kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Mayıs 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

"Milliyetçilik kuru sloganlarla olmaz"

AA
Yeni Haber
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz slogan partisi olmadık, olmayacağız. Milliyetçilik kuru sloganlarla olmaz, milliyetçilik milletini severek olur, ülkesini severek olur'' dedi.

Erdoğan, Cebeli Bereket Kültür Merkezi'nde partisinin Osmaniye İl Teşkilatı Siyaset Akademisi'nde yaptığı konuşmada, kararlı bir şekilde, durmadan dinlenmeden, gece gündüz demeden, halka hizmet yolunda bu yola devam edeceklerini söyledi.

Kendilerinden önceki iktidarlar gibi suni krizler üretmediklerini ve hayali tehlikeler icat etmediklerini ifade eden Erdoğan, ''Milleti, halkı, vatandaşımızı birilerinin gördüğü gibi tehdit olarak görmedik. Emaneti aldığımız ve hizmet etmemiz gereken bir kitle olarak gördük. Bundan sonra da biz halkımızın derdiyle dertlenmeye devam edeceğiz. Siyasiler olarak bunu yapacağız. Valiler, kaymakamalar ve belediye başkanları, onlar da yapacaklar. AK Parti teşkilatı da bunu tek tek yapacak'' diye konuştu.

''Biz slogan partisi olmadık, olmayacağız. Milliyetçilik, kuru sloganlarla olmaz, milliyetçilik milletini severek olur'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti: ''Milliyetçilik, ülkesini severek olur ve bunlar bir şeyler yaparak oluyor. Milliyetçilik, Türkiye'yi, dünyanın en büyük 17. ekonomisi seviyesine yükselterek oluyor. Milliyetçilik, Türkiye'yi, Avrupa'nın en büyük 6. ekonomisi seviyesine yükselterek olur.

Türkiye'yi, bölgesinin, dünyanın küresel, güçlü bir aktörü haline getirerek olur. Gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen bir ülke olmak suretiyle oluyor. Yoksa masa başında slogan atılarak ne milliyetçilik oluyor ne de Türkiye bir adım ileri gidiyor, geçmişte olduğu gibi. Slogan atanların önce şu soruya cevap vermesi gerekiyor; Türkiye için, Osmaniye için ne yaptınız? Yaptıklarınızı bir ortaya koyun. Eğitimde, enerjide, tarımda, sağlıkta, adalette, ulaşımda ne yaptınız? Türkiye'nin uluslararası itibarı için bugüne kadar ne yaptınız? Güçlü Türkiye'yi, güçlü ekonomiyi oluşturmak için bugüne kadar ne yaptınız? Bu sorulara somut karşılık bulduğunuz ölçüde milliyetçisiniz demektir.''

''GüCÜNÜZÜ MUTLAKA HAKTAN, HALKTAN VE DEMOKRASİDEN YANA ALDINIZ''

Erdoğan, değişimin cesaret, kararlılık, vizyon istediğini belirterek, şunları kaydetti: ''Bunu lütfen unutmayın, AK Parti'nin siyasi serüvenine baktığınız zaman bunu zaten somut olarak göreceksiniz. 5,5-6 yıldır Türkiye'de gerçekleştirdiğimiz reformlar kararlılığın, samimiyetin yanında cesaretin bir sonucudur. Biz doğruyu her ne pahsına olursa olsun savunan, yanlış karşısında asla eğilmeyen bir kültürden, bir medeniyetten geliyoruz.

Cesaretimiz, kararlılığımız, samimiyetimiz de buradan kaynaklanıyor. Milletimiz bu samimiyetimizi görüyor ve bize de desteğini hamd olsun esirgemiyor. Siyaset Akademisi katılımcılarına bir hususu bir kez daha ifade ediyorum; siyasette önümüzde, önünüzde uzun bir yol var. Haktan ve hukuktan asla ayrılmayınız. Sırtımızı, sırtınızı asla millete dönmeyiniz. Hangi ahval altında olursa olsun, hangi şart altında olursa olsun haksızlık karşısında, yanlış karşısında eğilmeyiniz, doğrudan asla şaşmayınız. Gücünüzü yetkinizi mutlaka ve mutlaka haktan, halktan ve demokrasiden yana alınız. Halkın ibresinden asla şaşmayınız.

Siyaset hizmet sanatıdır; halka hizmet, hedefiniz olsun, amacınız olsun. Biz AK Parti olarak Türkiye'de siyaset anlayışını, hizmet anlayışını değiştirmek için tarihi adımlar attık. Bu adımları koruyacak, gelecek nesillere bunları taşıyacak olan bizleriz, sizlersiniz.''

