kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Mayıs 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
10 yaşında çocuk tiyatrosuna giren Gül Erda, 13'ünde Avrupai fiziğiyle Kadıköy'de gezerken film yapımcıları tarafından keşfedilmiş. 250 reklam filminde rol alan, ardından konservatuvarın tiyatro bölümünü kazanan Erda, 80'li yılların başında TRT'de Uğur Dündar'la 'İşte Cumartesi' programını sunarak şöhret basamaklarını tırmanmaya başlamış.

Kendimi telefon sapığı gibi hissettiğim gün hayat durdu

BUGE CANKAT - GÜNAYDIN
10 sene önce doktor hatası nedeniyle sesini kaybeden şarkıcı Gül Erda, çok uğraştı ve sesine kavuştu. 22 Mayıs'ta yeni albümünü piyasaya çıkarmaya hazırlanan Erda, yaşadığı talihsizlikleri ilk kez GÜNAYDIN'a anlattı..
Uzun bir süre müzik sektöründen uzak kalan 80'lerin ünlü pop şarkıcısı Gül Erda, 10 yıldır yaşadığı talihsizlikleri anlattı. Sessiz yaşadığı dönemi "Uzun süredir hep kırmızı ışıktaydım" diye tanımlayan Erda, 22 Mayıs'ta çıkacak yeni albümü 'İsmini Bavula Tıktım'la şansının döneceğine inanıyor. "Benim kırmızılarım bitti, bundan böyle sürekli yeşillerdeyim" diyor.

* Sesinizi kaybetmenize neden olan ameliyattan biraz bahseder misiniz?
Ses tellerimde kist olduğunu söylediler. Sesi yanlış kullanmaktan, zorlamaktan kaynaklanan bir durummuş. Şan dersleri ile bunu düzeltmeye çalıştım ama doktor ameliyat olmadan düzelmeyeceğini söyledi. O dönem yeni albümüm de çıkmıştı, konserlerim vardı. Basiretim bağlandı ve 'Olsun bitsin' istedim.

'GEÇER' DEDİLER GEÇMEDİ
* Ve ameliyatı oldunuz...
Evet oldum! Sesli yattım, sessiz kalktım. Kimseyi şikayet etmek istemiyorum ama bazı doktorlara şunu söylüyorum; herhangi bir riski varsa el sürmesinler! Benimki alınmasa da olurdu. Bir hastalık değildi ki!

* Hiç mi çıkmıyordu sesiniz?
Hiç çıkmıyordu, martılar gibiydi. Uyandığımda yoktu... Önce "Normaldir" dedik. Sonra "Ödem olmuş, geçer" dendi ama geçmedi. Asimetrik çalışıyordu ses telleri... Bir taraf odun gibi, diğer taraf inceydi! Bir kaseti güneşin altına bıraktığınızda nasıl bir ses çıkarsa, aynen öyleydi. Sadece şarkı söylerken değil, normal konuşmam da öyleydi.

* Neler hissettiniz? Bir şarkıcının sesini kaybetmesi kadar korkunç bir durum olamaz...
Altı ay bu duruma umutla dayandım. Bir gün sanırım Star TV'yi aramıştım. 'Alo' dedim, karşımdaki beni duymadı. Kendimi telefondaki sapıklar gibi hissettim. Ve ben o gün fenalaştım. Panik ataklar, depresif durumlar başladı. Kendimi bir yere kapanmış, her şeyim elimden alınmış gibi hissettim. Tabii ki hazıra dağ dayanmıyor. Hayat standardımı daha da düşürdüm. Neticede çok üzüntülü günler geçirdim.

* Doktorunuz ameliyat sonrası için herhangi bir riskten bahsetmiş miydi size?
Hayır! Doktora ilk olarak "Ben ses rengimden çok memnumum, sesimin tonu değişir mi?" diye sordum. "Ne demek! Siz bir futbolcusunuz, top oynayacaksınız ama topunuz patlak. Biz topu tamir edeceğiz ki, siz eskisi gibi o topla oynayın" dedi.

