Vitiligonun hayatınızı zehir etmesine izin vermeyin
Dr. Yasemin Fatih Amato
13.08.2008
Vitiligo'nun nasıl bir şey olduğunu çoğunuz bilirsiniz. Cildin üzerinde yama gibi duran bembeyaz lekelere benzer. Kimisinde küçücük, kimisinde gayet iri ve belirgin alanları kaplar. Acı vermez, kaşıntı yapmaz, kokmaz, bulaşmaz ama sahibini çok, hem de çok üzer. Michael Jackson hastalığı olarak bilinen vitiligo, ne yazık ki nedenleri tam olarak anlaşılmayan bir cilt sorunudur. Sinir hücrelerinde oluşan bir anormallik neticesinde renk hücrelerinin hasar aldığı düşünülüyor En fazla görüldüğü yerler; yüz, dudak, boyun, eller, göğüs, kollar, dirsekler, bacaklar, sırt ve genital organlardır. Birçok vitiligo öyküsünün başlangıcında bir stres öyküsü vardır. Sıkıntı, bunalım, depresyon, korku, ölüm, iflas veya ayrılık gibi dramatik olaylar, ateşli hastalıklar hastalığın şiddetlenmesine ya da yeni vitiligo alanlarının oluşmasına kolayca neden olur.
BENİ KURTARIN!
Web siteme son birkaç ayda tam 360 tane "Beni bu lanet vitiligodan kutarın" mesajı geldi desem inanır mısınız? Ama gerçek! Kanser hastalarında bile böylesine bir çırpınışa rastlamadım. Size birkaç örnek vermek istiyorum:
* "16 yaşındayım ve galiba bu lanet hastalığa ben de yakalandım. İlerlemesinden çok korkuyorum. Bu illetin yüzüme, koluma, vücudumun diğer yerlerine yayılmasından çok korkuyorum. Bunun için bana yardımcı olursanız, beni dünyanın en mutlu insanı yaparsınız."
* "Bu vitiligo adındaki lanetli hastalık bende 10 senedir var. Hayattan bıktım, ne yaşamak istiyorum ne de başka bir şey."
* "Vitiligo bir hastalık değil, bir cilt problemidir. Yüzünde fazla çili olan da mı hasta? Sadece görsel anlamda rahatsız edici olabiliyor. Unutmayın, stres yok! Benim yüzümde 17 yaşımda vitiligo çıktı ama çok önemsemedim. Çoğu geçti. Zaman zaman yeniden çıkıyor. Yapacağımız en iyi şey, ne olursa olsun kendimizi sevmek. Ben kendimi seviyorum. Hayat devam ediyor!" Bu son satırların sahibi olan genç kadını kutluyorum. Çünkü olay budur! Vitiligo için çeşitli tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Bunların arasında topikal steroidler, D vitamini analogları, pimekrolimus, LED terapi, BClear ve Foto IPL'i sayabiliriz. Halen kendini en iyi kanıtlamış yöntemler PUVA ve dar bant UVB tedavisidir. Hastalarıma; bağışıklık sistemini yükselten gıda destekleri, antioksidanlar, özellikle spiruruluna, arı poleni, arı sütü, ginko biluba ve buğday özü almalarını tavsiye ediyorum. Stresten korunmalarını, meditasyon, yoga ve psikoterapiye gitmelerini öneriyorum. Çünkü bu sorunu hayatın merkezinden uzaklaştırmadıkça, fiziksel tedaviler fazla ekili olamaz.
Yayın tarihi: 14 Ağustos 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/14/gny/haber,F994DA2787F6481E8C8764E37EFB8769.html
Tüm hakları saklıdır.