Cumhuriyet tarihinin en 'Edepli' dönemi

Nuri Bilge Ceylan'ın İklimler filminin sonundaki sevişme sahnesi, sinema kanalı iddiasındaki Digiturk'te havaya uçtu... Teşekkürler RTÜK, teşekkürler Digiturk! Beni, parayla satın alıp izlediğim bir kanalda, ödüllü bir sanat eserinden koruduğunuz için. Hani 'director's cut' derler. Yönetmenin özel montajı. Artık yeni bir terim daha var. RTÜK's cut. Veya Digiturk's cut. Çünkü RTÜK ve Digiturk el ele beğenmedikleri filmleri yeniden montajlıyorlar. Sansür mü? Yok canım... Giderek demokratikleşen ülkemizde ne sansürü?

UÇURULMUŞ FİLMLER
Son zamanlarda televizyonda bir şey seyretmenin tadı tuzu kalmadı. İçinde meşhur 'eşşoğlueşşek' küfrü geçmeyen Kemal Sunal filmleri, ağzındaki sigara perdelenen Şener Şen, aradan bütün kilit sahneleri uçurulmuş yabancı filmler... Cumhuriyet tarihinin en 'edepli' dönemini yaşıyoruz. Ben televizyon bağımlısıyım. Ortalamam kimi zaman Türk insanının üzerinde. Ama artık televizyon izlemek kabak tadı veriyor. Haber bültenlerinde en son ne zaman bir haber gördüğümü hatırlamıyorum. Haber kanallarını ne zaman açsam reklam var. Olmayan zamanlarda da yine birileri bir şeyleri 'sunuyor'. Ne varsa gene gazetede var, internette var. Televizyon bağımlısıyım. Ama dizileri seyretmem. Etkilenmiyorum, bir şey öğrenmiyorum, gaza gelmiyorum, eğlenmiyorum. Niye seyredeyim? Magazin? Evet, ilgimi çektiği zaman. Dalga geçmek için falan filan... Ama olmasa ölmem yani. Seyrettiğim tek şey, çıktığı günden bu yana abonesi olduğum Digiturk'teki sinema ve dizi kanalları. Bir de belgeseller. Ben bunun hastasıyım. Yalan yok. Aslan, kaplan, cinayetler, II. Dünya Savaşı, mühendislik harikaları falan... Ama artık ona da el attılar. Sordum öğrendim, aslında teknik olarak Kasım 2006 itibarıyla baskı altına almışlar Digiturk'ü. Ben yeni uyandım. Nasıl mı olmuş? Şöyle: RTÜK geliyor. "Arkadaşım," diyor, "Gözüm üstünüzde ayağınız denk alın, ahlaklı olun, ceza keserim..." Örnek mi? Koku filminin kilit sahnesi, adamımız kızların derisinden damıtılan kokunun kapağını açıyor. O sahne... Ve hop dağlarda bir at arabası gidiyor. Kapak ikinci kez açılıyor ve hop jenerik. Kitabını okuyanlar okumayanlara anlatsın, o sahneyi bilmeden filmi ya da kitabı anlamak mümkün mü? Yine geçenlerde 24 Saat Parti İnsanları'nı izliyorum. Rahat iki dakikalık sahneyi uçurmuşlar. Adamımız karısıyla kavga ediyor, karısı onu terk ediyor ama biz nedenini bilemiyoruz. Bende DVD'si var merak ediyorsanız yazın, anlatayım. Ama bu işin şahikası Nuri Bilge Ceylan'ın İklimler filminin sonundaki kilit sahne olan sevişmenin uçurulması. Ahlakım bozulmadığı için çok mutluyum. Teşekkürler RTÜK. Beni ödüllü bir sanat eserinden koruduğun için.

BU BİR OTOSANSÜR
Ama kabahat sadece RTÜK'ün değil. Digiturk "Aman ceza yemeyeyim," diye kendi kendine kesiyor sahneleri. Olan bu. Otosansür... Şimdi RTÜK'e sorsanız "Bize ne kardeşim, biz mi dedik o sahneyi kesin diye," diyecek. Digiturk de diyor ki "Biz kendimiz kesiyoruz, ceza yememek için, ne yapalım?" Ne mi yapacaktınız sevgili Digiturkçüler? Sonuna kadar gidecektiniz. Sansüre karşı çıkacaktınız. Bunu tartışmaya açacaktınız. Duyuracaktınız. "Sinema kanalı satıyorum, film kültürü aşılıyorum, yerli sinemaya destek oluyorum ben bu filmleri nasıl keserim?" diyecektiniz. Kampanya başlatacaktınız. Bizi kandırmayacaktınız. Sansürü sokuşturmayacaktınız. Siz bu yazıyı okurken eğer evin diğer sakininden de bir itiraz gelmezse ben Digiturk aboneliğimi iptal ettirmiş olacağım. DVD player'ım var, yeter de artar. Parasını verip izlediğim, tercih ettiğim, herkese açık olmayan kanalı bile sansürleyen, sansürleten RTÜK'e gelince... Dekoderin fişini çekiyorum. Hadi eyvallah. Ben bana ulaşamayacağınız bir yere çekiliyorum. Siz yasaları eğe büke takılmaya, ahlak öğretmeye devam edin. Canlı yayında nikâh kıyın. Şakşakçınız da çok şu ara. Benim o işlere aklım ermez. Ama DVD'lerime dokunursanız bu kadar esprili olmam, haberiniz olsun.