Genelkurmay Başkanı Org. ÖZKÖK'ün Yıllık Değerlendirme Konuşması (20 Nisan 2005)
NATO, değişen güvenlik ortamında, öncelikle konsept alanında büyük bir değişime, bir başka deyişle transformasyona uğramıştır. Yeni yaklaşımda, kriz yönetimi, terorizm ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi gibi görevler ön plana çıkarken, genişleme, yeni ortaklıklar ve işbirliği inisiyatifleri ile faaliyetleri askeri alandan politik-askeri alana yönelmiş; İttifak, Kuvvet ve Komuta Yapısında değişikliğe gitmek suretiyle, dikkatini klasik NATO Harekat Alanından, Krizlere Müdahale adı altında harekat alanı dışına kaydırmıştır. Bu amaçla NATO yüksek hazırlık düzeyinde, bütünüyle intikal edebilir, dış takviyeye ihtiyaç duymadan harekat icra edebilecek kabiliyette kuvvet yapısı oluşturmaya çalışmaktadır. Kuvvet ve karargah sayıları açısından küçülme, etkinlik ve verim yönünden artış hedeflenmektedir.
Değerli Arkadaşlarım,
TSK de değişen dünyayla birlikte kendisini zaman içinde yenilemiş ve geliştirmiştir. Özellikle, son yıllarda yaşanan değişime paralel olarak vizyonunu yenilemiştir. Yeni vizyon, geçmişle olan bağlantıyı koparmadan geleceğe yönelik dinamik bir öngörüyü ifade etmektedir. Buna göre TSK'nin vizyonu;
- TSK'nin tarihsel niteliklerini, kendini sürekli olarak yenileyerek en üst seviyeye çıkarmak ve dünyada yaşamakta olduğumuz değişime ayak uydurarak 21 nci Yüzyılın çağdaş silahlı kuvvetlerini yaratmaktır.
Ancak yeni ortam dünyadaki bütün ülkeler için homojen bir yapı arz etmemektedir. Örneğin günümüzde, Avrupalı devletler için risk ve tehditler sadece asimetrik bir özellik taşırken, Türkiye için durum farklıdır. İçinde bulunduğu zor coğrafyada Türkiye için risk ve tehditler, simetrikten asimetriğe doğru uzanan geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Bu geniş yelpaze; bölücü ve irticai faaliyetler, uluslararası terorizm, uyuşturucu trafiği ve yasa dışı göçle mücadele gibi asimetrik özellikli risk ve tehditlerle, komşu ülkelerde oluşabilecek istikrarsızlıklar, Irak'ın kuzeyinde ortaya çıkabilecek istenmeyen oluşumlar, Kafkaslardaki istikrarsızlıklar, Türkiye'nin menfaatlerine indirilebilecek büyük darbeler; su sorunu ve Kitle İmha Silahları (KİS) tehdidi gibi Türkiye'nin güvenliğini olumsuz yönde etkileyebilecek ve tesadüfi çatışmalardan kaynaklanan yüksek yoğunluklu bir çatışma ortamı oluşturabilecek simetrik risk ve tehditleri de içermektedir.
Bu nedenle ülkemizin sahip olduğu güvenlik stratejisinin dört temel dayanağı vardır. Bunlar;
- Etrafımızdaki simetrik tehditlere karşı mevcut dengeleri ve milli menfaatlerimizi korumak için caydırıcı bir gücün varlığı,
- Ülkenin bütünlüğüne, ulusal birliğine ve rejimin devamlılığına yönelik tehditlere karşı gerekli tedbirlerin alınması,
- Doğu Akdeniz'deki güvenliğimizin temel noktasını teşkil eden Kıbrıs'taki hak ve menfaatlerimizin korunması,
- Uluslararası yeni risk ve asimetrik tehditlerin ve özellikle uluslararası terörün ülkemizdeki faaliyetlerinin ve ülke dışındaki menfaatlerimize zarar vermesinin önlenmesidir.
|