Vakitsiz giden genç yetenek

'Çok büyük bir yeteneği zamansız, çok genç yaşta kaybettik" dedi İngiliz aktör Daniel Day Lewis ve geçenlerde Amerikan Aktörler Birliği'nin verdiği 'En İyi Aktör' ödülünü Heath Ledger'a adadı. Aktörlerin görünürdeki 'parlak ve ideal' imajlarıyla özdeşleşmekten de öte, bu beklenmedik ölüm karşısında yaşanan şokun esası onun gerçekten de yetenekli bir oyuncu ve çekici bir genç adam olarak spot ışıklarından kaçınmaya çalışmasıydı belki. Gayet sıradan bir yaşam sürdürmeyi seçmesi, 'örnek bir genç oyuncu' kisvesine bürünmek yerine, şan ve şöhretin sahte parlaklığından uzak durmaya çalışması, arada eğlencelik filmlerde rol almasına rağmen üzerine biçilen star statüsünden sıyrılmaya çalışarak alternatif projelere ağırlık vermesiydi. Daniel Day Lewis'in özellikle bir oyuncu olarak 'hayatımda izlediğim en özel andı' diyerek vurguladığı 'Brokeback Dağı'ndaki final performansı gözlerimizin önünden hiç silinmeyecek elbet. O sahne işte! Hani 'eşcinsel kovboyların aşkı' olarak anılan, esasında cinsel tercihinizden de bağımsız, sevilen kişinin kaybını derinden hissettiren filmin finalinde ölen sevgilisinin gömleğini koklayıp, yüzüne bastırmış ağlarken izlediğimiz sahne... Üç yıl önce hem 'Brokeback Dağı' hem de 'Kasanova' ile geldiği Venedik'te dünya yüzüyle gördüğümde ona karşı erken başlayan hayranlığımın boşuna olmadığını bizzat görmüştüm. Ölümü sanki 'Monster's Ball'da canlandırdığı üzere, beklemediğimiz anda canına kıyan genç adam misali ani ve dramatik oldu.