kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Şubat 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Bahçeli tahriklere karşı uyardı

Yeni Haber
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, başörtüsü yasağının kaldırmayı amaçlayan Anayasa değişikliğinin kabul edilmesinden sonra herkesi sağduyulu olmaya ve tahriklerden uzak durmaya çağırdı.

Devlet Bahçeli, "MHP, herkesi tahriklerden ve ayrıştırıcı polemiklerden uzak durmaya, sağduyu yolundan ayrılmamaya ve sürecin Türk milletine yakışır biçimde yürütülmesine ve sonuçlandırılmasına katkıda bulunmaya çağırmaktadır" diye konuştu.

MHP Grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli, başörtüsünü sorunun çözümüne katkı veren MHP'nin bu gelişmelerden şimdi haklı bir huzur ve mutluluk duyduğunu ifade ederek, "Bizim için önemli olan samimiyet, dürüstlük, tutarlılık ve kararlılıktır. Başörtüsü sorunun çözümünde bizim açımızdan bir rant, bir harman ve hasat yoktur. Olsa olsa temel bir sorunun çözümünden duyduğumuz manevi haz, gönül rahatlığı ve vicdan huzuru vardır" diye konuştu.

MHP'nin bu süreçte haksız ithamlara maruz kaldığını, Meclis içinden ve dışından insafsızca suçlandığını dile getiren Bahçeli, başörtüsüne karşı oluşturulan direniş cephesinin karalama kampanyasının büyük ölçüde MHP üzerinden yürütüldüğünü kaydetti. Bahçeli, MHP'nun bu karalama ve tahrik kampanyalarını, soğukkanlı ve vakur bir duruşla boşa çıkardığını söyledi.

ÜÇ FARKLI SÜREÇ İŞLEYECEK

Devlet Bahçeli, Anayasa değişikliğinin Meclis'te kabul edilmesinden sonra üç farklı sürecin birbirine paralel işleyeceğini belirterek, Anayasa değişikliğine paralel başlatılacak yasal sürecin, CHP'nin başvurusuyla Anayasa Mahkemesi'nde başlayacak yargısal sürecin ve üniversitelerde kılık kıyafet konusunda başlayacak yeni uygulama sürecinin birbirine paralel şekilde başlayacağını kaydetti.

AK Parti ile MHP arasında varılan mutabakata göre Anayasa'da yapılan değişikliklerden sonra YÖK Kanunu'nun Ek 17. maddesinde yapılacak değişikliğin gündeme getirileceğini hatırlatan Devlet Bahçeli, "Süreç işlemekte olup MHP bu mutabakata bağlıdır" dedi. Ek 17. maddede yapılması düşünülen değişikliğin yeteri kadar anlaşılmadığını vurgulayan Devlet Bahçeli, mevcut düzenlemeye göre kanunla yasaklanmayan bir kıyafetin üniversitelerde de serbest olduğunu, başörtüsünü yasaklayan bir kanunun da bulunmadığını kaydetti. Bahçeli, "Bu maddeye getirilen yeni fıkra, sadece başın örtünmesini yüzün açık kalması ve kimlik tespiti gibi esaslara bağlanarak, bunun dışında kalan ve bugün itibariyle hiçbir kanunda yasaklanmayan peçe, çarşaf ve benzeri kıyafetlere üniversite kapısını kapatan bir sınırlama düzenlemesidir. Çarşaf, peçe ve benzeri kıyafetlerin üniversiteden uzak tutulması isteniyorsa, bu düzenlemenin yapılması zorunludur" diye konuştu.

ANAYASA MAHKEMESİNE BASKI YAPILMASIN

CHP ve DSP'nin Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne götüreceklerini açıkladığını, Anayasa değişikliklerinin Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesinin ve mahkemenin şekil bakımından denetim ve inceleme yapmasının her yönüyle doğal bir süreç olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, şöyle konuştu: "Yüce mahkeme bu konuda önüne gelen başvuruyu inceleyecek ve bir karar verecektir. Burada sakat ve yanlış olan, konu yüce mahkemenin daha önüne gelmeden Anayasal yargı sürecinin, basında ve televizyon ekranlarında başlatılarak peşinen hüküm tesis edilmiş olması ve buna dayanarak siyasi ve hukuki sonuçlar çıkartılmasıdır. Emekli yargı mensupları, hukukçu ve akademisyenler, siyasiler, köşe yazarları ve televizyon yorumcularının bu konuda adeta bir yarışa girmeleri siyasi, hukuki ve etik açılarından normal bir durum sayılamayacaktır.

