kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Ağustos 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Para politikası ve bir öneri

Bugün ekonomistlerin konusuna gireceğim ama bir okur mektubuyla... Bir okurum kur politikasıyla ilgili bir çalışma yapıp göndermiş, belki ekonomistlerin üzerinde tartışacağı bir konu olur:
"Sürekli olarak iş alemi ve uzmanlar YTL'nin aşırı değerlenmiş olduğunu ve ucuzlayan yabancı paraların ithalatı cazip hale getirip, ihracatı da göreceli olarak zorlaştırdığını ve böylece, cari açığın giderek artıp Türkiye için muhtemel döviz krizi olasılığını gündeme getirdiğini söyleyip duruyorlar. Bu doğru, ancak yanlış çalışan, bu mekanizmanın oluşumunu sağlayan en önemli mekanizmalardan biri T.C. Merkez Bankası'nın faiz politikasını belirleyen tek organı olan Para Politikası Kurulu'nun nasıl oluştuğunu, bu kurulun önceliklerinin reel sektörün beklentilerinden çok farklı olduğunu tartışmıyor. Sorunun kaynağı burada.
Nasıl mı? Bildiğimiz gibi merkez bankalarının birinci önceliği, fiyat istikrarını sağlamak... Diğer bütün göstergelerin (istihdam düzeyi, düzenli milli gelir artışı, dış ticaret dengesinin sağlıklı işleyişi) oluşumu hep bu göstergelerden kaynaklanıyor. Kendileri açısından ehvenişeri tercih ediyor. Bunu yaparken de çok zorlanmıyor. Zira faiz oranlarını belirleyen Para Politikası Kurulu'nun oluşumu, son derece anti demokratik ve yalnızca Merkez Bankası Başkanı'nın inisiyatifinde çalışan bir kurul... Adı kurul ama Merkez Bankası Başkanı ve memurlarının kurumu. Nasıl mı?
Para Politikası Kurulu (PPK) 7 üyeden oluşuyor. Bunlardan biri Merkez Bankası Başkanı, dördü Merkez Bankası Başkan Yardımcısı, biri bankanın yönetim kurulu üyeleri arasından seçtiği bir kişi ve biri de bu alanlarda çalışanlar arasından Merkez Bankası Başkanı'nın önereceği bir akademisyen atanıyor. Sonuçta üyelerin biri hariç, hepsi başkanın kontrolünde. Bir kişi de zaten yönetim kurulu üyesi olunca, bütün parametrelerin belirlenmesi, tamamen reel sektörün dışında, memurlar tarafından belirlenmiş oluyor.
Bu sağlıklı işleyen bir ekonomi için asla geçerli bir yol olamaz. Gelişmiş ülkelerde başta ABD olmak üzere, faiz oranlarını belirleyen kurullar, hem kamu kesimi ve hem de reel kesimi algılamış, onları temsil eden kişiler arasından atanıyor.
Örneğin, ABD Federal Merkez Bankası'nın Açık Piyasa İşlemleri Kurulu ABD Başkanı tarafından özel sektörden atanan kişilerden ve farklı yerel merkez bankası başkanlarından oluşan, daha çeşitli ve birbirini etkileyemeyecek ve yalnızca kendi düşünceleri çerçevesinde karar alabilecek kişilerden oluşuyor. Ayrıca başkanın kendi önerdiği kişilerin ismi bunlar atanmadan en az altı ay önce piyasaya yayılıyor ve reel kesimde bunlar hakkında ne düşünüldüğünün tartışılması sağlanıyor.
Bizde PPK üyelerinin kim olduğunu ve bunların nasıl seçildiğini bilen reel sektör temsilcisi var mı? Halbuki bizim için en önemli kararları alan kişilerin en azından yarısı reel sektörden olmalı ki bunlar iş aleminin gerçek beklentilerini bilip ona göre politika belirlesin. Bunu yapmayınca yaptığımız şey, sürekli yanlış sonuçları eleştirmek oluyor."