İspanya'ya bile seyahat etmiş!

Gümüştüy'ün hayatı bir macera filmi gibi... Film, Afrika'da başlıyor. Henüz bir yavruyken yakalanıp, bir geminin deposunda İspanya'ya gönderiliyor. İspanya'dan da yine başka bir gemiyle İstanbul'a geliyor. Yıl 1973. Bir dostları onu, doktor Hulusi Dosdoğru ve eşi Sabire Hanım'a hediye ediyor. Dosdoğru çifti de ona Gümüştüy adını verip, 16 yıl gözleri gibi bakıyorlar. Ta ki İstanbul Cihangir'de komşuları olan Halit Refiğ ile eşi Gülper Hanım'a, çok yaşlandıkları için onu emanet etmek istediklerini söyleyene kadar...

KEDİLERE PİSİ PİSİ DİYOR
Usta yönetmen Halif Refiğ, o günleri anlatırken duygulanıyor: "Hulusi Beyler'le Cihangir'de komşuyduk. Yaşları ilerlemiş durumdaydı, bir gün bize Afrika papağanlarını, kendilerinden uzun yaşayacak güvenli bir aileye, kendileri hayattayken emanet etmek istediklerini söylediler. Biz de 'Tamam ama evde kediler var. Bakalım kedilerle arası nasıl olacak, bir deneyelim' dedik. Onu eve getirdikten sonra kediden hiç korkmadığını gördük. Hatta korkmak şöyle dursun 'Miyav miyav, pisi pisi,' demeye başlayınca, kediler şaşkın vaziyette kaldılar. O zaman 'Tamam, kalıyor' dedik.''