Ewan McGregor: Ben küçük bir burjuvayım, eşim ise entelektüel

Yıldız Savaşları, Moulin Rouge filmleri ile seyircilerin belleğine yerleşen ünlü İskoçyalı oyuncu Ewan McGregor, Woody Allen'ın son filmi Cassandra'nın Rüyası'nda başrollerden birini oynuyor. Röportaja üzerinde kot pantolon, beyaz tişört ve siyah deri montla gelen McGregor ilk bakışta Hollywood'un bıçkın delikanlısı imajını taşısa da, deri montunun altından yavaş yavaş çıkan 'şefkatli eş ve baba' imajı ile oldukça şaşırtıcı. Ewan McGregor, 36 yaşında son derece mutlu bir oyuncu... Daha ne isteyebilir ki, son filmini Woody Allen'la yapmış. Mutlu bir evliliğe ve üç çocuğa sahip. Üstelik dünyayı bir uçtan diğerine motosikleti ile gezmiş. McGregor, karşımıza ağaçkakanı anımsatan, kalkık kakülü ile çıkıyor. "Woody'nin seçtiği saç kesimini asla değiştirmem," diyor.

- Woody Allen ile çalışmak nasıl bir şey?
- Harika, gerçekten çok büyük bir şans oldu. İnanılmaz heyecan verici. Woody çok hızlı çalışıyor. Aynı sahneyi asla tekrar etmiyor. Çekimden kısa bir süre önce yanına gelip, ne yapman gerektiğini iki dakikada anlatıyor. Rahat ve yalın bir insan, oyuncudan doğal olmasını istiyor. Eğer gerçekçi bir oyunculuk istiyorsan bence bunu bir oyuncudan ilk çekimde elde edebilirsin, yoksa aynı sahneyi 15. kez yaptığında değil. Colin (Farrell) ile bu yüzden defalarca prova yaptık, Woody replikleri değiştirebileceğimizi söylese de biz bir kelime bile değiştirmek istemedik. Woody ile film yapmanın bir avantajı da ailemden kopmamam oldum. Düşünsenize Woody ile film çevirip, öğleden sonra da kızlarımla oynayabildim.

- Konuşmanızdan anlaşıldığı kadarı ile ailenize çok bağlısınız, kaç çocuğunuz var?
- Eşim Eva (Fransız kostümcü ile 11 yıldır evliler) ile üç çocuğumuz var: Claire, Esher, Jamiyan. Aile insanın hayatında çok önemlidir. İnsanın gerçek mutluluğunun kaynağı aile. Şimdi karamsar olmak çok moda, bense hayata iyimser bakmaya devam ediyorum. Eşime büyük bir hayranlık duyuyorum. Ben, 16 yaşında okulu terk etmiş küçük bir burjuvayım. O ise gerçek bir entelektüel. Bana Woody Allen'ı da, Godard'ı da keşfettiren o oldu.

- Filmlerinizi eşinizin seçtiği doğru mu?
- Doğru değil, kariyer hesapları ile film yapmadım. "Büyük Hollywood filmleri yapmam," demiştim. Ancak insan zamanla fikir değiştiriyor. Yıldız Savaşları'nı seyrederken, kızlarımın "Babama bak, sihirli kılıcı ile neler yapıyor," demelerini duymak büyük bir keyif.

- Mutluluk kaynaklarınızdan birinin de motorunuzla yaptığınız seyahatler olduğu söyleniyor...
- Arkadaşım Charles Boorman (aktör, rejisör John Boorman'ın oğlu) ile yaptığım iki motosiklet yolculuğu hayatımı değiştirdi. Doğanın içinde, farklı biçimlerde yaşayan halklarla temas etmek inanılmazdı. Londra'da kapalı bir ortamda yaşıyorum. Bu gezide, aylarca minimum ihtiyaçlarımı karşılayarak yaşadıktan sonra, Alaska'da ağzına kadar yararsız şeylerle dolu bir süpermarkete girmek midemi bulandırmıştı.

- Nerelere gittiniz bu seyahatte?
- Avrupa, Orta Asya, Rusya, Alaska, Kanada, Amerika. Bu seyahati 2004 yılında gerçekleştirdik. Yaklaşık bir yıl sonra İskoçya'dan Güney Afrika'ya kadar başka bir seyahat yaptık.

- Oyunculuğun dışında film yönetmeyi de düşünüyor musunuz?
- Film yönetmek isterim. Şimdiye kadar kısa filmler yaptım. Bunun dışında senaryo da yazmak isterim. Hikâyeler yazmaya bayılıyorum. Bir filmde her şeyden önce hikâye geliyor. Woody Allen'ın gücü de burada. Cassandra'nın Rüyası'nda da böyle, güzel bir hikaye, güçlü oturmuş karakterler var.