kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Temmuz 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Kate 'İstanbul'dan gitmek istemiyorum' dedi

Galerist'te düzenlenen 'Tales of the Subconcious' adlı sergileri için İstanbul'a gelen ünlü fotoğrafçılar Mert Alaş ve Marcus Piggott, İstanbul'a hayran kaldı. İkiliye eşlik eden Kate Moss da İstanbul'da kalmak istedi..
Dünyanın en önemli markaları ve Pop, W, Visionaire gibi moda dergileri için çekimler yapan ünlü fotoğrafçılar Mert Alaş&Marcus Piggott, İstanbul Galerist'teki 'Tales of the Subconcious' adlı sergilerinin açılışı için İstanbul'a gelmişti. Bu seyahatleri sırasında birçok kez birlikte çalıştıkları ünlü model Kate Moss'un da eşlik ettiği ikili, yaklaşımları ve photoshop teknikleri ile moda fotoğrafçılığına bambaşka bir bakış açısı getirdi. Son olarak Armani'nin erkek iç çamaşırları reklamlarında David Beckham'ı objektifleri önüne alan Alaş ve Piggott, İstanbul'daki sergilerinden sonra Harper's Bazaar dergisine konuştu. Yaklaşık 15 yıldır İstanbul'a gelmediğini belirten Alaş ile ilk kez İstanbul'a ayak basan Piggott, şehre hayran kaldıklarını belirtti.

*KATE MOSS FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...

* Galerist'te serginiz açıldı, ardından parti geldi. Geriye nasıl bir his kaldı?
Mert Alaş:
Harikaydı. Hepimiz için bambaşka bir tecrübe oldu ve tabii ki çılgın bir tempo içinde geçti. Bunun bazı sebepleri var. Ben on beş yıldır Türkiye'ye gelmiyordum. Marcus da daha önce hiç gelmemişti. Bu yüzden, buraya adapte olmak, daha doğrusu işlerin nasıl işlediğini keşfedebilmek, ilk başlarda biraz zor oldu. Murat Pilevneli'nin, Murat Türkili'nin, asistanlarımızın, Galerist'te ve Beymen'de bu serginin mükemmel olması için çalışan herkesin desteği olmasa bu kadar kolay atlatamazdık.
Marcus Piggott: Bence yoğun ve telaşlı geçmedi. Biz normalde de çok çalışıyoruz. Zaten insan yaptığı işten zevk almazsa, her şey iş gibi geliyor. Yine çok çalıştık ama bence tatil gibiydi, çok zevk aldım.
M.A: Evet, bütün hayatımız zaten bu tempoda geçiyor. Başkasına çok fazla gelebilir ama bizim hayatımız böyle. Oyunun bir parçası da bu yani.
M.P: Tam olarak ne hissettiğimi sorarsan, "rahatlamış" diyemem çünkü tekrar en baştan aynı şeyleri yaşamak istiyorum galiba.

KATE HER ZAMAN GÖLGELER
* Kate Moss'la birlikte olduğunuz için basın sizi rahat bırakmadı. Bu sergiyi gölgeledi mi ya da tam tersi yararı mı oldu?
M.P:
Kate her zaman aynı ilgiyi çekecektir.
M.A: Nereye giderse gitsin aynı şey yaşanacaktı. Bu sefer yaşadığımız en hafif tecrübeydi. Normalde nereye gitsek, kapımızın önünden ayrılmıyorlar, göz açtırmıyorlar. Buradaki paparazziler çok daha kibar, çok daha anlayışlı davrandılar. Kate Moss sergiyi gölgeledi mi diye sorarsan, evet, belki de. O nereye giderse gitsin, her şeyi gölgeleyebilir. Ama bizim en iyi arkadaşımız. Önemli olan şu; yıllardır Kate'e, Marcus'a, W dergisinden Dennis ve Alex'e İstanbul'u ve arkadaşlarımı anlatıp duruyorum. En sonunda burada hep birlikte zaman geçirme fırsatı bulduk. Bu sabah, Kate otelin bahçesinde otururken, "Hayatımda ilk defa bir yeri terk etmek istemiyorum. Kalmak istiyorum. Ne olur, kalabilir miyim?" deyip durdu. Aslında buradan Bodrum'a gidecektik ama son dakikada olmadı. Çok yakında Kate'le hep birlikte tekrar tatile geleceğiz.

EV İSTİYOR
* Mert Bey, yıllar sonra ilk defa İstanbul'a geldiniz. Kafanızdaki imaja yakın buldunuz mu burayı?
Burayı terk etmeden önce, hayatında hayalleri ve hırsları hariç çok fazla şeyi olmayan bir çocuktum. Bu yüzden, o zamanlar kafamda olan İstanbul, şu anda olandan çok farklı. İstanbul, güzel ve eğlendiğimiz bir şehirdi, o kadar. Şimdi ise gördüklerime inanamadım. O kadar Avrupalı olmuş ki... Çok hareketli, çok canlı, çok farklı bir enerjisi var. Son on beş yıldır gelmediğim için çok üzüldüm. Sonuç olarak, burada bir ev almaya ve daha fazla zaman geçirmeye karar verdik.
M.P: Dışarıdan biri olarak şunu söyleyebilirim; Avrupa'nın çoğu şehrini gezdim. Bence İstanbul, hakkında söylenen tüm övgüleri hak ediyor. Kate dahil tüm arkadaşlarımız İstanbul'un güzelliği karşısında şok geçirdiler. Burada kültürlerin birleşmesinin de çok önemli rolü var. Şehir çok eski ama bir o kadar da modern.
M.A: Türk olduğum için kendimle gurur duydum. İkincisi, kendimi burayı terk ettiğim için çok üzgün hissettim. "Aman Tanrım, ben buraya aitim, bir şeyler yapmalıyım, geri gelmeliyim!" diye düşündüm.

* Sergiye dönelim. New York'taki Galeri Visionaire'den sonra, bu sizin ikinci solo serginiz. Memnun musunuz?
M.A:
Bir sanatçı olarak, hiçbir zaman tam bir tatmin hissi yaşamıyorum. Her zaman daha fazlasını istiyorum. Sergi ve açılışı çok güzeldi.

DETAYLAR ÇOK ÖNEMLİ
* Fotoğraf çekme süreciniz adeta bir ritüel gibi. Bu işe çok zaman harcıyorsunuz. Başka fotoğrafçılarla karşılaştırınca, sizin herkesten daha fazla zaman harcadığınızı söyleyebilir miyiz?
M.P:
Başkalarını gerçekten bilemiyorum, ama biz detaylar konusunda çok hassasız. Fikir bulmaktan çekeceğimiz kişiyi kararlaştırmaya, onu nasıl görmek istediğimize, post prodüksiyon işlemlerine kadar her şeyi ince eleyip sık dokuyoruz. Bazı fotoğrafçılar, stilistlere güveniyorlar ya da mankeni onların ellerine bırakıyorlar. Bizim için böyle bir şey mümkün değil.
M.A: Benim için birine, "Kendi bildiğin gibi bir saç tasarımı yap" demek kabul edilebilir bir şey değil. Ne istediğimi o kadar iyi biliyorum ki... Bir mankeni güzel bir rujla, güzel bir saçla görmek istemiyorum. Çünkü bizim başlangıç noktamız hiçbir zaman bu olmuyor; her zaman bütün hikaye yani ana fikir oluyor. Bir hikayemiz oluyor, ona göre bir karakter seçiyoruz. Moda çekimi demek, elbiseleri sıralayıp, altı boş bir hikayeyle fotoğraf çekmek demek değil.