|
|
|
|
Genelkurmay Başkanı Org. ÖZKÖK'ün Yıllık Değerlendirme Konuşması (20 Nisan 2005)
BÖLÜM-5 : ÜLKENİN İÇ GÜNDEMİNİ OLUŞTURAN ÇEŞİTLİ HUSUSLAR
Değerli Arkadaşlarım,
Konuşmamın son bölümünde sizlerle, çok önemli gördüğüm, ülkemizin kendi iç gündemini oluşturan hususlarla ilgili bazı değerlendirmelerimi paylaşacağım.
Öncelikle bölücü terörden başlamak istiyorum. Bu konunun esasını Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek olan 3 ncü Maddesi oluşturmaktadır. Bu madde bildiğiniz gibi; " Türkiye Devleti, Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bir bütündür." demektedir. Bu madde çok açık olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter bir devlet olduğunu ifade etmektedir.
Üniter devlet, ülke, millet ve egemenlik unsurları ve keza yasama, yürütme ve yargı organları bakımından teklik özelliği gösteren devlet olarak tanımlanır. Buna göre, üniter devlette tek bir ülke, tek bir egemenlik ve tek bir millet vardır. Uzun yıllar mücadele ettiğimiz terör örgütünün ulaşmak istediği sonuç ise, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter yapısını değiştirmek, yani ülkeyi parçalamaktır. Ancak silahlı mücadeleyle bunu başaramadılar. Günümüzde, bu konuyu siyasallaştırarak, dolaylı bir yoldan amaçlarına ulaşmaya çalışmaktadırlar. Özellikle en büyük gayretleri, Türkiye'de ve dışarıda kendi lehlerine bir kamuoyu yaratmak ve Anayasa'nın 3 ncü maddesini tartışmaya açmaktır.
Diğer taraftan, üniter devlet tanımında yerini bulan "millet" kavramı ise dil, kültür ve ülkü birliğiyle birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasi ve sosyal bir olgudur. Bu noktada ATATÜRK, Türk milletini şöyle tanımlamaktadır:
- "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir."
Bu tanımda da görüldüğü gibi, Türkiye coğrafyası üzerinde yaşayan ve ülkü bağıyla birbirine bağlı olan Türkiye halkı etnik kökeni ne olursa olsun, üniter devlet yapısı içerisinde bir millet olarak tanımlanmaktadır. ATATÜRK'ün bu görüşü bugünkü Anayasamızda hukuklaştırılmıştır. Ancak bugün millet kavramı ve tanımı üzerinde bazı kişi ve kesimlerce yapılan bazı tartışmalar ve eylemler ile, millet kavramının teklik niteliği bozulmaya çalışılmaktadır. Oysa millet kavramı ayrıştıran değil, bütünleştiren bir olgudur. Millet bir bütündür parçalardan ibaret görülemez. Böyle görülürse bu parçaların her biri ülkenin de parçalarına sahip çıkma temayülü gösterir. Bu ise ülkenin ve devletin parçalanmasına giden yolu açar. Bu kavrama gerektiği gibi sahip çıkamayan ulusların düştükleri durumlar dikkatle incelenmeli ve gerekli dersler çıkarılmalıdır.
Bu bölümde, konuyu biraz daha açarak, terör örgütüyle bağlantılı bir değerlendirme yapmak istiyorum. Öncelikle, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter yapısını bozmayı hedef alan terör örgütü, 1990'lı yılların sonunda silahlı mücadelenin yanında, hedefine ulaşmak için başka yollar da aramaya başlamıştır. Özellikle, Soğuk Savaş sonrası dönemin oluşturduğu ortamdan azami oranda yararlanmaya çalışmıştır. Bu bağlamda;
- Örgüt 1998'den sonra, AB'ne giriş sürecinde ülkemizin gerçekleştirdiği demokratik açılımların yarattığı olumlu ortamı kötüye kullanarak politikalarını AB ekseninde geliştirmiş ve Kürt sorunu olarak niteledikleri konuyu AB platformuna taşımıştır.
- Bu girişimlerin sonucu olarak, örgüt Türkiye'den isteklerini AB vasıtasıyla kültürel haklar olarak dikte ettirmeye çalışmaktadır. AB tarafından yayımlanan raporlarda Kürt kökenli vatandaşlarımız ile ilgili olarak yer alan hususlar ferdi kültürel haklardan, toplumsal siyasi haklara doğru tırmanmakta ve Türkiye'nin AB'ne giriş müzakerelerinde karşılaşacağı baskıların boyutlarını da gözler önüne sermektedir.
- Örgüt, demokratikleşme ve insan hakları kisvesi altındaki taleplerini devletin kurucu asli unsuru olduğunun Anayasa'da yer almasını istemeye kadar götürmüş ve kültürel haklar ile siyasi taleplerini her geçen gün artırmıştır.
Bütün bu gelişmeler açıkça Anayasa'nın 3 ncü maddesinde yer alan, Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısını işaret etmektedir. Bu maddenin tartışmaya açılmasının Türkiye'yi bir çatışmaya götürme olasılığı vardır. Bu sebeple bilinçli herkesin bu maddeyi bırakın tartışmayı, ülkemizin bekası ve geleceği için üniter devlet anlayışına dört elle sarılması ve bu kavramı belleklerde daha da güçlendirmesi gerekir. Türk ulusunun refahı ve esenliği ancak birlikten doğar. Birliğimizi bozmak isteyenlerin oyununa gelmemek hepimizin görevi olmalıdır.
|
|
|
|
|