Tanınmış, Sulukule Platformu gönüllüleriyle.
Evini kurtarmak istiyor ama onu duyan yok...
Kentsel dönüşüm projesi nedeniyle yıkım tehdidi altındaki Sulukule'de koruma altında olması gereken 'tescilli' tarihi evler de aynı riskle karşı karşıya. Mahalledeki tescilli evlerden birinin sahibi olan Sezer Tanınmış, 100 yılı aşkın bir tarihi olan evini kendisi restore ettirmek istiyor ama belediyenin bu konuda sağır sultanı oynadığını öne sürüyor...
Çocukluğu Sulukule'nin arka sokaklarında geçti Sezer Tanınmış'ın. Şanslı Romanlardandı, babası sigortalı bir işte çalışıyordu, o yüzden kimseye muhtaç değillerdi. O 18 yaşını sürerken annesi Sevim ve babası Saadettin iki çocuğuna kendilerinden sonra da başlarını sokacağı bir ev bırakmanın arayışına girdiler. Topkapı Surları'nın hemen yanındaki bodrumuyla üç katlı ahşap binayı kendi tabiriyle boyunlarındaki, kulaklarındaki altınları bozarak ve ondan bundan borç alarak satın aldılar. Hayatının en güzel yılları şimdi 100 yaşını aşan bu evde geçti. Aldıklarında mahallenin en güzel evlerinden biriydi. O evde âşık oldu, o evde görücüye çıktı, o evden gelin çıktı, içgüveysi olan kocasıyla o evde yaşadı ömrünün en güzel yıllarını, üç çocuğunu o evin üst katında doğurdu. Sezer Tanınmış'ın ömrünün 40 yılı böyle geçti. Derken yıllarca onları hiç hatırlamayan 'büyükleri' bir gün kapılarını çaldı. Dedi ki Sezer'e ve onun gibi TC tapulu evsahibi olan nice Sulukuleli'ye, "Evlerinizi üç kuruş paraya bize verin, Sulukule'de bizim size taksitle satacağımız evlerde oturun." Evinde geçirdiği yaşamın 'masal gibi' olduğunu söyleyen Sezer Tanınmış, yıllar öncesinde evlerini satın aldıkları dönemde bahçedeki dut ağacını bile gözleri yaşararak anlatıyor: "Satın aldığımızda bu ev bir dut ağacına dayalıydı, onu sonra kestirdik, kütüğünü hâlâ saklarım. Bir kütük hatıra olur mu, ama oluyor. Burayı nasıl bırakıp gideyim, kokladım mı hâlâ annemle babamın kokusu geliyor burnuma." Yedi ay önce kalbine yenilen annesi Sevim Hanım ise son günlerini çok sevdiği evini kaybetme korkusuyla geçirdi. Talihsiz kadın, evinin kaderini konuşmak üzere Fatih Belediyesi'ne gittiği bir gün, tesadüf bu ya, memurları bilgisayar başında kendi evi üzerine konuşurken bulmuştu ve "Teyze, evini bana sat," ısrarlarına maruz kalmıştı. Sevim Tanınmış da evinin başına çöreklenen bu insanları son nefesine kadar anlattı.
RESTORE ETTİRMEK İSTEDİ
Belediye, Tanınmış ailesinin evine 109 bin YTL fiyat biçmişti. Annesinin ölümünden sonra, Sezer Tanınmış uzun süre kararsız kaldı. Belediye tarafından tespit edilen ve kesinlikle yıkılamayacak 37 tescilli evden biri olan evini daha iyi fiyat veren üçüncü şahıslara mı satsa, yoksa belediyeye verip, karşılığında borçlanarak Sulukule projesinden bir ev mi alsa bilemedi. Belediye mülk sahiplerinin evine biçtiği bedeli, Sulukule'de yapacağı yeni evin fiyatından kesiyor, kalanı için de 15 sene vadeyle borçlandırıyordu. Ancak projeye göre kendi evini değil, Sululukule'de herhangi bir yerdeki, herhangi bir evi veriyordu. Bu kararsızlığı yaşarken, şimdiye kadar hiç bilmediği, kimsenin de kendilerine anlatmadığı bir hakka sahip olduğunu öğrendi Sezer Tanınmış. Kentsel yenilemenin hukuksal altyapısını oluşturan 5366 sayılı yasanın kendisi gibi mülk sahiplerine evlerini projeye uygun olarak yapma hakkı tanıdığını. Sezer her durumda yeni bir ev sahibi olabilecekken, evinden, anılarından kopmamak uğruna bu çözüme yöneldi ve evini belediyeye vermeyip, restore ettirme arayışı içine girdi: "Bütün isteğim, becerebilirsem anamın babamın mekânında oturmak. Beceremezsem, ne yapacağımı bilemiyorum."
