Bıçak Sırtı'nın finalini izlerken beynimde iki farklı fikir çarpışıyordu. Bir tarafım, "Fazla uzamadan, yalpalamadan, zamanında yayından kalkması iyi oldu" derken, öte yanım "Bunca kalitesizliğin içinde Bıçak Sırtı erken final yapacak dizi miydi?" diye soruyordu. Daha önce de reyting alamadığı için vaktinden önce yayından kalkan dizilerin "sözde" finallerine çokça şahit olmuştum. O bölümlerin sadece adı "final"di. Yapımcısı, senaristi, yönetmeni sıradan bir bölümün köşesinde "final" yazmasını yeterli görmüşlerdi. Ama Bıçak Sırtı daha ilk karelerinde gözümüze çarpan kalitesini ve özenini, hiç yeise kapılmadan, hiç "adam sen de" demeden, son karesine kadar sürdürmeyi bildi. İzleyicilere şanına yakışır, "gerçek" bir finalle veda etti. Selim Reşat Bey'in "asil" feragati, Orhan'ın küçük Murat'ı gerçek babasına kendi eliyle teslim ederken verdiği duygu yüklü mesaj, Numan'ın Leyla'ya biriktirdiklerini adeta "yanardağ patlaması" gibi göğe savurması, Güneş'in hamileliliği ile varissiz kalan hanedana yeni bir güneşin doğması, Orhan ile Serra'nın, Selim Reşat Bey ile Gönül Hanım'ın oya gibi işlenmiş duygulu diyalogları, Ali'nin Nisan'a buram buram samimiyet kokan mektubu... Her şey ama her şey bir ipek halı gibi ilmek ilmek, özenle dokunmuştu. Ama gelin görün ki bu film tadındaki dizi ekranda tutunamadı. Zira bizim az gelişmiş ekran coğrafyamızda kalite hiçbir zaman cezasız kalmazdı...
Bugünkü Tüm Yazıları
Kalite cezasız kalmadı (!)
Yayın tarihi: 30 Nisan 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/30/gny/haber,114EBF8F755A41E6B0A4F9AFE0136FB0.html
Tüm hakları saklıdır.