Çağla artık sörf öğretecek

ağla Kubat, iki-üç karpuzu bir koltuğa sığdıranlardan. Kariyerini daha çok oyunculuk ve sörfçülük üzerine kuran genç kadın, hedeflerini anlattı...

* Sörf her zaman öncelikli benim için ama önümüzdeki seneden itibaren başka şeyleri biraz daha öne almayı düşünüyorum. Sörf yine olacak ama yarışçılık anlamında değil. Biraz da işin eğitim kısmına girmek, çocukları eğitmek istiyorum. Amacım bu iş için yarışçı yetiştirmek.

* Çok hırslı ve enerjik biriyim. Mesela sabah rüzgar gördüğüm yere gidip, sörf yapıp, akşam döndüğüm zamanlar oluyor. Bu gerçekten ciddi bir enerji gerektiriyor. Zor bir hayatım var ama bununla mutluyum. Hep bir arayış içindeyim, bu sörfte de, oyunculukta da böyle. Çocukluğumdan beri böyleyim. Ağaçların tepesinden toplarlarmış beni.

* Kış aylarında haftanın iki ya da üç günü sörfe gidebiliyorum, bunun dışındaki zamanlarda her gün spora gidiyorum. Vücudum buna o kadar alışmış ki, spordan uzak kaldığım zaman çok sinirli oluyorum. Spor dışındaki zamanlarımda ne iş yapıyorsam onunla ilgili çalışırım. Senelerdir İngilizce'yi unutmamak için haftada bir gün İngilizce dersi alıyorum. Haftada bir gün de mutlaka yüzerim.

* Özel hayatımı paylaştığım insanları kendi çevremden seçtiğim için yaptığım aktiviteler sırasında onlara zaman ayırmaya da fırsat bulabiliyorum. Birlikte olduğum insan, mutlaka sporla iç içe olmalı başka türlü benimle yapamaz herhalde.

DESTEKLENMEK ÖNEMLİ

* Sörfte farklı yerlerde yapılan yarışlara gitmek gerekiyor. Yurtdışı yarışlarına katılmak, oralarda antrenman yapabilmek için sponsorlar tarafından desteklenmek çok önemli. Malzemeden ulaşıma bütün bunlar çok masraflı oluyor. Eğer bu işte ilerlemek, dünyada ilk üçe girmek istiyorsam çok iyi şartlara sahip olmam gerek. Bu noktada Boyner Sports'un bana verdiği destek devreye giriyor. Boyner çok başarılı bir marka ve bu markayı temsil ediyor olmak benim için çok önemli.

* Geçen seneki Dünya Şampiyonası'ndaki dördüncülüğüm beni şimdiye kadar en çok gururlandıran başarım oldu. Beni, Avrupa şampiyonu olmamdan bile daha çok etkiledi diyebilirim. Çok kalabalık bir seyirci grubu vardı, insanlar sizinle birlikte hem yaptığınız hatalara kızıyorlar hem de heyecanlanıyorlar. O öyle bir baskı ki elleriniz, ayaklarınız titriyor. (Boyner dergisi)