Rus'un yemediği domatesi Türk'ten çok Avrupalı yiyor

Rusya'nın tarımsal ilaç kalıntısı nedeniyle Türkiye'den domates alımını durdurmasının ardından Türkiye, "Rusya'nın almadığı zehirli domatesleri Türk halkı mı yiyor?" sorusuna kilitlenerek iç pazara dair çok önemli bir gerçeği atladı. AB ülkeleri kilogramda 500 ppb üst limitle Türkiye'den domates alırken, Rusya'nın belirlediği üst limit 5 ppb. Peki iç piyasaya ürün verilirken herhangi bir limit var mı? Yok! Akdeniz İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkanı Bülent Aymen, "Türk halkı keşke bu domatesleri yese. İç piyasa hormonlu domates yiyor. Ürünler hiçbir teste tabi tutulmuyor" dedi. Türkiye, meyvesebze ihracatının yüzde 30'unu Rusya'ya yapıyor. Rusya, "Ürün almam" deyince ihracatçının canı yanıyor. Ama tüm bunlar yaşanırken kimse şunu sormuyor: Rusların canı Avrupalı'dan daha mı kıymetli de üst limitler arasında bu kadar fark var? İşte sorunun temeli bu soruda gizli! Rusya bu kadar düşük limit değerleri, işi yokuşa sürmek için belirliyor.

BELKİ ÇÖZÜME KATKISI OLUR
2008'in ilk 5 ayında 322 milyon dolarlık sebze-meyve ihracatı yapan Türkiye'nın yıl sonu hedefi 700 milyon dolardı. Şimdi bu hedef tehlikeye girdi. Antalya İhracatçı Birlikleri Başkanı Mustafa Satıcı, Rusya'ya günde ortalama 1000 ton domates gönderirken şimdi ihracatın durmasıyla bunun 600 tonunun AB pazarlarına kaydırıldığını, 400 tonun da iç pazara verildiğini söylüyor. Rusya sorunun çözümü için her üreticiden bir barkod istiyor. Mustafa Satıcı, yüzde 100 güvenli ürün için barkod sisteminin çok önemli bir adım olacağını belirterek, "Tüm üretim barkod altına alınabilirse, o zaman iç piyasa da ilaç kalıntısından arınmış sebze-meyve yiyecek. Yani bugün sorun olarak yaşadıklarımızın uzun vadede çözüm yaratmaya bir katkısı olacak" diyor.