Hülya Avşar, sevişme süresini uzatmanın yolunun feminizmden geçtiğini iddia ediyor.
Cinsi pozisyon değişiklikleri
Hülya Avşar tüm cinsi kavramlara açıklık getiriyor, zihnimizi aydınlatıyor: "Tecavüz belli koşullarda makul görülebilir. Feminizm aslında bir 'ortam süper arkadaşlık süper' ideolojisidir. Erkekler dokunabilseydi, lezbiyenlik de olmazdı..."..
Efendim, ben muhafazakâr bir hopçuyum. Yani, şöyle söyleyeyim, Cemil İpekçi Bey, "Ben muhafazakâr bir eşcinselim," diyerek benim açımdan fevkalade olumlu bir örnek teşkil etti, cesaret buldum ve uzun zamandır itiraf edemediğim gerçeği şu an itibarıyla açıkladım. Rahatladım sayın okurlar. Evet, muhafazakârım. Muhafız gibiyim hatta. Ne o öyle, bir gün bir şey yap, başka gün başka bir şey söyle, gelene ağam, gidene paşam... Bir muhafaza sınırı olması lazım insanın canım. Bakın, şu sıralar Hülya Avşar'dan bahsetmek fayda sağlayan bir şey değil, ne tiraj, ne reyting aldırıyor ama ben yine de onun pozisyonlarına değinmek istiyorum bu muhafaza hususunda. Malumunuz, son olarak kendi televizyon programında 'şeytan' lakaplı futbol insanı Rıdvan Dilmen'le muhabbet ederken, "Diyelim ki bir gün önce seks yaptın, sonra sahaya çıktın. Belli oluyor mu hemen?" diye dahiyane bir soru sordu ki, tanımayan da kendisini Yunanistan'ın Kalkidikya Yarımadası'nda bir manastırın hazırlık sınıfı öğrencisi sanacak. Şeytan Rıdvan bile şaşırdı soruya, "Yokkk!" dedi kaldı. Aslında Hülya Hanım aynı soruyu kendisinin pek aşina olduğu tenis sporuna uyarlamaya çalışsaydı, şöyle bir düşünseydi, sormaktan vazgeçerdi ama Hülya Hanım'ın en temel özelliği zihninin dilinden sonra harekete geçmesidir; dolayısıyla, biz bu konuda kendisinden radikal bir dönüşüm beklemiyoruz.
LEZBİYENLERİ ÇOK İYİ ANLIYOR
Neyse sayın okurlar, esas meselemiz spor ve seks arasındaki ilişki değil, Hülya Avşar'ın, bir Türk düşünürü olarak fevkalade namuhafız, yani pozisyonlarını sürekli değiştiren hali. Kendisini bir düşünür olarak haddinden fazla dikkate alsaydım, şahsen yataklara düşerdim, belirteyim. Son iki ay içinde önce aile içi tecavüzü makul gördüğünü açıkladı, sonra yıllardır feminizmi yanlış anladığını belirtip feminist olduğunu açıkladı, sonra daha ileri giderek, lezbiyenleri çok iyi anladığını ilan etti. Sırayla gidecek olursak, önce, "Bazı erkekler eşlerinden 'Hayır,' sözünü duysa da dinlemiyor ve tecavüz ediyor. Karı koca arasındaki tecavüzün bu kadar büyütülmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bir kadının mahkemede 'Eşim bana tecavüz etti,' suçlamasında bulunmasını da normal karşılamıyorum. Sonuçta bu olabilir," diye bir laf ettiydi, yine kendisine ait televizyon programında. Kararlı tecavüzcülerin bile daha makul bir izah tarzı getireceği bu durumu, gayet açık yüreklilikle mazur gördüğünü açıklamıştı yani. Ama sonra ne oldu? Sadece birkaç hafta içinde fikir değiştirerek, bir feminizm ve lezbiyenlik kombinasyonuyla karşımıza çıktı: "Erkekler karşılarında feminist bir kadın görünce sanki erkeklerle sevişeceklermiş gibi geliyor. Çünkü feminizm, feminizmi bilmeyenler tarafından öylesine yanlış lanse edildi ki... Onlar da haklı, dilim varmıyor ama feminizmi lezbiyenlikle eş tuttular! Lezbiyenlik de bir seçimdir ama feminizm değildir! Bana gelince, yıllarca feminizmi savunan çok insanla tartıştım. Rahmetli Duygu Asena az çekmedi benden. Çünkü ben yaşama şeklim, kazancım ve hayata bakışımla tam bir feministtim ama düşüncelerim değildi. Oysa zaman içinde anlamış bulunuyorum ki, çağımız gerektiriyor ki, feminizm aslında paylaşım olduğu için artık feministim. Sabit fikirli olmak kimseye hiçbir şey kazandırmaz. Çünkü beni değiştiren en önemli şey şuydu: FEMİNİZM = PAYLAŞIM = ARKADAŞLIK = BAĞLILIK = DOSTLUK olduğunun farkına vardım. Ve hayatı paylaşmanın birbirimizi anlamakta zorlanmamayı, monotonluktan uzaklaşmayı, hatta sevişme süresini uzatmayı başarmanın yolu olduğuna eminim."
ZİHİNSEL MUTASYON
Şimdi, Hülya Hanım aslında gözümüzün önünde zihinsel bir mutasyona uğruyor, farkında mısınız? Düşünür dediğiniz böyle olur işte. Yani diyor ki, lezbiyenlikle karıştırmayın feminizmi! Feminizm paylaşımdır aslında. Sevişme süresini uzatmanın yolu da feminizmden geçer!.. Siz böyle müthiş bir feminizm tanımı görmüş müydünüz daha evvel? Şahsen ben ilk kez rastladım ve çok etkilendim. Geciktirici krem gibi bir şey... Neyse efendim, tabii lezbiyenlik işin içine girdi ya bir kere, Hülya Hanım da her düşünür gibi düşünmeye devam etti ve 'cinsellik üzerine tezler'inin mantıksal sonuçlarına ulaştı: "Erkekler hep bencilce davranıyorlar. Yatakta çok saldırganlar ve tatmin olunca kadınları bir kenara koyuyorlar... Oysa sevişmenin aşamaları var. Kadın duygusallık istiyor, dokunulmak istiyor. Bu yüzden kadınlar kadınları tercih etmeye başladı. Ben onları anlayabiliyorum..." Görüldüğü üzere, önce aile içi tecavüzü makul karşılayan Sayın Avşar, iki haftada feminizmi lezbiyenlikten ayrıştırarak bir paylaşım ve 'ortam süper, arkadaşlık süper' doktrinine dönüştürdü, ardından da lezbiyenleri birbirine dokunmaya, sevişmeyi bilmeyen erkeklerin ittiğini bilimsel tezlerle ortaya koydu. Kendi adıma, önümüzdeki günlerde Hülya Hanım'ın muhafazakâr eşcinsellik üzerine açıklamalarını da okumak, son pozisyon değişikliklerini izlemek, tarihe tanıklık etmek istiyorum. Ne dersiniz, çok şey mi istiyor bu garip tosun?
Yayın tarihi: 19 Ocak 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/19/ct/haber,E2CB01A267694298A66AE26B1F3CA9E8.html
Tüm hakları saklıdır.