Fırat Arslan, 18 yaşında boksa başladı. Parasız, menajersiz kaldı. Ama sonunda Dünya Şampiyonu oldu ..
Altı yaşındaki çocuk koşarak eve geldi ve annesinin yanına geldiğinde ağlamaya başladı: "Anne anaokulunda konuşulan hiçbir şeyi anlamıyorum. Dilimizi neden konuşmuyorlar? Okula gitmek istemiyorum" dedi. Anne "Oğlum" dedi: "Burası bizim ülkemiz değil. Biz Türkiyeliyiz. Burası Almanya. Onların dili bu. Sen de öğreneceksin". O ağlayan çocuk, Zonguldak'lı bir babanın ve yalnız kalınca çocuklarını büyütmek için Alaman ellerinde çile çeken bir annenin Arslan oğlu Fırat. Kanyon'da spor yapmaya herkesi heveslendirecek MAC'ta (Mars Athletic Club) geçtiğimiz Kasım ayında ABD'li Virgil Hill'i yenerek WBA Dünya şampiyonu olan Fırat Arslan karşımda. "18 yaşıma kadar ne yapacağıma pek karar vermemiştim. Sigara içiyordum. Benden üç yaş büyük ağabeyim Meriç boks yapıyordu. Alman bir arkadaşım 'Biz de boks yapalım' deyip duruyor, ben tersliyordum. Ama baktım ki herkes benden 'Fırat' diye değil, 'Meriç'in kardeşi' diye bahsediyor. Peki ben ne neyim, kimim dedim kendi kendime. İnanılmaz bir hırs bastı ve boksa başladım. İlk sene 365 gün antrenman yaptım". Amatör olarak yaptığı 92 maçta 81 galibiyet, iki beraberlik, dokuz yenilgi alan Fırat'a ringin yanı sıra iki önemli engel çıkar: Alman vatandaşı olmaması ve Meksika Olimpiyatları'nda bronz madalya alan eski boksör Meier. "Bölge şampiyonluğuna Alman olmadığım için katılamıyordum. Ben de bir Alman'ın şoförü olarak ne yapıp edip antrenmanlara gittim, ama seyirci olarak. Meyer, benim ilgili olduğumu fark etti, 'İstersen sen de yarın çık antrenmana' dedi. Çanta arabadaydı, hemen alıp geldim ve antrenmana çıktım. Bölge şampiyonunu yere yıktım. Ama Meier 'Senin kadar yeteneksiz bir boksör görmedim' dedi. O an çok kızmıştım, ama aslında haklıydı. Tekniğim yoktu, tamamen güçle kazanıyordum". Meier, Fırat'ı önce önemsemez. Bir gün tam Fırat boksa küsmeye başlamışken Meier hiç beklenmedik bir şey söyler: "Gelecekte Fırat'ı yenebilecek bir boksör olmayacak" "2001 yılında unutamadığım bir maç vardır. Menajerim yoktu o dönemde. İngiliz şampiyonu Mark Hobbson ilk dört rauntta adeta beni dövdü. Kenara geldim ve Tanrı'ya dua ettim: "Tanrım, eğer bugün kazanamazsam boks kariyerimi bitireceğim. Eğer gelecekte boksta kariyerim olmayacaksa bu maçı kazanamayayım" dedim. Ringe döndüm ve 7. rauntta kaşını açtım. Maçı kazanmıştım."
ÇENESİ KIRILDI AMA DÜŞMEDi
Bir maçta çenesi iki yerden kırılır, ama yere bir kez bile düşmeden maçı tamamlar. Artı antrenman dahil hiçbir ringde gelen amansız yumruklara rağmen bir kez bile yere düşmez hep ayakta kalır. O ne Almanya'da Alman ne de Türkiye'de Türk kabul edilen bir kuşağın çocuğudur ve bilir ki düşerse kalkması çok zordur.
Yayın tarihi: 25 Ocak 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/25//haber,B8B1A1E6EF204B8D965C1CC1507BF237.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.