'Keşke sadece güzel olsaydım'

- Sizin mesleğinizde bir yerlere gelmenizde güzelliğinizin rolü ne kadardır? Hoş, eli yüzü düzgün bir kadın olmasaydınız, şansınız ne olurdu?
- Sevgili Duygu Asena'nın bir sözü vardı, "Bu kadar güzel olmasan sana program yaptırmazlardı," diye. Ama keşke sadece güzel olsaydım, işim daha kolay olurdu.

- Neden?
- Medyada kendi programınızı yapma iddiasındaysanız, özgürlükçü bir bakışınız varsa, birilerinin ekibinde olmadan kendi çizginizi oluşturmaya çalışıyorsanız işiniz zor. Herhangi bir genel yayın yönetmeninden ya da müdürden beslenmiyorsanız, bağımsız davranıyorsanız sevilmezsiniz çünkü. O yüzden zaman zaman zorlandığımı ve birilerinin benden hoşlanmadığını söyleyebilirim. Ama ben işime ve izleyicisine karşı sorumlu biriyim. Önce onlara sadığım, gerisi beni ilgilendirmiyor.

- Kitabınızdaki 60 kadın arasından en çok kimlerden etkilendiniz?
- Hepsinin rengi ayrı ama Suzan Sabancı Dinçer'i çok rekabetçi buldum, özgüveni çok sağlam. Güler Sabancı dünya çapında bir iş kadını, inanılmaz akıllı ve olgun. Yazar İnci Aral'ın ise küçük bir kasabanın o kadınları kıstıran atmosferine isyan edip, yazar olma süreci çok etkiledi beni. Ümit Boyner de inanılmaz pırıltılı bir kadın. İç güzelliği dışına bu kadar yansıyabilir bir insanın. Aynı şekilde Deniz Ülke Arıboğan'ın da.

- Annelik olgusunun görüştüğünüz isimler arasında ortak olgu olduğunu söylediniz. Sizin planlarınız arasında çocuk sahibi olmak var mı peki?
- Var tabii ama bu doğal bir süreç içinde olmalı. Ben anaç yapıda bir kadınım, çocukları da çok severim. Ama sadece anne olmak için de gidip biriyle evlenmeyi düşünmüyorum. Ben yıllarca evliliğe uzak durdum. Okuyup gezeyim, insan tanıyayım, daha fazla iş yapayım diye düşündüm. Artık evlilik ve aile kurmak olabilir, olmazsa da dünyanın sonu değil. Ama doğru insanla olursa da hoş olur!