|
|
|
|
Türkiye'nin ulusal kimlik meselesi
ADEM SÖZÜER "Birlik olmak için herkesi bir örnek yapalım, bu sorun da çözülsün" var... NİLÜFER NARLI Herkesin bir örnek olması veya üniform bir kimlik geliştirmesi kesinlikle söz konusu değil. Çeşitlilik içinde armoni olması önemlidir. Avrupa 1960'lı yıllardan 1990'ların sonuna kadar farklı ülkelerden siyasi mülteci ve göçmen işçi aldı. 1960'lı yılların Avrupası'na bakarsak, müreffeh bir Avrupa altın çağını yaşıyor. 1970'li yıllardan başlamak üzere eski kolonilerine karşı taşıdığı moral sorumluluk ve de farklı bir dizi siyasi nedenler ile "siyasi baskı altındayız" feryadını duyduğu kişileri siyasi mültece olarak tanıdı. Sadece eski sömürge ülkeleri değil Türkiye'den 1980'li yılların sonlarına doğru çok sayıda siyasi mülteci aldı. Bunların bir bölümü ekonomik mülteci olmasına rağmen "siyasi baskı" ve "eziyet" altında olduklarını iddia ederek siyasi mülteci statüsü kazandı ve Avrupa ülkelerinde yaşamaya başladı. Fakat şu an Avrupa'da bakış açısı değişti. İşsizliğin arttığı, işgücü talebenin azaldığı ve bilgi çağının gereklerine göre istihdam trendlerin oluştuğu Avrupa, göçmen işçilerin son derece kalifiye olmasını istiyor. Artık siyasi mültecilere de kapısını kapatmak istiyor. Yine katıldığım birçok konferansta, (örneğin Bosna konusunda bir konferans), Alman konuşmacı Bosnalılar'a dönüp şunu söyledi: "Artık lütfen sorununuzu çözün. Dayton Anlaşması yürüsun. Biz Avrupa'da mülteci istemiyoruz." Şu anda AB ülkeleri mülteci alımını son derece sınırlandırdılar.
|
|
|
|
|