Sean Penn'in yönettiği
Into The Wild, Alaska'da vahşi doğada 112 gün dolaştıktan sonra ölü bulunan maceracı
Christopher McCandless'in gerçek hayat hikâyesini anlatıyor. Üniversite öğrencisi Christopher, mezun olduktan sonra biriktirdiği bütün parayı bir yardım kuruluşuna bağışlayıp, kişisel mutsuzluğunun gerçek kaynağı olan ailesini de ardında bırakarak yabani bir hayat sürmek için Alaska'ya doğru yola çıkar. Jack London'ın dört ayaklı roman kahramanı Buck gibi vahşetin çağrısına kulak verir.
Jon Krakauer'in 1996'da yayımlanan aynı adlı romanından uyarlanan yapıt, parçalayıcı öyküsüyle sıradışı bir yol filmi... İnsana durup düşünme fırsatı tanıyan güçlü müziği de 90'ların rock ikonu Eddie Vedder'in imzasını taşıyor. Yalnız Vedder sempatizanıysanız, bunu soundtrack babında geçiştirmeyin. Çünkü Vedder'ın yaşlı kurt vokali ve akustik ağırlıklı folk/rock bilgeliği
Into The Wild'ın her parçasında kendini hissettiriyor. Filmde kayıp gitmenin neden bu kadar kolay olduğu sorusuna aranan cevaplar, Vedder'ın şarkılarıyla dile dökülüyor.
Christopher McCandless'in gerçek yaşamı, Sean Penn'in bakış açısı ve Vedder'ın sesi sayesinde korkutucu bir masala dönüşüyor. Bu arada tesadüfen Eddie Vedder'la tam tamına aynı tarihte doğmuş olduğumu da öğrenmiş bulunuyorum. Bu vesileyle kendisini zaten hep kardeş bildiğimi belirtmek isterim.
Yayın tarihi: 26 Nisan 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/26/ct/haber,F4DE4E7D7A234859AD4BB6910E4D4A6E.html
Tüm hakları saklıdır.