"Ünlü tiyatrocu Haldun Dormen canlandırdığı karaktere kendinden bir şeyler katanları destekliyor ancak rolünü sahne dışına taşıyanları esprili bir dille eleştiriyor..
Haldun Dormen bugüne kadar 34'ü müzikal olmak üzere 170 adet oyun yönetti. 12 tane müzikal yazdı ve biri hariç hepsini seyirciyle buluşturdu. Yıllar Dormen Tiyatrosu'nu ayakta tuttu. Televizyonda programlar yaptı. 120 oyunda ise başrol oynadı... Ve daha neler neler... Onu anlatmak çok güç. O Türk Tiyatrosu'nun yaşayan efsanesi... Kütahya Porselen'in çıkardığı NG dergisi sordu, Dormen yanıtladı.
BANA UYGUN BİR ROL*
'Kibarlık Budalası' isimli bir oyunla tiyatro seyircisinin karşısına çıkıyorsunuz. Bize oyun hakkında bilgi verir misiniz?
'Kibarlık Budalası' Moliere'nin yazdığı en önemli oyunlardan biri. Ben Moliere'i çok seviyorum. Ancak garip bir şekilde Moliere oynamak aklıma gelmedi. Bana bunu teklif ettikleri zaman çok büyük bir keyifle kabul ettim. Gerçekten bana çok uygun bir rol. Bu arada 'Şahane Düğün' ve 'Bir Başka Oyun' olmak üzere iki farklı oyun yönetiyorum. Bunların yanı sıra okulda da iki oyun sahneye koyuyorum. Pratik olduğum için kendimi ona göre uyarlıyorum. Akşamları da okula gidiyorum. Hayatım hep böyle geçtiği için çok zorlanmıyorum. Allah bir enerji vermiş, ben de sonuna kadar kullanıyorum.
KENDİNİZİ KATMALISINIZ*
Tiyatroda onlarca karakter canlandırılıyor. Tiyatro oyuncuları kendi hayatlarına döndükleri zaman canlandırdıkları karakterlerden bir şeyler kalıyor mu kendi benliklerinde?
Bu bana yanlış geliyor. Bence kendi yaşantınızdan duyguları, kendi karakterinizden bir şeyleri oynadığınız karaktere yansıtmanız gerekir. Örneğin sahnede sevinmeniz gerekiyorsa kendi sevinçlerinizden yola çıkarak bunu yaşarsınız. Ne bileyim, belki de bir aşk acısı yaşamanız gerekiyorsa sahnede yine kendi hayatınızdan yola çıkarsınız. Ancak sahnede oynadığınız rolün gerçek hayata geçmesi, canlandırıcı karakterin gerçek hayata yansıması bana biraz komik geliyor. Mesela ben 'Şahane Züğürtler'i oynarken tabii ki kendi yaşantımdan, tecrübelerimden yararlanarak o rolü ortaya çıkardım.
*
"Aktör kendi dünyasına dair yaşadıklarıyla bir karaktere hayat verirken yaşanmışlıklardan yararlanabilir" diyorsunuz...
Tabii. Bir de merak diye bir şey vardır. Otobüste, vapurda giderken karşınıza çıkan insanlara hikayeler uyarlayabilirsiniz. Mesela bir adam görürsünüz ve "Bu akşam eve gidecek, eşiyle kavga edecek" diye yorumlarsınız. Bunun bana çok faydası oldu.
GENEL KÜLTÜR YOK*
Tiyatro ülkemizde yeteri kadar ilgi görmüyor mu?
Bence görüyor. Tabii bu konuya ilginin eğitimle sağlanabileceğini de düşünüyorum. Ben genel kültürün olmamasından çok şikayetçiyim. Genç talebelerime bakıyorum, hiçbir şey bilmiyorlar. Tiyatro meraklısı adam, Muhsin Ertuğrul'dan haberdar değil! Bunun önüne geçilmesinin tek yolu eğitim.
*
Türk tiyatro dünyasının en ciddi problemi nedir sizce?
En ciddi problemi, her şeyin pahalı olması. Tabii bu arada özel tiyatrolardan bahsediyoruz, devlet tiyatrolarının böyle bir sıkıntısı yok. Salonlar çok yetersiz. Kaliteli ve büyük salon sayısı çok az. Herkes sinema köşelerinde, sokağın içindeki eski bir dükkanda, apartmanın üçüncü katında filan oyun çıkarıyor. 135 tane tiyatro var İstanbul'da, en aşağı 106 tanesi tiyatro dışında yerler. Mekansızlık tiyatro sanatını baltalayan en önemli unsurlardan bir tanesi. Müzikal yapamıyorsunuz mesela. Müzikal yapmayı göze alan bir yapımcının zarar etmeyi de göze alması gerekir.
İZLEYİCİ PERİŞAN OLDU
*
Televizyon dünyasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Televizyon dünyasında net bir şekilde ifade edilebilir bir kirlenme var mı?
Var muhakkak. Ben yıllarca TRT'de çalıştım. Yıllarca Halit Kıvanç ile ikimiz en çok program yapan kişilerdik. Sonra Star açıldı, o zaman "Oh artık sadece TRT'ye bağlı değiliz" dedim. Çünkü yeni açılımlar olacak, insanlar yeni kazanç kapıları bulacaklardı. Ama şimdi diyorum ki, keşke TRT kalsaydı. Kötü içerikler, magazin, sabah programları ve daha neler neler... Bu tarz programlar insanları perişan ediyor. Onlar yüzünden tiyatro da baltalanıyor.