Güldürmeyi bilmeyen giremez!

Türkiye'de stand-up yapmak kolay bir iş değil. Çünkü sokaktaki her insan ayrı komiktir ve her gün dışarda sizi güldürecek bir şeyler olur. İşte bu yüzden Türk insanını güldürmek zordur..." Bunlar, Old City Comedy Club'da sahneye çıkan genç stand-up'çılardan ilkinin gösterisine giriş cümleleri. İşinin zor olduğunu anlatıyor ama önündeki kalabalığa bakılırsa, zor kısmını başarmış gibi. Tabii bu sadece onun başarısı değil. Beyoğlu'ndaki Old City Comedy Club'da haftanın beş gecesi genç stand-up'çılar arka arkaya sahne alıyor. Saatler süren gösterileri boyunca, izleyicilere eğlenceli saatler yaşatıyorlar. ABD'de yüz yıl öncesine dayanan bir gelenek olan stand-up, Türkiye'de uzun süre Cem Yılmaz'la özdeşleşti. Artık onun peşinden yeni isimler de geliyor. Bu gençlere mekân sağlayan en önemli yerlerden biri de Old City Comedy Club. 1 Nisan 2007'de açılan mekânın sahibi Ali Biber, yola çıkış amacını şöyle anlatıyor: "Jim Carrey'in Aydaki Adam filmini izledikten sonra neden Türkiye'de komedi kulübü yok diye düşündüm. Ve bunu yapmayı kafaya koydum." Açıldığı tarihten bugüne kadar pek çok kişi stand-up yapmak için başvurmuş. Bir kısmı Ali Bey tarafından elenmiş, bir kısmı da seyircilerin tepkilerine göre... Zaten her pazar amatör gecesi düzenleniyor ve bu gecede herkes sahneye çıkabiliyor. Burada başarılı olursanız, mekânda kendi standup'ınıza başlama şansınız olabilir! Old City Comedy Club'da her gösteri 45 dakika sürüyor. İzleyici sayısı ise 50-80 arasında değişiyor. Radyoculuk yaparak bu işe başlayan Mesut Süre, izleyicilerin ilgisini sahneye çekmenin çok kolay olmadığını anlatıyor: "Sonuçta burası bir bar ve insanlar yanındakilerle de konuşabilir. 'Susun, beni dinleyin,' diyemezsiniz. Ayrıca çok büyük beklentiyle gelip, gülmemek için kendilerini zorlayanlar var. Ama bir süre sonra rahatlıyorlar." Aslen karikatürist olan Ömür Okumuş ise ilk sahne deneyimini anlatırken, "20 dakika kalmıştım ve bana o kadar uzun bir zaman gibi gelmişti ki... Ağzım kurumuştu ama su içmeyi bile akıl edememiştim," diyor. Ama artık o günden eser kalmadığını hatta anlattıklarının da sürekli değiştiğini söylüyor.

HERKESİN HARCI DEĞİL
Bir diğer stand-up'çı Nezir Kılıç ise tiyatro kökenli ve bu işin son zamanlarda sadece karikatüristler tarafından sahiplenmesinden şikâyetçi: "Eskiden Zeki Alasyalar, Metin Akpınarlar vardı... Sonradan isimler farklılaştı. Halbuki sahne zor bir iş." Tiyatrodan stand-up'a geçişini ise şöyle anlatıyor: "Beraber çalıştığımız tiyatro grubu dağıldı. O dönemde sahneye bırakabilirdim ama Ali Biber'le tanıştım. Sahnede olmamın tek yolu artık stand-up yapmaktı. Ama tiyatro yapmakla, stand-up yapmak arasında çok ciddi bir fark var. Tiyatroda bir tipi canlandırıyorsunuz. Standup'da ise kendinizi ortaya koyuyorsunuz; kendi metninizi canlandırıyorsunuz. O yüzden herkesin harcı değil ve riskli. Çünkü bütün sorumluluk senin ve herkes sana bakıyor." Mekânda bir hafta boyunca bir tanesi kadın olmak üzere, 10 stand-up'çı 21.00'den itibaren sahne alıyor. Ortak özellikleri her şeyi burada deneyerek öğrenmiş olmaları. Kimi sınıfın en yaramaz çocuğuymuş, kimi de eskiden arkadaş ortamlarında anlatamadıklarını dillendirmek için kendini sahneye atmış. Ama her biri kendine en çok zevk veren şeyin güldürmek olduğunu söylüyor. Bir taraftan da "Hayatımız boyunca kadınları güldürmek zorunda olduk. Ama kadınların bizi güldürmek gibi bir dertleri yok. Bu da bizi bu işe yöneltmiş olabilir," diyorlar. Ama son noktayı da şöyle koyuyorlar: "Kadınlar gülüp gülüp, yine en karizmatik olana gidiyorlar, o ayrı!" Old City
Tel: (0212) 244 28 96