İLİŞKİLİ HABERLER
Kendi olaylarımıza sahip çıkalım!
Kendi olaylarımıza sahip çıkalım!
Yenilerden aklımıza gelirse, ilk yönetmenlik denemesinde Ben Affleck, Kızımı Kurtarın (Gone Baby Gone) filminin İngiltere'de vizyon yüzü görmesini beklerken gazete manşetlerinde patlayan bir kayıp haberiyle sarsıldı. Tatildeki otel odasından kaçırıldığı farz edilen dört yaşındaki sevimli İngiliz kızı Madeline McCann'in kayıp olayı, filmin mevzusuyla benzeştiğinden vizyon biraz ertelendiyse de arası fazla uzamadı. Minik Madeline hâlâ kayıp. Bu tür geçiçi hassasiyetlerimizi tetikleyen en önemli çekincemiz terör gibi görünse de eğlencelik filmler varken korkuya mahal yok anlaşılan. ABD'de dehşet saçan 'keskin nişancı'nın kurbanları arasında sayılabilecek meşhur 24 dizisi ve Telefon Kulübesi de (Phone Booth) mevzu itibarıyle benzeştikleri için ertelendiler. Öncesinde 24'ün başkanın düşen uçağını konu eden bölümünün gösterimi de 11 Eylül nedeniyle aynı hassasiyetler bakımından ertelenmişti. Gerçek ile sanal pratiğin bu denli bölünmüşlüğü veya ayırt edilmez haldeki iç içeliğini daha iyi anlayabilmek için 'erteleme' eylemine bakmak gerek elbette. Çünkü hiçbirinin gösterimi iptal edilmiyor. Bir yapımcının kâbusu olabilecek olayların aradan geçen zamanla bir tanıtım malzemesine dönüşmesi ise hayattaki seyir şuursuzluğumuza tekabül ediyor olmalı. Yakın geçmişte İstanbul'daki ABD konsolosluğuna 24'vari yapılan saldırının aksiyon usulü bir film olarak önümüze gelebileceği düşüncesi bile şu an can acıtıcı geliyorsa eğer, bu duyguyu muhafaza etmek, arada kollayıp yerinde mi diye yoklamakta fayda var. Aksi takdirde kaçış sineması kisvesine sığınıp, 'öteki'ne mal ettiğimiz belalardan alınan haz ilişkisiyle oyalanırken yine, evimizin üzerinde uçuşan helikopterlere aldırış etmeyiz nitekim.
İLİŞKİLİ HABERLER
Kendi olaylarımıza sahip çıkalım!
Yayın tarihi: 2 Ağustos 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/02/ct/haber,8D4B5CECADB64EAB89D2F91E7792E5E7.html
Tüm hakları saklıdır.