Kutluğ Ataman: Burası taşra değil; kültürü hiç taşralı değil

- Alışık olmadığımız bir dil, alışık olmadığımız bir mekâna sızmış görünüyor. Bunun devamı gelecek mi?
- Zaten bu işin kendisi bir devam, biliyorsun. Ben bir portre sanatçısıyım. Kendimi de öyle görüyorum. Bütün dünya da beni öyle görüyor. Ve portre yapıyorum. Bu bir sanatçının da, bir heykeltıraşın da, bir müzisyenin de (Deniz'de olduğu gibi) portresi olabilir. Tabii sıradan bir insanın da portresi olabilir. Zaten Türkiye'de böyle Kemalist bir snobizm söz konusu. Yok efendim şu yanlıştır, bu doğrudur; bu sanattır, bu değildir... Bunu yapan insanlar da, son derece cahil insanlar. Biliyorsun, 'Devlet sanatçılığı' ve 'Mükemmel çocuk'ların geçmişinden gelen bir ülkeyiz biz. Bu tür şeyler sonucunda da sahte, dışarıdan gelme ve bu ülkenin coğrafyasına uymayan bir saçmalık söz konusu. Halbuki bir entelektüel, topluma her yönüyle bakmak durumunda. Yoksa sadece Akademi sınırlarında dolanmak veya yurtdışındaki bazı pratikleri tekrarlamak değildir iş. Taklit değildir. Kendi ülkemize, rengine, suyuna ve havasına bakarak buraya ait ve burada yaşayabilecek işler ortaya çıkarabiliriz. Kendisine elit diyen kesim, zaten beceriksiz. Oysa Deniz Seki veya Tarkan; esasen halka mal olanlar bu kişiler.

- Bu çalışma kültürün ve kimliğin kimsenin tekelinde olmadığı mesajını mı veriyor?
- Tabii ki. Yani sonuçta Vasıf Kortun'un eleştiri yazılarına bakın: "Burası taşra... Taşra kültürü, taşra sergisi... Ben Amerika'ya gittim; daha iyisini biliyorum." Bu şekilde yazıyor Kortun. Ben bunların doğru olmadığını düşünüyorum. Burasının taşra olduğunu da düşünmüyorum.