2008 Amerikan başkanlığı seçimlerinin dünyadaki politik arenada önemli etkisi olacağı kuşkusuz. Bu gerçeğe rağmen, eğlenceyi ve seçimleri birbirine karıştırmış haldeyiz. Barack Obama ve Hillary Clinton'un Demokrat Parti adaylığı için bir yılı aşkın süredir girdikleri yarış; televizyonun en eğlenceli, en heyecanlı reality şovu oldu. Barack Obama'nin sakin, istikrarlı, seviyeli ve karizmatik yönü; Hillary Clinton'ın ise daha hesaplı, beyin yıkayıcı, çıkarına göre tarz değiştirebilen, hafif entrikacı yönü; her akşam televizyonun en dramatik şovunu yaratıp, milyonları ekrana kilitliyor.
İKİ İLK YARIŞIYOR Cumhuriyetçiler'in adayı John McCain 72 yaşında ve en yaşlı. Obama ilk siyahi, Hillary Clinton ise ilk kadın aday olarak; farklı yaş, cinsiyet ve ırktan insanları mıknatıs gibi çekiyor. Onların performanslarını, stratejilerini ve nasıl giyindiklerini şahsi bir yakınlık hissederek, takip etmeye başladık. Sanki aileden birilermiş gibi, eleştirildiklerinde hemen savunmaya geçiyoruz. Özellikle Demokrat Parti mücadelesinde tam, 'favori adayımız momentumu kazandı' derken, Obama'nın eski rakibi Jeremiah Wright ortaya çıkıyor ve Amerika'daki ırkçılığı lanetliyor. Ya da Hillary Clinton akaryakıt vergilerine yaz boyunca ara vermeyi önererek, politik bir oyun oynuyor.
MAGAZİNE DE YANSIYOR Sil baştan! Haftalar boyunca takip eden spekülasyonlar ve tartışmalarla adayların momentumu değişiyor. Özellikle geceleri seçim haberlerinden aldığım yüksek dozla, beynimin sulanmaya başladığını hissediyorum. Seçimler, magazin dünyasını da ihlal etmiş durumda. People dergisi, US Weekly, TMZ.com gibi eğlence dünyasının ve Hollywood dedikodularının kaynağı olan magazin medyası bile; bu seçimlerlerle çok ilgili. Angelina Jolie ve Brad Pitt gibi meşhurlara ayırdıkları sayfalarda, Obama ve Clinton'a da yer veriyorlar.
KİM DAHA ÇEKİCİ? Adaylar, sabah saatlerindeki talk şovlarda da çok popülerler. Obama, Ellen DeGeneres'in şovunda dans ederken; Clinton, Tyra Banks'in şovunda Monica Lewinsky skandalı ile nasıl başedebildiğini anlatarak, kadınların oylarını toplamaya çalışıyor. Bu şekilde daha yumuşak, özel ve komik yönleri ortaya çıktığı için kadınların ilgisi daha da artıyor. Tarihte ilk defa bir kadınla, genç ve karizmatik bir erkeğin aynı yarışta olması; daha önce politikayla hiç ilgilenmemiş kadınları ve de gençleri bile politikaya çekiyor. Bu arada hangi adayın daha çekici olduğu da açıkça ortada! İnternette komik bir video dolanıp duruyormuş. Basın mensupları (paparazziler değil) uçakta blujean giymiş Obama'yı arkadan görebilmek için kıkırdayıp duruyorlarmış. Ayakta duran bir kadına manzarayı kapatıyor diye çekilmesi için bağırmışlar! Yani Obama'ya vurulan; sadece 'Obama sana bayılıyorum' adlı klibi ile meşhur olan seksi 'Obama kızı' değil anlayacağınız...
ASIL KONU NE? Clinton'ın şu aşamada liderlik için Demokrat Parti Komitesi'nin öngördüğü delege sayısında Obama'yı yakalaması imkansız gibi görünse de, halkın yüzde 60'ı yarışın devam etmesini istiyormuş. Ben bu yazıyı yazarken başkanlık mücadelesinden ocak ayında çekilme kararı alan, Senatör John Edwards da Obama'yı desteklediğini açıkladı. Belki seçimlerin sona ereceği kasım ayına kadar, asıl konunun çocuklarımızın geleceği, ekonomi, teröre karşı gerekli psikolojik iyileşmenin sağlanması ve Amerika'nın dünya ile ilişkisinin düzeltilmesi olduğunu anlarız. Ama şimdilik Hillary Clinton'un zevksiz pantolon takımları ile rakibi Barack Obama'nın kadınlar üzerindeki etkisi, medyayı daha çok besliyor.
Yayın tarihi: 17 Mayıs 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/17/gny/demirkan.html
Tüm hakları saklıdır.