Yaşadığım utancı kelimelerle ifade edemem sayın okurlar. Bir süre önce Helin Avşar'la ilgili bir yazı yazmış, kendisinin Türkiye'de Paris Hilton gibi davranarak, son dönemin 'trend'i olan bir 'niteliksiz celebrity' haline gelmek için büyük çaba sarf ettiğini belirtmiştim. Tabii Helin Hanım hisli bir insan. Hemen kendi internet sitesinde bana cevaben derin anlamlar içeren bir makale kaleme almış, bir internet sitesi sahibi olduğunu, falanca miktarda kimseye iş imkânı tanıdığını falan yazmış, yani aslında nitelikli bir 'celebrity' olduğunu ima etmişti. Tabii artık devir değişti, bir internet sitesi sahibi olana, yanında bedavadan bir de nitelik veriyorlardı ve ben bunun farkında değildim... Neyse, mevzuumuz bu değil... Beni derin utanca boğan, Helin Hanım'ın son yaptığı hareket oldu. Şırrak diye bir mektup kaleme aldı. Bu sefer bana değil, Suudi Arabistan Kralı Abdullah'a yazmıştı mektubunu: "Sayın Suudi Arabistan Kralı, size Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 'Devlet Şeref Madalyası' verildi. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti'ne bu madalyayı hak ettiğinizi ispatlama zamanınızdır," diye başlıyordu mektup. Suudi Arabistan'da Mısırlı terzi komşusunun, "Allah'a küfretti!" -haşadiye ihbar ettiği ve idamı bekleyen Berber Sabri için harekete geçmişti Helin Hanım: "Hiçbir Türk insanı Allah'a küfür etmez. Sabri Boğday ağabeyim iftiraya uğramıştır. Sayın Kral'ım, Allah'ın size peygamberimiz Hz. Muhammed'in adaletini ve affediciliğini bahşetmesini diliyorum," diye Berber Sabri'ye af talep ediyordu. İşte sahalarda görmek istediğimiz Helin Avşar buydu!..
MEKTUP İLETİLDİ
Hayır, mevzu o değil, sanırım Suudi elçilik görevlileri mektubu hakikaten Kral Abdullah'a iletmişler. Bu da dünyanın türlü hallerinden biri... Özetle, Helin Hanım çaba sarf etti, mektup yazdı, gündeme gelmeyi hak etti. Tabii ablası gibi, "Bülent Ersoy detone olur, ben olmam," gibi acayip açıklamalar yapsa, daha kolay gündem yaratabilirdi, orası ayrı konu. Şunu da belirteyim, Hülya Avşar'ın, "İleride heykelimi dikecekler," beyanatı da ayrıca değerlendirilmelidir... Efendim, ömür biter, sosyal sorumluluk bitmez. Pınar Aylin de geçtiğimiz hafta hunharca öldürülen İtalyan sanatçı Pippa Bacca için bir eylem yaptı. Gelinlik giyip eline de üzerinde İtalyanca laflar yazılı bir karton alan Pınar Aylin, tabii medya mensuplarını da çağıraraktan, "Bizim medeniyet seviyemizi daha ileriye taşımamız için eğitime daha çok önem vermemiz gerekiyor," diye bir 'eğitim şart' açıklaması yaptı... Hani Pınar Hanım'ı anlıyoruz, birtakım medyatik hamleler yapmaya çalışıyor da, medyayı anlamak mümkün değil. Çünkü kanaatimce Pınar Hanım, neresinden baksanız, iyi bir malzeme değil... Ama bu günleri arar hale geleceğimiz de kesin. 'Gündem olma'nın sonu yok. Son olarak Fenerbahçeli Roberto Carlos'un doğum gününde dans etmesiyle gündeme gelen dansöz Nuran Sultan, "Sean Connery göğsümü ısırdı," diye açıklama yaptı. Tabii güzide basınımız 'haber'i, ayıptır söylemesi, Nuran Sultan'ın iştah açıcı görüntüleri eşliğinde servis etti ki, haberi okurken ısırgan otuna döndüğümü hissettim. Bir nevi, Gregor Samsa'nın vejetaryen versiyonu. Nuran Sultan da Amerika'da bir partide dans ederken, Sean Baba'nın kendine diş attığını açıklayarak, "Eğer bu olayı başkası yapmış olsaydı tepkim çok ağır olurdu. Yaşı ve James Bond'u oynaması nedeniyle bu hareketini mazur gördüm," demiş. Eh, biz de oynayalım James Bond'u! İş mi yani? Hatta Nuran Sultan fotoğraflarına baktıkça, Görevimiz Tehlike olayına bile giresi geliyor insanın. Hannibal'e çeviriyorlar bizi, toplum sağlığı bozuluyor, yetkililer uyuyor!
KUZULARIN EROTİZMİ
Ya, işte böyle... Nedense, bu ısırma, elleme işleri hep Amerika'da oluyor. Ve dikkat ettim, "Bir gün Amerika'dayken..." diye başlayan lafların sonu hep erotik bir hikâyeyle bitiyor. Şimdilik tam olarak ne tür bir sanatçı olduğunu anlayamadığım Didem Erol isimli bir hanım var, işte o da buna benzer bir vaka anlatmıştı. Dediğine göre, Amerika'dayken ünlü yönetmen Quentin Tarantino, bu Didem Hanım'ın ayaklarına masaj yapmış... Kimi ısırıyor, kimi ayak manyağı! Fetiş dünyası sınır tanımıyor. Nasılsa adamların tekzip edecek hali de yok... tabii, şimdi tutup Amerika'ya gitsek, bir partide Sean Connery ve Tarantino'ya rastlasak, "Siz de ne sapık adamlarmışsınız, biriniz Nuran Sultan'ın göğüslerini ısırmışsınız, biriniz Didem'in ayaklara yapışmışsınız, n'oluyor arkadaşım, buraya memleketten gönül ferahlığıyla hanım gönderemeyecek miyiz?" diye çıkışsak, bizi anında, Hollywood'a yakın olması hasebiyle, Los Angeles tımarhanesine kaparlar. Sonra gel Türkiye'ye, yap açıklamanı, "Jodie Foster da ahlaksızın tekiymiş. Göz göre göre 'Hannibal'im ol, ısır beni!' diye elle tacizde bulundu," de gündem ol... Kuzuların erotizmi...
Yayın tarihi: 26 Nisan 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/26/ct/haber,5F072E2DECE84BBF8F6A180157CBC3DB.html
Tüm hakları saklıdır.