|
|
|
|
Genelkurmay Başkanı Org. ÖZKÖK'ün Yıllık Değerlendirme Konuşması (20 Nisan 2005)
Tarih boyunca rakip devlet ve medeniyetler tarafından karşı tarafın güçlü yönlerini zaafa uğratmak ve onu temel değerlerinden uzaklaştırmak maksadıyla çeşitli psiko-sosyal ve kültürel etkiler yaratılmak istenmiştir.
"Beşinci kol faaliyetleri" olarak da anılan bu tür çalışmaların hedefi, bir ülkenin zinde gücünü oluşturan ve geleceğin emanetini yüklenmiş olan gençlik kesimidir. Gençlik içinde de esas hedef, en aktif unsur olan ve yaşayacağı değişimi toplumun tümüne yansıtabilecek dinamizme sahip öğrencilerdir.
Kültürel yozlaşma alanında tehdit odakları ve organizasyonlar tarafından en çok kullanılan araçlar kitle iletişim vasıtalarıdır. Bu yolla milli kültürümüze, Türk örf ve adetlerine aykırı bir çok yanlış yargı ve anlayışlar topluma sunulmakta; halkın kıyafeti, tutum ve tavırları değiştirilmekte, değer yargıları erozyona uğratılmaktadır. Bu gayretler ise sonuçta milli benliğin zaman içinde zayıflamasına, ülkenin karşılaştığı iç ve dış sorunlarda toplumsal duyarsızlığa veya dramatik farklılaşmalara sebebiyet vermektedir.
Bugün, kültürel yozlaşma nedeniyle toplumsal yapıda ortaya çıkan farklı kültürel odaklar; düşünce özgürlüğü sınırlarını aşan farklı sosyal grupların oluşmasına neden olmaktadır. Varlığını, kendinden farklı olanların yok olmasında arayan; etnik, dilsel ve dini farklılıklar temelinde ortaya çıkan bu sosyal gruplar, bazen PKK/KONGRA-GEL örneğinde olduğu gibi şiddet kullanarak, bazen de irticai oluşumlar örneğinde olduğu gibi, zaman içerisinde kaleyi içten fethederek, sinsice ülke ve ulus birlik ve beraberliğini veya laik ve demokratik devlet düzenini ortadan kaldırmaya yönelmiş ve yönelmektedirler. Bu durumun, ulusal birlik ve bütünlüğün oluşumunun önündeki en büyük engellerden biri olduğu değerlendirilmektedir. İç güvenliğin tesis ve muhafaza edilmesinde ulusal bütünlüğün yeri dikkate alındığında, kültürel yozlaşmanın ve ayrışmanın tehlikesi daha iyi anlaşılmaktadır.
Bunun yanında özellikle iletişim alanındaki gelişmelere paralel olarak etkileşimin artmasıyla kültürel farklılaşma ivme kazanmıştır. Televizyonlar aracılığıyla artık evlerimizin birer üyesi olan insanlar, kavgalar, hakaretler, dedikodular, toplumumuzda yaşanan ahlaki ve kültürel çöküntünün ekranlara yansımasıdır.
|
|
|
|
|