kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Mayıs 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
ELVAN DEMİRKAN

Pişmanlık kötü bir şey mi?

Genç kızlığımı düşününce; acaba o yaşlardaki halime ne tavsiyede bulunurdum, bilemiyorum. Kendime güvenim yoktu. Hayatımda pişman olmam gereken çok şey yaşadım. İçimdeki his yarı 'evet', yarı 'hayır' iken; seçtiğim meslekten evliliğe kadar pek çok kararı zaten olması gereken şeyler oldukları için ve o süreci yavaşlatmamak için fark etmeden verdim.

HER ŞEY BİR TECRÜBE!
Eğer 40'lı yaşlarımda bildiğimi 20 ve 25'imde bilseydim; farklı seçimler yapar mıydım acaba? Hiç sanmıyorum. Daha genç halime tavsiye edeceklerim, beni mantıksız ama kişiliğimi zenginleştiren tecrübelerimden alıkoyardı. O yüzden; pişman olmak o kadar da kötü bir şey değil. Bazı okurlarım yaptıkları yanlış seçimleriyle mutsuz ve doyumsuz yaşadıklarından yakınıyor. Eğer pişman olacağınız adımlar atmamış olsaydınız; ya tecrübelerinizden hiçbir şey öğrenememiş olacaktınız ya da hiçbir tecrübe yaşamaya değer olmayacaktı. Kendi yanlışlığınızla olgunlaşabilmeniz için çok şey yaşamanız gerekiyor. Hayatta bazen doğru kararlar vermeyi biliyoruz, bazen de verdiğimiz karar çerçevesinde doğruyu bulmamız gerekiyor. Alman filozof Nietszche'nin şu şiiri, hayatı bu kadar güzel anlatabilir: Gidene kal demeyeceksin. Gidene kal demek zavallılara, Kalana git demek terbiyesizlere, Dönmeyene dön demek acizlere, Hak edene git demek asillere yakışır. Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme, yoksa değersiz olan hep sen olursun. Düşün... Kim üzebilir seni senden başka? Kim doldurabilir içindeki boşluğu, sen istemezsen? Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen? Kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen? Kim sever seni, sen kendini sevmezsen? Her şey sende başlar, biter... Yeter ki yürekli ol, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini... Ya çare sizsiniz, ya da çaresizsiniz! Öyle bir hayat yaşadım ki; cenneti de gördüm, cehennemi de. Öyle bir aşk yaşadım ki; tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de. Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi bir sahnede buldum, oynadım. Öyle bir rol vermişlerdi ki; okudum, okudum, anlamadım. Kendi kendime konuştum bazen evimde. Hem kızdım, hem güldüm halime. Sonra dedim ki; söz ver kendine: Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin. Sevilmek istiyorsan; önce sevmeyi bileceksin. Uçmayı biliyorsan, düşmeyi de bileceksin. Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredeceksin.