RİSK, ticarette kazancın motorudur. Başarıya ulaşmanın yolu, mantığın elverdiği oranda risk almaktan geçer. Var mısın Yok musun yarışması bu konuda sosyal bir laboratuvar çalışması ortaya koyuyor. Yarışmanın tiryakileri geçen hafta iki gece üst üste birbirinden farklı iki "yaşam tecrübesi" edindiler. Yarışmacılardan Yusuf, riske girip 200 bin YTL kazandı. Nesrin ise 45 bin YTL'lik teklife "Evet" demesinin ardından son ikiye 500 bin YTL'lik kutuları taşıyıp, kahroldu. Belli oldu ki bu yarışmada 500 bin YTL'yi "riski göze alan" bir yarışmacı kazanacak. Ama gelin görün ki hayat, "ticaretten" çok daha fazlası... Nesrin'i, Yusuf kadar risk almaktan alıkoyan bir "gerçek" vardı: Kalp hastasıydı. Kalan ömrü konusunda endişeliydi. Dahası, biricik oğlunun gözleri çok az görüyordu. Onu devlet okullarına kaydettirebilmek için kapı kapı dolaşıp, yalvar yakar olduğu günleri anlattığında, tüm stüdyo ile beraber eminim ki ekran başındakiler de gözyaşlarına boğuldular. Hayat, Nesrin Anne'nin elinden "riske girme" lüksünü alıvermişti. 45 bin YTL, oğlu Aytunç'u özel bir okula kaydettirmesine yetiyordu. Bu paraya kanaat etmezse, eve sadece "ıslak bir mendille" dönme olasılığı da vardı. Yusuf kadar cesur olmasına olanak yoktu. Ve 455 bin YTL'yi Hamdi Bey'in kasasında bırakarak, evine döndü. Var mısın Yok musun'u bir televizyon fenomeni haline getiren ise hepimizi duraksatan bu "hayati" kavşak noktalarıydı.
Yayın tarihi: 17 Haziran 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/17/gny/haber,E0BC1541283E4986B9A11A36CE4F20AF.html
Tüm hakları saklıdır.