savunucusu olmayan bir belge, dolayısıyla ben buna girmek istemem. Ama temel hak ve özgürlüklerin yeniden ele alınmasını ve felsefesini sorarsanız, kişisel olarak görüşüm şu: 1924 Anayasası'nın, şimdiki Avrupa Anayasası dikkate alınmak suretiyle baştan sona yenilenerek aynı adla yeniden yürürlüğe konmasının yararına inanıyorum. 1924 Anayasası eksik fakat liberal eğilimli bir anayasadır. Bundan sonraki anayasalar, 1924 Anayasası'na göre meşruiyet sorunu taşıyan belgeler olduğundan, 1982 Anayasası özellikle bu kadar düzeltmeye rağmen hâlâ tepeden tırnağa sorun içeriyorken, onu düzeltmek için milletin enerjisini israf etmemek gerekir Söylediğinize gelmeden bir şey ilave daha etmek istiyorum: Ulusal Azınlıklara İlişkin Çerçeve Sözleşme, kültürel farklılaşmanın her toplum için zenginlik ve hoşgörü kaynağı ve öğesi olmasını sağlamak için hoşgörü zemini oluşturma; çoğulcu ve gerçekten demokratik toplumda ulusal azınlığa mensup her kişinin etnik, kültürel, dinsel, cinsel kimliğine saygı göstermekle kalmayıp onların bu kimliğini ifade etme, koruma ve geliştirmelerine katkıda bulunma ödevi yüklüyor ama dikkat edilirse birey bazında. Burada grup kimliği tanınma zorunluluğu yok. Dolayısıyla, bireysel hakların güçlendirilmesi makul görünüyor. Bu benim yaklaşımım açısından uygun. Devletle yurttaş arasında ilişkiyi ortaya koyuyor çünkü azınlık mensupları da sonuçta yurttaş olacak. Bu durumda, Avrupa'daki göçmen kitlelerini azınlık statüsü içine koymak lazım. Onlar yurttaş değil ama o statüden yararlanmak en temel hakları.
|
|
|
|
|