Sormayın, bu hafta hiç beklemediğim bir şeyle karşılaştım... Biraz zorlansam da işime her gün keyifle gidip gelirken, doktorumdan uyarı aldım "Artık yavaşla," diye. Tempomu düşürüp biraz dinlenmemi ve artık günlerimi keyfe keder hareket ederek geçirmemi istedi benden, doğum kapıyı çalana kadar. Ben bir süredir kafamın bir kenarında hep, 'Ya erken doğurursam?' düşüncesiyle yaşadığımdan, bebeğimiz de doğum pozisyonunu almış meğer... Yani keyif yapmak için öyle fazla bir vaktim yok, en fazla dört hafta. Bunu öğrendikten sonra hemen bir plan yapmaya koyuldum, neler yapabilirim diye. Öncelikle doğum için gereken şeyleri almak üzere alışverişe çıkmam gerek. Hastanede giymek üzere birkaç rahat penye gecelik, emzirme sutyeni, belimi de saracak kalın kenarlı külot, terlik vs. Bebeğimin kıyafetleri ise zaten hazır, anneannesi onun bavulunu çoktan yaptı. Tulumları, eldivenleri, penye şapkaları, hırkası, çorapları hepsi yıkanıp ütülendi. Ben de hazır olduktan sonra, ilk iş kız arkadaşlarımı eve davet etmek istiyorum. Ne zamandır doğru düzgün bir araya gelemiyoruz, hem doğumdan önce keyifli bir gün geçirip, annelik heyecanımı onlarla paylaşmak çok iyi gelecek bana. Aslında Amerikalılar bir isim koymuşlar bu tip toplantılara, 'baby shower' diye. Onlarda geleneksel bir şey bu. Her anne adayı doğuma birkaç hafta kala kız arkadaşlarını ve sevdiklerini davet edip, bebek için gelen hediyeleri kabul ediyor. Burada amaç bu hediyelerle anne-babaya bebeğin ihtiyaçları konusunda katkıda bulunabilmek. Ev sahibinin de misafirleri ağırlayıp bu arada sevdikleriyle bir araya gelmesi ve bol bol dedikodu yapması da işin en eğlenceli kısmı. Zaten ille de büyük bir hediye almanız gerekmiyor, bir paket bebek bezi götürseniz bile yeter. Çok içten söylüyorum, benim gözüm gelecek hediyelerde değil ama şu sıralar yine Amerika'dan dünyaya yayılan son trend, beni çok heyecanlandırdı. Baby shower'ın yanı sıra bir de adına 'baby book shower' denilen bir şey yapılıyor. Yani artık insanlar doğum yapacak bir arkadaşına bebek kıyafetleri, mama sandalyesi ya da biberon hediye etmiyor. Herkes çocukluğunda okuduğu veya ona okunup da unutamadığı bir kitabı (kitapları) getiriyor. Böylece daha doğmadan onu seven büyükleri için çok değer taşıyan kitaplardan bir kütüphane oluşturuluyor minik bebek için. Hediye edilen kitapların içine herkes ayrıca birer de not yazıyor, artık ne söylemek isterse... Nasıl, çok hoş değil mi? Bence birçok hediyeden daha anlamlı ve çok çok önemli bir ihtiyacı karşılamaya yönelik bir fikir. Şimdiden söyleyeyim kitapları hazırlayın, hatta yanında çocukluğunuzun unutulmaz bir çizgi ya da sinema filmi de kabulümdür!
Yayın tarihi: 26 Nisan 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/26/ct/haber,FA05F29D7A524E4A8CAA5370039CB03F.html
Tüm hakları saklıdır.