kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 25 Temmuz 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

"Alparslan Arslan dindar değil"

(CİHAN)
Yeni Haber
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen Ergenekon İddianamesi'ndeki "Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırıları Faillerinin Kişisel Yaşamlarına İlişkin Açıklamalar" bölümünde bu eylemlerin failleri ile ilgili çeşitli tespitller yapılıyor. İddianamede, Alparslan Arslan'ın ifadelerinde beyan ettiği gibi "dindar" bir insan olmadığı babasının ve arkadaşlarının ifadeleri ile anlatılıyor.

İddianamede, "Kişisel yaşamlarına ilişkin olmakla birlikte bu eylemlerin faillerinin örgütlü bir yapı içerisine girdikleri, bu yapının türban örtüsü ile ilgili olarak kendi görüşlerine göre türban aleyhine karar veren ya da davranan kurumlara ders vermek amacını taşıdığı, Alparslan Arslan liderliğindeki bu yapının aynı zamanda toplum üzerinde baskı kurularak ses getirecek eylemler yapmak için bir araya geldiği, türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı iddia ve kabul edildiğinden eylem faillerini suça iten nedenlerin anlaşılması için zorunlu olarak bu konuda aşağıdaki açıklamalara yer verilecektir. Esasen, suç failleri bu konuyu ifadelerinde belirtmişler, hatta kendi kişisel yaşamları hakkında özellikle dini hassasiyetleri olmadığı konusunda duruşmalarda savunma tanığı dinletmişlerdir." deniliyor.

"Alparslan Arslan'ın siyasi görünüşü medyada ve kendi beyanlarında yansıttığı gibi değil"
İddianamede, Alparslan Arslan hakkında çarpıcı tespitler yapılarak şu ifadelere yer veriliyor:
"Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan olay sonrası Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde verdiği ifadede ve basına yaptığı açıklamalarda, oğlunun yaptığı eylemi hiçbir şekilde tasvip etmediğini, oğlunun yanlış yaptığını, oğlunun Danıştay eylemini başörtüsü sorunu ile ilgili yaptığına inanmadığını, basın tarafından yazıldığı gibi oğlunun İmam Hatip Lisesi mezunu olmadığını, dini aşırı şekilde yaşayan radikal dini gruplarla ilişkisi olmadığını, kızlarının başının açık olduğunu, oğlunun kızlarına hiçbir zaman baskı yapmadığını, bu nedenle oğlunun bu eylemi kesinlikle başörtüsü için yaptığına inanmadığını, oğluna bu eylemi yaptıran karanlık gençlerin, oğlunu ortadan kaldıracaklarından korktuğunu, oğlunun kendilerine zarar verileceğinden korkarak gerekçeleri gizleyebileceğini beyan etmiştir.

20-21-22 Mayıs 2006 tarihli yazılı ve görsel başında yer alan haberlerde, "Birkaç dakikalığına girip oğlunu sert azarladı: Bunu nasıl yaptın? Nasıl kıydın bu insanlara. Oğul Arslan başını öne eğdi; Yaşananlar çok kotu acılarımız ise çok büyük; Oğlumla konuştum. Ona sitem ettim. Ben oğlumu, vatana millete faydalı olsun diye yetiştirdim. Böyle şeylerin yaşanması çok üzücü; 5-6 ay önce arkadaşlık etmeye başladığı yeni insanlar vardı. Bana bunlardan bahsetti bir süre önce. Şivelerinden Bulgar göçmeni olduğu anlaşılan iki kişi olduklarını biliyorum sadece." şeklinde ifadeleri yer almaştır.

Ancak aradan geçen 1-2 aylık süreçte İdris Arslan'ın beyanlarındaki değişiklik rahatlıkla görülebilmektedir. Duruşma çıkışında, "Bu ülkede İslam düşmanları, Kuran düşmanları var, millet düşmanları var. Adı Mehmet, Mustafa olan birçok Ermeni ve Rum vardır. Bunlar laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine ihanet ediyor; Bu milletin değerlerine saygı duymayanlara bu millet su veya bu şekilde hak ettiği dersi verecektir." şeklindeki beyanlarda bulunmuştur.

Süleyman Esen, Alparslan Arslan'ın dik başlı, dediği dedik, alıngan, kendi doğruları olan ve karşı taraf ne derse desin kafasına, fikirlerine uymazsa kesinlikle kabul etmeyen bir insan olduğunu, iyi para kazanan yani zengin müvekkilleri olduğunu tahmin ettiğini, kendi bürosu olduğunu, Burhan isimli arkadaşının yanında çalıştığını, arabası olduğunu, kendisinin de iyi para kazandığını söylediğini, siyasi konuşmaları sevdiğini, sürekli bu vatan bizim diyerek vatan, bayrak, millet gibi kavramlara kesinlikle söz söyletmediğini, her defasında bizler Müslüman Türk milletiyiz, namaz kılmak lazım, cumaya gitmek lazım, kitap okumak lazım dediğini; ancak namaz kılmadığını, uykudan kalkabilirse cumaya gittiğini, Alparslan Arslan'ın ayrıca sürekli olarak kendisini akıl hastası olarak gösterme gayreti içinde olduğunu, duruşmalara gidip gelirken de sürekli görevli askerlerle sürtüştüğünü, Alparslan Arslan'ın bu cinayeti başörtüsü ve türban için yaptığına inanmadığı beyan etmiştir.

Tekin Irşi, ifadesinde,"Cumhuriyet Gazetesi'ne üçüncü bombayı Alparslan Arslan'ın attığını, Alparslan bombayı attıktan sonra hep birlikte Coco Star barda buluştuklarını, burada otururken Alparslan'ın değişik bir uyuşturucu kullandığını, bu uyuşturucunun bilinen tüm uyuşturuculardan çok farklı ve çok etkili olduğunu, burundan alındığını, kokainden ya da diğer uyuşturuculardan çok fazla etkili olduğunu söylediğini, diğer uyuşturucuların kendisinin kullandığı uyuşturucunun yanında hiçbir şey olmadığını söylediğini; fakat bu uyuşturucunun isminin ne olduğunu ve nereden bulduğunu söylemediğini beyan etmiştir.

Mehmet Zekeriya Öztürk, VKGBH Derneği'nin, karşılaştığı ilk günden beri bir dernek olmaktan çok organize suç örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp Danıştay üyelerine ateş eden Avukat Alpaslan Arslan'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü, şahsı isim olarak hatırlayamadığını; ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki yolun kenarında duran bir köpeğe tekme attığını, kendisinin bu kişinin kim olduğunu sorduğunu, 'bizim avukat' şeklinde cevap aldığını, Alparslan Arslan'ı bir defa da VKGBH'nin İstanbul Maltepe'deki yerinde gördüğünü hatırladığını, Alparslan Arslan'ın siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlarında yansıttığı gibi olmadığını beyan etmiştir.