* 1970'lerin sonlarında Hollywood'un o dönem yükselen sinemacıları Steven Spielberg ve George Lucas, Paramount Pictures film şirketiyle Indiana Jones projesi için beş filmlik bir anlaşma yapar. Ancak
Indiana Jones and the Last Crusade'den sonra (yıl 1989, Berlin Duvarı yeni çökmüş), George Lucas artık bu hikâyeyi devam ettiremeyeceğine karar verir. Sosyalizm çökmüş, 90'lı yıllarda Hollywood, kahramanlı macera filmlerine yeni gözlüklerle bakmaya başlamış ve... Harrison Ford yaşlanmıştır.
* George Lucas 90'lı yıllarda
Young Indiana Jones Chronicles isimli
televizyon dizisiyle seriye geri döner. Lucas, hikâyeye uzaylılar temasını ekleyen
Indiana Jones yazarı Max McCoy'un yazdıklarındaki kristal kafataslarına ilgi duyuyordur... Spielberg'e de sevgili oğlu 2000 yılında bir soru sorar: "Baba, bir daha ne zaman Indiana Jones çekeceksin?" Steven Spielberg, iyi bir baba olarak, hemen Lucas'la buluşur, kafadarların yanında yönetmen Frank Marshall da vardır. Gaza gelirler; yeniden Indiana Jones filmi yapacaklardır! Filmi
Altıncı His'in yönetmeni M.Night Shyamalan yönetecektir! Heyecan doruktadır.
* İşler ters gider, Shyamalan projeyi reddeder, yönetmen Frank Darabont'un ismi geçer. Darabont senaryoyu yazar, Spielberg "Süper!" derken Lucas "Olmaz bu iş!" diye bağırır. Yeni bir senaryo yazılır, bir yıl sonra, 2005'te David Koepp işin içine dahil olur. Nihayet Harrison Ford "Bu filmi 2008'e kadar yapmazsak yeni Indiana Jones projesi yatar," der. Ortalıkta insanlar koşuşturmakta, herkes Indy için çalışmaktadır. Spielberg, Lucas, Koepp ve Ford en sonunda bir araya gelir, projeye yeşil ışık yakar ve işe girişirler.
HAFTANIN DİĞER FİLMİ...* Bu hafta
Boleyn Kızı'nın gösterime girmesi, İngiliz tarihine eğilmemiz için çok iyi bir fırsat yaratıyor. Tarih dersimize Tudor Hanedanı'ndan başlayabiliriz. 15. yüzyılın sonunda Henry Tudor ve eşi Elizabeth Plantagenet tarafından kurulan Tudor Hanedanı döneminde İngiltere Krallığı (çünkü o dönemde böyle adlandırılıyordu) altı farklı lider gördü. Bunlardan en ünlüsü, 7. Henry'nin oğlu ve Boleyn kızlarının peşinde koştuğu 8. Henry idi. Onun tahttan inişinden altı yıl sonra Leydi Jane Grey Krallığı yönetmeye başladı. Ancak Jane'in sonu pek hoş olmadı, kendisi hainlik suçlamasıyla yargılandı, 12 Şubat 1554 günü de bir baltayla kafası uçurularak öldürüldü.
* Jane'den sonra tahta geçen Mary'yi içki meraklısı sinefiller Bloody Mary'ye ilham veren kişilik olarak da tanır. Kanlı Mary'e bu unvan, iktidarına isyan edenleri kazıklara bağlatıp yakarak öldürmesi sonucunda verilmişti.
* Peki Tudor Hanedanı'nın yöneticilerinin böyle kanlı olaylar yaşamasının sebebi neydi? Olayı basitçe özetlemek gerekirse: Aragon'lu Catherine'le evli olan 8. Henry, günlerden bir gün Anne ve Mary Boleyn isimli birbirinden güzel iki kardeşle tanıştı. Mary'le ilişkiye giren Henry'nin genç kadından iki çocuğu oldu, ama aslında Henry, Anne'le evlenmeyi kafasına koymuştu. Ancak o dönemde boşanıp Roma'daki Papalık'ın onayını almak gibi bir durum kesinlikle mümkün olamayacağından... 8. Henry kendi kilisesini kurmaya karar verdi. Katolikler isyan etti, ona karşı hınç besledi; Protestanlık hareketi Katolikliğe karşı olduğu için bu dönemde destek gördü, Anglikan kilisesi kuruldu. Sonra yaşananlar ise, yine basitleştirilerek şöyle özetlenebilir: Devlet Katoliklik'le Protestanlık arasında gidip geldi, ta ki en sonunda Tudor Hanedanı sona erene dek. Yukarıdaki bölümü heyecanlı sevişme sahneleri eşliğinde izlemek isteyenleri ise CNBC-e'de gösterilen ve ikinci sezonu ABD'de devam eden
Tudors dizisine yönlendiriyoruz.