BÜROKRASİ KARIŞIK
Ancak restorasyon hem bürokrasisi çok karışık, hem de maddi külfeti Sezer Tanınmış'ın karşılayamayacağı kadar zor bir işti. Sulukule Platformu'ndan mimarların devreye girmesiyle, Yıldız Teknik Üniversitesi Restorasyon Bölümü yardımına koştu. Evinin röleve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin çizimini, bölümün yüksek lisans öğrencileri dönem ödevi olarak üstlendi. Sezer'in içi rahatlamış, böylece 30- 40 bin YTL'lik bir külfetten kurtulmuştu. Ancak iş bununla bitmiyordu. Çünkü proje çizilmiş olmasına rağmen, anılarını geçirdiği bu evi nasıl ve neyle restore ettireceğini bilemiyordu. Annesinin ölümünden sonra babasından kalan 400 YTL yetim aylığıyla geçinen ve bu arada kocasından da ayrılan Sezer Tanınmış bu aşamada belediyenin kapısını çaldı. Fatih Belediye Başkan Yardımcısı Talip Temizer'le görüşmesi ona umut verdi: "Dedim ki bana nasıl olsa projeden bir ev veriyorsunuz, başka bir evi değil, kendi evimi verin. Çünkü bu ev tescilli, yani yerine başka bir ev yapmam mümkün değil. Maliyeti neyse çıkarın, projeyi üniversitenin desteğiyle çizdiriyorum. Çizim bedelini maliyetten düşün ve kalanı için beni borçlandırın." Belediye bu öneriyi düşüneceğini söyledi ama sonrasında ne telefonlarına çıktı, ne de bir cevap verdi. Sözlü başvurusuna yanıt alamayınca evini kurtarmak için her yolu deneyen Sezer Tanınmış bu kez dilekçeyle başvurdu. Gelen yanıtta, restorasyon için Toplu Konut İdaresi (TOKİ) adres olarak gösterilmişti. Ama o bu olanağı ve TOKİ taksitlerinin ayda 1500 YTL'yi bulduğunu zaten biliyordu. Aylık geliri bu kadar yüksek bir taksite uygun değildi. Bu arada evinin basit onarımı için gerekli başvuruyu da yaptı.
YENİ BİR MODEL ÜRETİLMELİ
Ömrünü geçirdiği evinden ayrılmamak için çabalayıp duran ve hiçbir başvurusuna yanıt alamayan Sezer Tanınmış, belediyenin kendisi gibi mülk sahipleri için yeni bir model oluşturmasını istiyor. Üniversite-sivil toplum-belediye işbirliğinin Sulukule'nin tarihsel dokusunu koruyacağına inanıyor ancak bir yandan da belediyenin kendisinin 'tescilli' olarak ruhsatladığı evlere de hoyratça davrandığını anlatıyor. Yasaya göre kesinlikle yıkılmaması gereken evlerden ikisinin yıkıldığını ve mahalle olarak bu yıkımlarla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını belirtiyor. Kendi bitişik evinin de tescilli olduğunu ve ev sahibinin kiraya çıktığını anlatan Tanınmış, tescilli evlerin belediye tarafından korunmadığını, yıkılmayanların da boşalır boşalmaz harabeye döndüğünü söylüyor. Taşoluk'taki evler bitmeden mahallede yıkımların başladığını ve her gün bir yıkımla yaşamanın, savaş etkisi yarattığını da belirten Sezer Tanınmış sözlerini şöyle sürdürüyor: "Burada bir yaşam sürerken, bir yandan da sürekli evler yıkılıyor. Molozlar kaldırılmıyor, elektrik kabloları açıkta bırakılıyor, çocuklar demir filizlerinin arasında oynuyor. Burası da kentin bir parçası. Sorarım size, bunu Nişantaşı'nda yapabilir misiniz, bir yaşam sürerken başka yaşamlarla oynayabilir misiniz?"
Yayın tarihi: 3 Mayıs 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/03/ct/haber,ED3F0BB3F849433CA684C00A3EF2FC82.html
Tüm hakları saklıdır.