Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nı Orgeneral Işık Koşaner'e devreden Orgeneral İlker Başbuğ, ''İcra edilen operasyonlar neticesinde bölücü terör örgütü daha önce de bir kaç defa yaşandığı gibi yine bir kırılma noktasına doğru yol almaktadır. Bölücü terör örgütünün şu anda içinde bulunduğu durumdan
Türkiye'nin nasıl istifade edebileceği üzerinde dikkatle durulmalıdır'' dedi.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda düzenlenen devir-teslim töreninde konuşan Orgeneral Başbuğ, terörle mücadelenin, ''devlet tarafından ve topyekün şekilde esas itibariyle güvenlik,
ekonomi, sosyo-kültürel, eğitim ve sağlık dahil psikolojik harekat ve uluslararası alanda birbirleriyle paralel ve koordineli olarak yürütülen faaliyetler'' olduğunu belirtti.
Bu faaliyetlerin birbirini tamamladığını, faaliyetler eğer bu şekilde yürütülebilirse terörle mücadele sürecinin de kısalacağını ifade eden Orgeneral Başbuğ, ''Terörle mücadelenin ana hedefi; terör örgütü ve destekleyicilerinin başarı umutlarının yok edilmesidir. Böylece terörle bir yere varılamayacağı herkese gösterilmiş olur. Bunun sağlanması ise terör örgütünün etkinliğinin tam olarak kırılmasına bağlıdır'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, sürekli operasyonların icrasının yanında yurt içinde alan kontrolünün tam olarak sağlanması ile sınırların kontrol seviyesinin artırılmasına çalışılmasının da başarı için şart olduğunu söyledi.
Örgüte katılımların önlenmesinin devletin görevi olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, ''O halde yapılması gereken örgüte çeşitli nedenlerle katılanların örgüte neden katıldıklarının tespitiyle buna karşı gerekli tedbirlerin alınmasıdır'' diye konuştu.
Orgeneral Başbuğ, bölücü terör örgütüyle mücadelede güvenlik kuvvetlerinin asıl hedefinin, yaşanılan terör eylemlerini kabul edilebilir bir seviyeye getirmek olduğunu belirterek, ''İcra edilen operasyonlar neticesinde bölücü terör örgütü daha önce de bir kaç defa yaşandığı gibi yine bir kırılma noktasına doğru yol almaktadır. Bölücü terör örgütünün şu anda içinde bulunduğu durumdan
Türkiye'nin nasıl istifade edebileceği üzerinde dikkatle durulmalıdır'' dedi.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini devralan Orgeneral Işık Koşaner, ''Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkmak iç siyasetle ilgili değildir'' dedi.
Orgeneral Koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahındaki devir-teslim töreninde yaptığı konuşmada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ulus-devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasında her zaman taraf olduğunu ve olmaya devam edeceğini söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, gücünü ve kudretini emrinde ve hizmetinde olduğu
Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk ulusundan aldığını ifade eden Orgeneral Koşaner, ''Türk Silahlı Kuvvetlerinin ulusunun dışında ayrı bir denetime ihtiyacı da bulunmamaktadır'' dedi.
Orgeneral Koşaner, şunları kaydetti: ''Bireysel kalmak ve ulus devlet yapısına zarar vermemek kaydıyla, kültürel zenginliklerin yaşanması için yapılan düzenlemeler, daha fazla demokrasi söylemleriyle toplumsal talepler haline getirilip siyasal alana götürülmeye çalışılmamalı. Kutuplaşma ve ayrılaşmaya meydan verilmemeli ve ülke güvenliği tehlikeye atılmamalıdır. Teröre karşı yürütülen mücadelede ana hedef, örgüte ve destekçilerine terörle hedeflerine ulaşamayacaklarını göstererek başarı umutlarının yok edilmesidir.''
Teröre karşı mücadelede uluslararası destek ve işbirliğinin büyük önem arz ettiğini belirten Orgeneral Koşaner; terörü hiç yaşamamış, terörün tanımlamasını bile yapamayan ve olaylara sadece insan hakları ve özgürlükler penceresinden bakarak kendi ulusal çıkarlarını ön planda tutan ülkelerden bu mücadelede destek beklemenin aşırı iyimserlik olduğunu söyledi.
Orgeneral Koşaner, ''
Türkiye, bu mücadeleyi Irak'ın kuzeyinde tedbirler alınmasını da sağlayacak girişimlerle kendisi yürütmek ve sonuçlandırmak durumundadır'' şeklinde konuştu.
Mücadelenin uzun süreli olabileceği düşünülerek, tedbirlerin de uzun süreli düşünülmesi gerektiğini ifade eden Orgeneral Koşaner, güvenlik güçlerinin, görevlerini daha etkin yapabilmek için yasal desteğe ihtiyaç duyduklarını belirtti.
Silahlı teröristler kadar legal alanda ortaya çıkan silahsız teröristlere ve ayrılıkçılık destekçilerine karşı da tedbirler getirilmesi gerektiğini vurgulayan Orgeneral Koşaner, ''Terör örgütü mensuplarının ülkeye kolaylıkla giriş çıkışlarını ve pek çok cana mal olan patlayıcı maddelerin ülkeye sokulmasını önlemek amacıyla sınırlarımızda alınan tedbirlere ilaveten kara, deniz ve hava yoluyla ülkemize giriş noktalarında da ilave tedbirler alınmasına ihtiyaç vardır'' dedi.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini Orgeneral Işık Koşaner'e devreden Orgeneral İlker Başbuğ, iç güvenlik harekatında devamlılık ve tecrübenin önem kazanmasının, iç güvenlik harekatında ana operasyonel birlikleri teşkil eden komando tugaylarının profesyonel hale getirilmesini zorunlu kıldığını belirterek, ''Mehmetçikler, yine iç güvenlik harekatında, komando tugayları haricindeki iç güvenlik birliklerinde görev almaya devam edecektir'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini törenle Orgeneral Işık Koşaner'e devretti.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargah Binası'nda gerçekleştirilen törene, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Köksal Toptan, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, eski Genelkurmay Başkanlarından Emekli Orgeneral Hilmi Özkök, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız, Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Aslan Güner, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Atilla Kezek, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal, MGK Genel Sekreteri Tahsin Burcuoğlu, MİT Müsteşarı Emre Taner, Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar ile emekli orgeneraller, üst düzey komutanlar ve eşleri ile bazı bürokratlar katıldı.
Cumhurbaşkanı Gül, Komutanlık Karargahı'na gelişinde, Orgeneral Başbuğ tarafından törenle karşılandı.
Gül'ün devir-teslim töreni alanında yerini almasının ardından, İstiklal Marşı söylendi.
Orgeneral Başbuğ'un Genelkurmay Başkanlığı'na, Orgeneral Koşaner'in da Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanma kararnameleri ve öz geçmişleri okundu.
ORGENERAL BAŞBUĞ'UN KONUŞMASIOrgeneral Başbuğ, burada yaptığı konuşmada, ''Türk Ordusunun Ebedi Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk'ün takipçileri olarak, O'nun ordularının bir subayı ve komutanı olmaktan duyduğum onur ve gurur sözcüklerle ifade edilemez'' dedi.
Orgeneral Başbuğ görev yaptığı iki yıl boyunca; iç güvenlik harekatı, her seviyedeki personelin, özellikle subay ve astsubayların öğretim ve eğitim seviyeleri ve Kara Kuvvetleri birliklerinin harbe hazırlık seviyesinin yükseltilmesi, muharebe etkinliğinin artırılmasında ve bu niteliklere sahip olunmasında vazgeçilmez bir unsur olan birlik eğitiminin geliştirilmesi, modernize edilerek küçültülmüş, ancak daha etkin ve beka kabiliyeti yüksek, caydırıcı nitelikleri gelişmiş bir kuvvet yapısının oluşturulması çalışmalarına öncelik verdiklerini kaydetti.
Bu çalışmalarla Eğirdir'deki Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı bünyesinde Isparta'da tugay seviyesinde İç Güvenlik Eğitim ve Tatbikat Merkezi Komutanlığı teşkil edildiğini belirten Orgeneral Başbuğ, bugün, Kara Kuvvetlerinde İç Güvenlik Harekat bölgesinde görev alan, bütün er, erbaş, uzman erbaş, astsubay, yedek subay ve subayların bu eğitim merkezinde, dünya orduları eğitim standartlarının üzerinde bir eğitim alarak birliklerine görevlendirilmekte olduklarını kaydetti.
Kara Kuvvetlerindeki beş adet Komando Tugayının tamamen profesyonel hale getirilmesi için başlanılan çalışmalara devam edildiğini anlatan Orgeneral Başbuğ, önümüzdeki yılbaşında, bu birliklerdeki profesyonel personelin yüzde 70'lere ulaşacağını ve projenin 2010 yılı başında tamamlanacağını söyledi.
Orgeneral Başbuğ sözlerini şöyle sürdürdü: ''Burada bir hususun altını çizmek isterim. Türk Ordusu, 'Mehmetçik' ile özdeşleşmiş bir ordudur. Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir' sözleri bugün de aynen geçerliliğini korumaktadır. Ancak, iç güvenlik harekatında devamlılık ve tecrübenin önem kazanması, iç güvenlik harekatında ana operasyonel birlikleri teşkil eden komando tugaylarının profesyonel hale getirilmesini zorunlu kılmıştır. Mehmetçikler, yine iç güvenlik harekatında, komando tugayları haricindeki iç güvenlik birliklerinde görev almaya devam edecektir.
Geçmiş dönemlere kıyasla, iç güvenlik harekatında bir devrim niteliği taşıyan, daha etkili insansız hava araçlarının 2. ve 3. Ordu Komutanlıkları bölgelerinde yoğun olarak kullanılmasına başlanmıştır.
Gece görüş imkan ve kabiliyetlerinin yeni nesil teçhizat ve malzeme ile geliştirilmesine yönelik projelerin önemli bir bölümü tamamlanmıştır.''
PATLAYICILAR VE MAYINLAR
İç güvenlik harekatında en büyük tehdidi el yapımı patlayıcılar ve mayınların teşkil ettiğini belirten Orgeneral Başbuğ, bu tehdide karşı daha etkin mücadele için, eğitim, teşkilatlanma ve ihtiyaç duyulan yüksek teknoloji ürünü araç, gereç, malzeme ve teçhizatların tedarik faaliyetlerinin de büyük ölçüde tamamlandığını söyledi.
Bunun neticesi olarak el yapımı patlayıcıları bulmadaki başarı oranının yüzde 70'lere ulaştığını bildiren Orgeneral Başbuğ, bu yüzdenin dünya standartlarının üzerinde olduğunu ifade etti.
Orgeneral Başbuğ, diğer bir deyişle bu yüzdenin terör örgütünün hazırladığı her 10 adet el yapımı patlayıcı/mayının 7 adedinin birlikler tarafından önceden tespit edilip, etkisiz hale getirilmesi anlamına geldiğine dikkati çekti.
Sınır güvenliğinin artırılması maksadıyla, gerekli teşkilat değişiklikleri yapıldığını ifade eden Orgeneral Başbuğ, bu kapsamda, 2007 yılında Şırnak/Şenoba'da, bu yıl da Hakkari/Çukurca'da birer Taktik Jandarma Sınır Tugay Komutanlığının teşkil edildiğini, Yüksekova'daki Jandarma Sınır Tugayının da aralarında bulunduğu, yedi adet yeni kurulmuş sınır taburu ile takviye edilmiş olan bu üç tugayın,
Türkiye-Irak sınırının güvenliğinden sorumlu olduğunu anlattı.
EĞİTİMOrgeneral Başbuğ, harbe hazırlık seviyesinin yükseltilmesinde en önemli aracın eğitim olduğunu belirterek, ''Bu bağlamda, ufku geniş, düşünce becerileri gelişmiş, sorgulayabilen, yaratıcı zekaya sahip, liderlik ve aynı zamanda yöneticilik niteliklerini kazanmış komutanların yetiştirilmesi, hiç şüphesiz geleceğin inisiyatifimizde şekillendirilmesine büyük katkılar sağlayacaktır'' dedi.