ACEMİ ÇAYLAK GİBİYİM
* Doktoru mahkemeye vermeyi düşünmediniz mi hiç?
Doktor "Ben bir şey yapmadım" dedi ama doğru bir şey yapmış olsaydı, konuşuyor olurdum. Fakat mahkemeye vermekle filan o dönem uğraşacak halim yoktu. Kötü niyetli olmadığını biliyordum. "Geçer, bekleyelim" dedim. Bunu bir doktor yurtdışında yapsa hayatı kayardı!

* Peki iyileşme sürecinden bahseder misiniz?
Güzin Gürel'le şan derslerine başladık. Önce bir kaset doldurduk, her gün bir saat kendi kendime pratik yapa yapa sesimi eğittim. İyileşme süreci tam altı yılımı aldı. Çok üzüntülü günler de geçirdim ama her zaman ayakta kaldım, hep neşe saçtım.

* Şimdi tamamen iyi misiniz?
Düzeldim ama yine de şımarık bir ses. Stüdyoya ilk girdiğimde ilk şarkıyı dört dakika boyunca hiç ara vermeden bir çırpıda okuyup çıktım. Ama sigara dumanında kalmamam, gürültülü yerde konuşmamam lazım. Bu kadarına da şükrediyorum. Şarkılarımı dinleyenler "Artık yorumun da iyice oturmuş. Sesin eskisinden de güzel oldu" diyor.

* Yeni bir albüm, yepyeni bir dönüş yaşıyorsunuz. Oldukça heyecanlı görüyorum sizi...
Bu albüm benim için çok önemli. Çünkü kaybettiğim sesimi tekrar geri getirdim. Biraz acemi çaylak gibi hissediyorum kendimi. Aynı kilodayım, saçım aynı, çok fazla değişen bir şey yok. Kendi çizgimi bozmadan yeni şeyler yapacağım için heyecanlıyım. Bir de bu albümü hazırlarken paradan ziyade, ne kadar çok insan biriktirdiğimi gördüm. Herkes canla başla bana yardım etti.

* mp3 ve korsan furyasının sektörü bitirdiği bir dönemde nasıl cesaret ettiniz albüm yapmaya?
Kızılderililik var ruhumda! Birazcık delilik var ama pişman değilim. Benim için satıştan ziyade ne önemli biliyor musunuz? İnsanların bunu beğenip birileriyle paylaşması. Tıpkı fısıltı gazetesi gibi...

* Nasıl bir albüm oldu peki?
Tam bir yol albümü. Ya da denizden çıktın; al çayını, kahveni, biranı eline... İnsanları psikiyatrlara gitmekten kurtarabilir; terapi gibi bir albüm oldu. Ben bu albümü şu dönemin bir alternatifi olarak görüyorum. Uzaya gitmedim, uzay şarkısı da söylemedim ama şu son dönemin alternatifidir bu çalışmam...

BÜTÜN İSİMLERİ TIKTIM
* Albüme adını veren 'İsmini Bavula Tıktım' şarkısını nasıl bir ruh haliyle yaptınız?
Pürtüklü bir ismi var ama son derece zarif bir şarkı. Tangoya yakın, dans da edebilirsiniz. Üç sene önce yapmıştım. Mecazi bir anlamı var tabii ki. Sonuçta kimin ismini bavula tıkıp atabilirsiniz ama zaten ben bunu tek kişi olarak da düşünmedim. Beni rahatsız eden bütün isimleri tıkmak istedim!

* Sizce ayrı kaldığınız 10 yılda müzik piyasasında neler değişti?
O kadar çok 'çıkkıdı çıkkıdı' müzik var ki! Bazen diyorum ki; "Bir suç işlesem ve hapse atsalar, işkence yapmalarına gerek yok!" 10 dakika bunları çalsınlar, "Herkesi ben öldürdüm" der çıkarım. Şarkı dinlerken dayak yemek istemiyorum!