Erdoğan, ''Son zamanlarda bazı emekli,tedavülden kalkmış tipler, bazıları da 'hukuçuyum, şöyleyim, onursallık' diye de bir sıfat almışlar kendilerine konuşuyorlar; 'partilerde liderler sultası var' diyorlar. Partinin semtine dahi uğramamış, bu parti nasıl çalışır bilmiyorlar, adaylarını nasıl belirliyor bilmiyorlar. Ben bu beyefendilere buradan sesleniyorum; AK Parti sizin düşündüğünüz, tanıdığınız, bildiğiniz veya sizlere anlatılan partilerden biri değildir'' dedi.

Erdoğan, Cebeli Bereket Kültür Merkezi'nde Partisi'nin Osmaniye İl Teşkilatı Siyaset Akademisi'nde yaptığı konuşmada, Hükümetin hizmetlerinde ve Parti'de eğitime büyük önem verdiklerini söyledi. Türkiye'de siyasetin yıllar boyunca belli bir kesimin, zümrenin, elitin tekelinde kaldığını anlatan Erdoğan, 1946 yılında çok partili sisteme geçildikten uzun yıllar sonra da bu tekelin tamamen kırılamadığını ifade eti.

2002 yılında AK Parti'nin iktidar olmasından kısa bir süre önce yapılan anketlerde, siyaset kurumunu en az güvenilen kurumlar arasında yer aldığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'nin, sorunlarından uzak, halktan kopuk, milletten bihaber siyasetçi profili Türkiye'ye zarar verdiği gibi, bizzat siyaset kurumuna da zarar verdi.

Düşünebiliyor musunuz seçildiği şehre bir daha hiç uğramayan, Ankara'ya yapışıp kalan, seçmeniyle bağını tamamen kesen siyasetçiler ya da seçim dışında o illeri hatırlamayan siyasetçiler oldu. Ülkenin sorunları nasıl çözülür, Türkiye nereden nereye geliyor, ya da nereye gidiyor? Bunları hiç dert edinmeyen siyasetçiler var. AK Parti ile siyasete yeni bir güç geldi, siyaset en güvenilir kurumlardan biri haline geldi.''

Başbakan Erdoğan, bugüne kadarki seçimlerde adaylarını halkın içinden seçtiklerini belirterek, şunları söyledi: ''Zaman zaman televizyonlarda, gazetelerde bazı ifadeler duyuyorum; 'lider sultası' Son zamanlarda bazı emekli, tedavülden kalkmış tipler, bazıları da 'hukuçuyum, şöyleyim, onursallık' diye de bir sıfat almışlar kendilerine konuşuyorlar; 'partilerde liderler sultası var' diyorlar.

Partinin semtine dahi uğramamış, bu parti nasıl çalışır bilmiyorlar, adaylarını nasıl belirliyor bilmiyorlar. Ben bu beyefendilere buradan sesleniyorum; AK Parti sizin düşündüğünüz, tanıdığınız, bildiğiniz veya sizlere anlatılan partilerden biri değildir. Eğer öyle bir parti olmuş olsaydı, 22 Temmuz'da AK Parti 81 vilayetin 80'inden milletinin iradesiyle seçilerek, yüzde 47 oyla Parlamento'ya gelmezdi.

AK Parti kurulduğundan hemen sonra yüzde 34.4 ile iktidar oldu. Aradan yaklaşık 5 yıl geçti bu defa yüzde 47 ile yine tek başına geldi iktidar oldu. Bu 1954 yılından sonra ilk defa oluyor. Bunu, Menderes ve kadrosu yaşadı. Hamdolsun şimdi de biz ekibimizle yaşadık. Çünkü, bizim partimiz Ahmed'in, Mehmet'in partisi değil, bizim partimiz milletin partisidir. AK Partiyi millet kurdu, görevlendirmesini millet yaptı.''

Son seçimlerde milletvekillerini seçerken bunu halka, delegelere sorduklarını, ilçelere, illere arkadaşlarını göndererek seçim yaptırdıklarını ve mülakat yaptırdıklarını anlatan Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: ''Daha sonra bir üst kalbura geçtik, oradan geçenler en üst değerlendirme komisyonuna geldiler ve en üst değerlendirme komitesi olarak değerlendirmemizi yaptık ve milletvekili adaylarını belirledik.

Bakın hiçbir siyasi partide 170, 180 tane milletvekilini kenara koymak suretiyle yola devam etmek, böyle birşey hiç görülmemiştir. Ama biz, bizim delegasyonumuz, ilçe başkanlarımız il başkanlarımız kararlarını böyle verdi. Ve yolumuza da bu şekilde devam etme kararı verdik. Herkes dedi ki 'bu çok cesaret isteyen bir şey bu kararı nasıl verdiniz' Bizim derdimiz hizmet, bu hizmeti yaparken eğer demokrasi diyorsak, o zaman örgütünüze, delegenize her şeye saygı duyacaksınız.