Özellikle subay ve astsubayların eğitim ve öğretim sistemlerinin sorgulandığını ve her seviyedeki komutan eğitimine özel önem verildiğini ifade eden Orgeneral Başbuğ, tek devreli olarak başarılı bir şekilde yürütülen birlik eğitiminde, muharebe eder gibi uygulanabilir, gerçekçi, fiziki dayanıklılığa dayanan ve ast birliklere büyük inisiyatif tanıyan düzenlemelerle birlik eğitiminin daha iyi seviyelere taşındığını kaydetti.
MODERNİZASYON PROJELERİGeleceğin muharebe sahasının gerektirdiği harekat ihtiyaçları, risk ve tehditler ile teknolojideki gelişmeler de dikkate alınarak yürütülmekte olan modernizasyon projelerinin, planlandığı şekilde devam ettiğini anlatan Orgeneral Başbuğ, Leopard II A4 tankı tedariki, Leopard ve M60 tanklarının modernizasyonu, birliklerin büyük bölümünün modern 155 mm'lik K/M Fırtına Obüsleri ile teçhiz edilmesi, hedef tespit ve teşhis sistemleri ve komuta kontrol muhabere ve bilgi sistemlerinin modernleştirilmesinin, bu projelerden bazıları olduğunu söyledi.
Bu modernizasyon projelerinin en önemli noktasının bu projelerin
Türkiye'de, Türk Savunma Sanayisi unsurları tarafından, diğer ülkelerden sağlanan gerekli teknoloji transferi ve iş birliğiyle yürütülmesi olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ,
Türkiye'nin bugün ulusal savunma sanayinin geldiği noktayla oldukça ileri bir seviyeye ulaştığını kaydetti.
Kara Kuvvetlerinin 2020'li yıllar ve ilerideki ihtiyaçlarını karşılamak üzere iki önemli modernizasyon projesi daha bulunduğunu ifade eden Orgeneral Başbuğ, bunlar modern tank ve silahlı helikopter tedariki projeleri olduğunu belirtti.
Orgeneral Başbuğ, ''
Türkiye'de üretimi yapılacak modern tank ve silahlı helikopter projelerine ilişkin sözleşmelerin imzalanmış olmasından Kara Kuvvetleri olarak büyük bir mutluluk duyuyoruz. Bu noktaya ulaşılmasında emeği geçen herkese en derin teşekkürlerimizi sunuyoruz'' dedi.
Son iki yıl içerisinde modernizasyon çalışmalarına paralel olarak, teşkilatlanma faaliyetlerine de devam edildiğini anlatan Orgeneral Başbuğ, ''1.ve 2. Ordular, Ege Ordusu ile Eğitim ve Doktrin Komutanlığının yeniden yapılandırılması bu teşkilatlanma faaliyetlerinin esasını oluşturmuştur. Yürütülen yeniden yapılanma kapsamında toplam 17 tabur lağvedilmiş, 583 tank, 152 adet top/obüs envanter dışına çıkarılmıştır'' diye konuştu.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini devralan Orgeneral Işık Koşaner,
Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik bakımdan küresel güç dengesinin önemli ve kilit bir ülkesi konumunda olduğunu belirterek, ''Bu özelliği ile küreselleştirilecek model ülke olarak uluslararası arenada rol üstlenmeye zorlanmaktadır'' dedi.
Orgeneral Koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahındaki devir-teslim töreninde yaptığı konuşmada, yaşanılan coğrafya ve karşılaşılabilinecek tehdit ve risklerin, Silahlı Kuvvetleri; yurda yönelik her türlü tehdidi caydıracak, yurdu güvenle savunacak, ülke bütünlüğünü ve ulusal çıkarları koruyacak, çağdaş güç ve kudrette ve yüksek hazırlık durumunda bulundurmayı gerektirdiğini vurguladı. Caydırıcı gücün barışın korunmasının da teminatı olduğuna dikkati çeken Orgeneral Koşaner, şöyle konuştu:
''Bu nedenle, tehdit ve risklere karşı süratle ve etkin bir şekilde karşılık verecek bir kuvvet yapısının oluşturulması amacıyla başlatılan çalışmalara devam edilmesi ana hedefimiz olacaktır. Kuvvet yapılanmamız ve teşkilatımız; ülkemizin karşı karşıya bulunduğu simetrik tehditlerin yanı sıra bölücü terör, yıkıcı faaliyetler ve uluslararası terör gibi asimetrik tehdit ve riskler ile ülkemizin coğrafi özellikleri de dikkate alınarak değerlendirilecektir.
