|
|
|
|
Türkiye'nin ulusal kimlik meselesi
ADEM SÖZÜER Dünyada nasıl oluşuyor ulusal kimlikler? Anayasada "kimliğimiz şu" diye yazarak mı belirleniyor?
NİLÜFER NARLI O şekilde olmuyor, ulusal kimlikler tarihi bir süreçte şekilleniyor. Sosyalleşme, eğitim ve içinde yaşadığımız koşullar ulusal kimliğin oluşmasına katkıda bulunuyor.
H. NURİ YAŞAR Bir devletin bir ulus inşa etme zorunluluğu var mıdır? Mesela Türkiye Cumhuriyeti. Çerkez veya Kürt ulusu oluşturmak zorunda mıdır? Çünkü gelen talepler bir etnik aidiyeti tescil ederek tanımayı içeriyor. Devlete kendi eliyle ikinci bir millet yaratma görevi yükleniyor; hiçbir devletin böyle bir görevi olma ihtimali yoktur. Bu konuda devlete düşen belki tek görev negatif bir nitelik gösteren, bir etnik, dini, dilsel ya da başka bir aidiyet; yani kendini tanımlamayı tehlikeli hatta kovuşturulacak bir durum olarak görmekten kaçmak ödevidir.
NİLÜFER NARLI Haklısınız, ABD'ye bakın; farklı etnik grupları anayasada tanımlamaya veva devletin adını o gruplara göre belirlemeye çalışma örneği kesinlikle söz konusu değil.
H. NURİ YAŞAR Bir de şu var: insanın içerisinde ver aldığı grup ya da kurum kimliği aslında varlığını zayıflatıyor. Buna bir tipik örnek vermek istiyorum, belki biraz zorlama olacak ama yine de önemli buluyorum: 1961 Anayasası akademik özgürlükleri garanti altına alabilmek için üniversite özerkliğini. 1982 Anayasası da bunu korumakla birlikte YÖK'ü getirdi. Akademinin gerçekten güvence altına alınmasını istiyordu. akademisyenler. Sonuç nedir bugün? Türkiye'de akademisyen bu kategori içerisinde daha mı güvenceye kavuşmuş, daha mı özgür olmuştur? Bence hiç böyle bir sonuca varamamıştır. Hatta bazı üniversitelerde farklılık gösteren akademisyen negatif değer taşımaktadır. Mesela İstanbul Üniversitesi'nde bu zaman zaman gerçekleşmiştir. Demokrat Parti dönemini baskıcı bulanlar, örneğin sabık rektör Alemdaroğlu, muhalif olduğunu düşündüğü öğretim üyelerinin kadrolarını vermediği gibi Gökçeada veya Sapanca'ya sürgüne gönderebilmiştir. Sözde akademik güvenceye sahip kılınmış olanlardan hiç kimse sesini çıkaramamıştır. Akademisyen, aydın, dünyanın kendisinden bir şey beklediği insanlar kurumlar içerisinde eriyebiliyor. Dolayısıyla böyle bir kurumsal kimlik kazanma talebinin mutlaka iyi bir sonuca yol açacağını sanmıyorum. ADEM SÖZÜER Tarhanlı ile devam edeceğim ulus kimlik meselesine. Genellikle şöyle bir kanaate sahip olundu: Türkiye Cumhuriyeti'nde farklı etnik gruplardan da olsa Türk ulusu diye bir üst kimlik vardır. Mesela Çanakkale Şehitliği'ne gittiğimizde, orada her etnik grubu görebiliyoruz. Biz bu devleti birlikte kurduk, tüm vatandaşlar ayrımsız Türk ulusu kavramına dahildir... Buna karşılık bazı vatandaşların "Evet o savaşlarda beraberdik, tasada ve kıvançta beraberdik ama ben kendi kimliğimi ortaya koyamıyorum, sen bana müsaade etmiyorsun, artık ben Türk milleti çadırı altında olamam, bu çadırın yanında başka bir çadır kurayım" gibi bir talebi de var.
|
|
|
|
|