G.Saray Cafe Crown'ın başarılı ABD'lisi Charles Gaines, kazanılan başarılara rağmen, 1-2 maç dışında boş tribünlere oynadıklarını söyledi, "İnsanın sinirlenmemesi mümkün değil" dedi..
Galatasaray Cafe Crown'ın transfer sezonunda sessiz sedasız kadrosuna kattığı bir isimdi Charles Gaines. Oysa basketbolu yakından takip edenler, 2.03'lük ABD'li oyuncunun geçen sezon Joventud Badalona forması ile Avrupa Ligi'ndeki istikrarlı performansını ve savaşçı oyun tarzını iyi biliyorlardı. Gösterişsiz oyun stiline rağmen geride kalan 14 maçta 11.6 sayı ve 8.2 ribaund ortalamaları tutturan Gaines, Galatasaray'ın liderliğinde büyük pay sahibi isimlerden biri. Tabii gösterişsiz dediysek özellikle Fenerbahçe maçındaki maç şovu Gaines'in sarı-kırmızılı taraftarların da gönlünde ayrı bir yer edinmesini sağladı.
* Beşiktaş, Fenerbahçe ve Türk Telekom. Şampiyonluk için iddialı 3 takımı da yendiniz. G.Saray'ın şampiyonluktaki şansını nasıl görüyorsun?
Bana göre her geçen gün daha iyi oynuyoruz ve bunun sebebi de daha çok birlikte oynama şansı bulmamız. Böyle çalışırsak hem Türkiye'de hem de ULEB Cup'ta zirveye oynarız. ULEB Cup'ta da neden final olmasın diyorum. Ama şampiyonluğu konuşmak için henüz erken. Bence biz önce böyle iyi oynamaya ve kazanmaya devam etmeliyiz. Şampiyonluk için rakiplerimiz ise biliniyor zaten. Efes Pilsen, Türk Telekom, F.Bahçe ve Beşiktaş.
* Galatasaray'a nasıl geldin?
Bu çok uzun bir hikaye. Geçen sezon sonunda Badalona ile sözleşmem bitmişti ve ben de iyi bir rakam istedim. Çok uzun süre bekledim onları. Ama zaman geçtikçe İspanyollar'dan ses çıkmadı ve Galatasaray devreye girdi. Ve en iyi teklifi getirerek, transferi gerçekleştirdi.
* Türkiye'yi nasıl buldun?
Öncelikle basketbol olarak benim düşündüğümden çok daha üst seviyede. Türkiye'ye gelmeden önce de çok fazla araştırma yapmadım. İstanbul çok güzel bir şehir, bir de trafiği olmasa İdmanlar dışında da Etiler'deki TGİ Fridays'te vakit geçirmeyi seviyorum. İspanya ile karşılaştırdığımda sevmediğim tek şey seyircilerin basketbola ilgi göstermemesi. Oysa oynanan basketbol üst seviyede. İspanya'da deplasmanda bile binlerce seyircinin önünde oynuyorsunuz. Harika bir atmosfer vardı. Ama biz ligde ve Avrupa'da sürekli kazanmamıza rağmen buraya geliyoruz ve boş salona (F.Bahçe ve Telekom maçları hariç) oynuyoruz. İnsanın sinirlenmemesi mümkün değil.
* Fransa, İspanya ve Türkiye. Üç farklı Avrupa ülkesinde bulundun. Gözüne çarpan farklılıklar neler?
Benim için Avrupa aşağı yukarı hep aynı. Üç ülkeyi de çok sevdim. Hepsinin değişik kültürleri var. Ama Türkiye onlardan biraz daha farklı. Türkiye bu iki ülkeye göre nasıl desem, daha fazla Amerikan... Daha Amerikalılaşmış. Bu da benim uyum sağlamamı kolaylaştırdı
* Maçlara nasıl hazırlanıyorsun?
Benim için her maç zordur ve bunun için hep en yüksek konsantrasyonu gösteririm. Hem hazırlanırken, hem de maçlarda.
* Avrupa Ligi ile NBA'i nasıl kıyaslarsın?
NBA'de çoğu oyuncu play-off'a kadar maksimum oynamaz. Normal sezon daha yumuşak geçer. Avrupa Ligi'nde ise her maç zor, her maç bir yarışma demek oyuncular için. Play-off'lar başlamadan bile büyük bir çekişme yaşanıyor. Bence fark bu. Avrupalı oyuncular ise uyum sağlarsa, bire bir basketbolunu geliştirirse başarılı oluyor, mesela Nowitzki gibi.
Yayın tarihi: 28 Aralık 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/28//haber,C1A062E926FB4B86809662C89D74195F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.