Süratle gelişen modern teknolojinin sunduğu imkan ve yeniliklerin yakından takibine hassasiyetle devam edilecek, bir kuvvet çarpanı olarak yeteneklerimizin geliştirilmesi daima göz önünde bulundurulacaktır.
Modernizasyon projelerimizin zamanında hayata geçirilmesi, zorunlu olduğumuz caydırıcı gücün idamesi ve bekanın sağlanması bakımından hayati önemi haizdir. projelerin planlanan zaman dilimi içerisinde gerçekleştirilebilmesi için ilgili kurumlar nezdinde azami dikkat gösterilecektir.''
Orgeneral Koşaner, teknolojik imkanlar ne kadar gelişmiş olursa olsun, başarının yine de insan faktörüne bağlı olduğu gerçeği ışığında, nitelikli insan gücüne olan ihtiyacın her geçen gün daha da arttığını belirterek, başta her seviyedeki komutanların eğitimi olmak üzere, hiçbir orduda bir eşine daha rastlanmayacak kahraman, cesur ve fedakar Türk Askeri Mehmetçiklerin eğitimlerinin daima en öncelikli eğitim görevi olacağını bildirdi.
Değerli komutanlarının emir ve komutasında olarak, iyi eğitilmiş Mehmetçiğin başaramayacağı hiçbir görev bulunmadığına dikkati çeken Orgeneral Koşaner, TSK'nın gücünü, bağrından çıktığı yüce ulusunun ona olan güveninden, inancından ve sevgisinden aldığını belirtti.
Bir şehrin bir meydanında bir şehit cenazesi kaldırılırken, bir başka meydanda davul zurna eşliğinde ve halaylar çekilerek gençlerin askere uğurlanmasının, dünyada örneğinin bulunmadığına dikkati çeken Orgeneral Koşaner, kazanılan her başarıda en büyük payın sahibi olan kahraman Mehmetçiklere komuta etmenin, her komutan için paha biçilmez bir onur ve gurur kaynağı olduğunu kaydetti.
ULUSAL BİRLİK VE GÜVENLİĞE YÖNELİK TEHDİTLEROrgeneral Koşaner, konuşmasında, çok genel bir ifadeyle güvenlik kavramının tehdit algılaması ile başladığını söylemenin mümkün olacağını ifade ederek, güvenlik ve tehdidin karşılıklı ve sürekli olarak birbirlerini tetikleyen iki kavram olduğuna işaret etti.
İki kutuplu dünya düzeninin sonuna kadar güvenliğin; daha ziyade bir ülke silahlı kuvvetlerinin karşı ülkelerde yarattığı tehdit ve buna karşı alınan tedbirler olarak gündeme geldiğini, iki kutuplu dünya düzeninin yıkılmasını müteakip ise oluşan yeni dünya düzeni içerisinde tehdit ve buna bağlı olarak güvenlik algılamalarının da değiştiğini dile getiren Orgeneral Koşaner, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Güvenlik anlayışındaki bu değişim, dünyayı birbirine yaklaştıran teknolojik gelişmelerin ve bunun etkisiyle ortaya çıkan küreselleşmenin bir sonucu olmuştur. Küreselleşme ile birlikte uluslararası sistemin dengesini bozan yeni tehdit ve riskler de ortaya çıkmış, devletten devlete tek boyutlu algılanan tehdit, asimetrik ve çok boyutlu bir konuma ulaşmıştır.
