Cennetin kapısındaki gözyaşları

AŞURA BİR MATEMDİR
'Aşura' birçok çevre tarafından aşure tatlısıyla karıştırılsa da, aslında Muharrem ayının 10. günü anlamına gelir. Aşura günü taşıdığı birçok özelliğin yanı sıra, Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin'in katledildiği gündür. Şiiler bu ayı yas ile geçirir ve Şii inancının belkemiğini oluşturan bu olay, her yıl Aşura gününde yâd edilir. Öte yandan Aşura'nın diğer dinler ve Sünni inancı için de önemi vardır. Çünkü Aşura aynı zamanda Hz. Nuh'un gemisinin karaya ulaştığı, Hz. Adem'in tövbesinin kabul edildiği, Hz. Musa'nın kavmini firavundan kurtardığı, Hz. İbrahim'in Nemrut'un ateşinde yanmadığı, Hz. Eyüp'ün şifa bulduğu ve Hz. Yunus'un balığın karnından kurtulduğu gün olarak da bilinir. Ama Aşura'ya damgasını vuran olay Kerbela'dır.

HERKES YASTA
Her yıl Muharrem ayının 10. gününde Halkalı'da bir araya gelen Türkiyeli Caferilerin törenleri, Kuran-ı Kerim'in okunmasıyla başlar. Aşura törenlerinde kadınlar ve erkekler ayrı yerlerde durur. Alınlarına Kerbela'da ölenlerin adlarının yazılı olduğu bantlar takarlar ve çileyi hissetmek için kendilerini zincirlerler. Halkalı'daki Zeynebiye Camisi'nin cemaati olan Caferiler, yas alanında bir tiyatro oyunuyla Kerbela'yı canlandırırlar. Oyunu izleyemeyecek uzaklıkta olanlar için büyük ekranlarla donatılan meydanda, uzunca bir süre duyulan tek ses, tiyatrocuların repliklerine eşlik eden hıçkırıklardır. Çünkü her Caferi, Hz. Hüseyin için gözyaşı dökmenin hikmetiyle eğitilir.