Anayasa Mahkemesini etki altına almayı, yönlendirmeyi ve yol göstermeyi ve bu konu etrafında yaratılan cepheleşmenin adeta tarafı haline getirmeyi amaçlayan bu tutum ve davranışların, her şeyden önce hukuka ve Yüce Mahkemeye saygısızlık olacağı açıktır. Anayasa Mahkememizin bunların etkisi altında kalmayarak ve Anayasa'ya bağlı olarak karar vereceği her türlü tartışmanın üstündedir."

Başörtüsüyle ilgili Anayasa değişikliğinden sonra başlayacak geçiş sürecinin çok nazik ve hassas nitelikte olacağını vurgulayan Bahçeli, "Bu dönemin, toplumsal huzuru ve kamu düzenini etkilemeyecek bir şekilde sağduyu ile aşılması hayati önem taşımaktadır. Ancak, başörtüsü sorununun sıkıntılı geçmişi ve son günlerde bu konu etrafında koparılan tahrik fırtınaları, bu sürecin maalesef çok zor ve sancılı geçeceğini göstermektedir. Adeta Üniversite kapılarında olay çıksın diye gün sayanların, çatışma ortamı için hesap yapanların topluma korku salmak için seferber olmaları, çok ciddi bir endişe kaynağı olarak karşımızdadır. Bazı siyasetçilerin dış müdahalelere ve rejim krizine davetiye çıkaran tutumları, ihtilal ve idamdan bahsetmeleri, tahrik kampanyalarının ibret verici boyutlarını gözler önüne sermektedir" diye konuştu.

Türkiye'nin, devlet ve toplum olarak hayati bir sınavla karşı karşıya olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, bu süreçte siyasi partilerin, basının, üniversite yönetimlerinin ve öğrencilerin bilinçli hareket etmelerinin hayati bir önem taşıdığını söyledi. Milli iradenin yegâne tecelli ettiği yer olan TBMM'nin aldığı kararlara uymanın Anayasal bir zorunluluk olduğunu hatırlatan Bahçeli, "Anayasa ve kanunları uygulamamanın, bunlara karşı çıkmanın, çok ciddi sorumluluklar doğuracağı ve bir kaos ortamına davetiye çıkaracağı unutulmamalıdır" diye konuştu.

SAĞDUYU ÇAĞRISI


Gelinen süreçte konunun taraflarına tavsiyelerde bulunan Devlet Bahçeli şöyle konuştu: "Kanunların yasaklamadığı çerçevede kalmak kaydıyla kılık ve kıyafet, rüşt yaşına ulaşmış olan fertlerin, gelenek ve göreneklerinin şekillendirdiği bilinçli bir bireysel tercihi olarak görülmelidir.
Başın örtülmesinin dini, siyasi veya ideolojik simge olarak kullanılması, devlete, Cumhuriyete ve rejime bir meydan okuma aracına dönüştürülmesi hiçbir şart altında düşünülememelidir. Buna asla izin ve geçit verilmemelidir.

Kültürel farklılıkların bir tezahürü olarak başın örtülmesi, devlete ve rejime karşı bir tehdit ve tehlike olarak görülmemelidir. Aynı şekilde, kanunların izin verdiği çerçevede kılık ve kıyafet tarzını yükseköğretimde eğitim hakkından mahrumiyet sebebi haline getirmenin, laiklik ilkesi başta olmak üzere Cumhuriyet'in temel değerlerinin korunmasının bir yöntemi olmayacağı da anlaşılmalıdır.

Önümüzdeki yeni dönemde üniversitelerin karşılıklı tahriklerle bir çatışma alanı haline getirilmesinin önlenmesi için herkes azami teyakkuz halinde bulunmalıdır. Başın örtülmesi, öğrencilere yönelik bir dışlama, husumet ve önyargı sebebi haline getirilmemeli, bu konuda zorlamalara dayalı fiili engeller çıkarılmamalıdır. Başın örtülmesi serbestisi, bir zafer veya yenilgi olarak görülmemeli, bir öç alma, rövanş ve nümayiş nedeni ve konusu haline asla getirilmemelidir.

Aynı şekilde, başı açık öğrencilere karşı tehlike, tehdit ve baskı ortamı oluşturulmasına yönelik her türlü hareketten kesinlikle kaçınılmalıdır."

CİHAN