Küreselleşme; güvenlik algılamalarının küresel düşünülmesini gerektirirken, diğer taraftan tehdit ve risklerin de küreselleştiği, ülke hudutlarını tanımadığı ve hegemon güçlerin çıkarları doğrultusunda geliştiği görülmektedir. Uluslararası ekonomik aktörlerin belirleyici rolü, ekonominin ulusal denetimini ve hükümetlerin etkinliğini sınırlandırmaktadır.''
''GÜÇ, DEVLET DIŞI ORGANİZASYONLARA GEÇİYOR''Orgeneral Koşaner, teknolojideki hızlı gelişimin sağladığı iletişim ve ulaşım imkanlarının, devlet sınırlarının kontrolünü daha da güçleştirdiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Ulus ötesi sosyal ve kültürel hareketler ile etnik çeşitlilik, ulusal birlik ve güvenliği tehdit eder hale gelmiştir. Uluslararası kuruluşlar ve ulus ötesi sivil toplum örgütleri küresel karar alma ve uygulama aşamasında giderek daha etkili olmaya başlamıştır.
Küreselleşmenin önünde en büyük engel olarak görülen ulus devlet; ekonomik güdümlemeler, mikro etnik kışkırtmalar, ülkelerin rejimlerini ve düzenlerini yeniden tanımlamalar, ülkelere aşılanan renkli başkaldırılar ve ülke isimlerinin önüne eklenmeye çalışılan sıfatlar ile ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Güç, etki ve denetim devletten, devlet dışı yasal ve yasal olmayan organizasyonlara geçmektedir. İletişimde kazanılan yeni imkanlar ve medya ulus devlet aleyhine kullanılmakta, toplumları ayakta tutan geleneksel değerler ile ahlak ve adalet anlayışının aşındırılmasına çalışılmaktadır. Ülkelerin iç istikrarını bozmaya yönelik etnik ve kültürel hassasiyetler istismar edilmekte, ayrılıkçı hareketler dayatmalara dönüşmektedir.
Tehdit ve riskler askeri nitelikten ziyade ekonomik ve sosyo-kültürel nitelik kazanmasına rağmen, askeri tehditten çok daha tehlikeli ve yıkıcı olmaktadırlar. Ancak; demokrasi ve insan hakları gibi çağdaş değerler istismar edilerek çok iyi gizlenebilmektedirler. Ulus devletler adeta demokrasi adına dağılmaya, insan hakları adına da bölünmeye mahkum edilmektedirler.''
Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik bakımdan küresel güç dengesinin önemli ve kilit bir ülkesi konumunda olduğuna dikkati çeken Orgeneral Koşaner, şöyle devam etti:
''Bu özelliği ile küreselleştirilecek model ülke olarak uluslararası arenada rol üstlenmeye zorlanmaktadır. Bu kapsamda etnik kimlikçilik, cemaatçilik, kültürel farklılık gibi alt kimlikleri ön plana çıkaran girişimlerle ulus devlet yapısı dağıtılmaya çalışılmaktadır.
Küresel güçler tarafından kurgulanan ve ülke içi medya, bazı akademik ve sermaye çevreleri ile sivil toplum örgütleri içine yuvalanan post-modern bir tabakanın oluşturduğu propaganda ve etki ağı; ulusal birlik, ulusal değerler ve güvenlik parametrelerinin zayıflatılması ve çözülmesi yönündeki gayretlerini sürdürmektedirler.
Ülkemiz, hayati önemdeki sorunlarının çözümü ve hayati çıkarlarının korunmasında dış kaynaklı siyasi ve ekonomik yaptırımlara bağımlı hale getirilmeye çalışılmakta, dayatılan yapısal reformlar yoluyla sürekli baskı ve tehdit altında yıpratılan ve sıkıştırılan bir ülke konumuna düşürülmek istenmektedir.
Ülkemizin yumuşak gücünü oluşturacak sivil kabiliyetler geliştirilemediği gibi aksine dış fonlarla yönlendirilen sivil toplum örgütü veya kuruluşu görünümlü unsurlar, bozucu ve yıkıcı özellikleri ile kendileri güvenlik sorunu olmaktadırlar.''
AA