Şunu da çok açık söyleyeyim; milletvekili olana kadar insanlar bakıyorsunuz ki çok farklı, milletvekili olduktan sonra çok farklı, milletvekilliğine bir sonraki dönem aday yapmadığınız zaman çok daha farklı, selam sabahı kesiyor, ondan sonra da kulisler başlıyor. Aynı şey bakanlıklar için de böyle, bakan yaparken çok iyidir, ama bir değişiklik yapalım, bir başka arkadaşımızı koyalım dediğiniz zaman bakıyorsunuz gücenmeler oluyor. Halbuki bu bir bayrak yarışı, zaman zaman değişiklikler yapılması gerekebilir. Bunu da bütün AK Parti'de bu muhafazakar demokrat kimliğinde görev alan arkadaşlarımın normal karşılaması lazım. Yani bir genel başkanın, bir liderin bir yerde tasarruf yetkisinin az da olsa olması lazım.

Şimdi hakimler, savcılar, 'efendim işte vicdanın sesini dinle' diyor, ama siyasette bir genel başkanın, liderin böyle vicdanın sesini dinlemesi gibi bir hakkı olamaz, yok böyle bir şey. Biz de diyoruz ki yeri geldiği zaman akıl, bilim, vicdan liderlerde de devreye girecektir, ama en geniş manada müzakerelerini yapacaktır ve ondan sonra da bir heyetle kararını verecektir. Bunu gerçekten isabetli götürenler başarılı netice alıyor, ama isabetli götüremeyenler başarılı olamıyor.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi köhnemiş siyasi alışkanlıklarla ayakta tutmak için her türlü gelişmeye direnç gösterenlerin bulunduğunu ifade ederek, ''Sivas'ın doğusuna, hatta Ankara'nın doğusuna hiç geçmeyen, geçemeyen siyasetçiler var. Seçimden, seçime milleti hatırlayanlar var. Kongreden, kongreye açılım hevesine kapılanlar var'' dedi.

Erdoğan, Cebeli Bereket Kültür Merkezi'nde Partisi'nin Osmaniye İl Teşkilatı Siyaset Akademisi'nde yaptığı konuşmada, AK Parti'nin yerel seçimlerde Türkiye'deki belediyelerden yarısından fazlasını aldığına dikkati çekerken ''Bunlar durup dururken olmuyor, halkına eğer kulak kabartırsan oluyor'' değerlendirmesinde bulundu.

''70 milyon vatandaşı aynı samimiyetle kucakladıklarını, AK Partinin siyasete yeni bir soluk, yeni bir tarz getirdiğini'' anlatan Erdoğan, ''Kimseyi 'öteki, diğeri, yabancı' diye asla dışlamadık, bunun soncu olarak da 81 ilin 80'inde milletvekili çıkardık. Her bölgenin insanı bizi aynı samimiyetle sahiplendi, kalbimizi de gönlümüzü de kimseye kapatmadık. Herkesin hak ve özgürlüğünü önceliliğimiz kabul ettik. Dışlayıcı, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı siyaset tarzlarına pirim vermedik'' diye konuştu.

Bu iktidarın, bu koltukların kendilerine ''milletin emaneti'' olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Millet; bu emaneti bizden vakti, zamanı gelince muhakkak alacaktır. Kimse buralarda baki değil. Baki olan bu kubbede hoş bir sedadır, o zaman mesele millete hizmettir. Biz millete efendi olmak için gelmedik, milletimize hizmetkar olmak için geldik.

Kuşkusuz eski siyasi geleneği sürdürmek isteyenler var. Türkiye'yi köhnemiş siyasi alışkanlıklarla ayakta tutmak için her türlü gelişmeye direnç gösterenler var. Sivas'ın doğusuna, hatta Ankara'nın doğusuna hiç geçmeyen, geçemeyen siyasetçiler var. Seçimden, seçime milleti hatırlayanlar var. Kongreden, kongreye açılım hevesine kapılanlar var.''

''ARTIK DEMİR PERDE DİYE BİR ŞEY YOK''

Başbakan Erdoğan, dünyada ülkelerin önünde iki seçenek bulunduğunu belirterek, sözlerine şunları ekledi:

''Birinci seçenek; ülkeyi yeniliklere açacaklar, demokrasiyi tam anlamayla benimseyecekler, ekonomilerini ve siyasetlerini küreselleştirecekler, şeffaf, barışçı, kalkınmaya, refaha dönük politikalar belirleyecekler. İkincisi; özellikle ülkeyi dünyaya kapayacaklar, ülkenin etrafına demir perde çekecekler, sınırlara, duvarlar örecekler, milleti seyirci konumuna, tribüne sürecekler. Biz hiç tereddüt etmeden birincisine evet dedik, evet diyoruz. İkinci seçeneği deneyenler oldu, ama başarısız oldu. Çünkü dünya onu bir defa elemine etti. Artık demir perde diye bir şey yok. Demir perde ülkeleri, o demir perdeleri yıktılar. Bir tane vardı, o da gitti, ama bizde hala yeniden demir perde ülkesi olmaya yönelik zihniyet içinde olanlar var. Bugün biliyorsunuz, bunların da özelleştirmesi tamamlanıyor. AK Parti olarak biz bu tartışmaların içinde yokuz.''