Maskülen bir kadın olduğum için seksiyim

Makedonya'da çekilen 'Elveda Rumeli'nin kendisi için çok özel bir deneyim olduğunu söyleyen Berrak Tüzünataç, Yeni Aktüel dergisine rolünü ve özel hayatını anlattı.

* 'Elveda Rumeli'deki başarınıza bakınca; "Hah! Şimdi oldu işte" dedirten bir proje sanki. Öyle mi?
Benim için çok özel bir iş. Rolümü de seviyorum, işimi de. Hevesle çalışıyorum. Hayatımın çok iyi bir zamanını yaşıyorum. Daha önceki işlerde beni başkalarının seslendirmesinin dezavantaj olduğunu düşünüyorum. Diksiyonumla ilgili bir problemim yok. Böyle bir şeyi neden tercih ettiklerini bilmiyorum. Oysa ısrar da etmiştim. Dizilerde vakitle ilgili sıkıntılar oluyor. Seslendirmeyi daha profesyonel birinin seri şekilde yapması tercih edilebiliyor.

ALLAH'TAN İŞARET İSTEDİM

* 'Vahide' rolü başta Hande Subaşı'ya verilmişti ama 5. bölümde yerine siz geçtiniz. Sizi bu projeye ne çekti?
Her şey! Serdar Akar, Tarkan Karlıdağ, Erdal Özyağcılar, Şebnem Sönmez, Makedonya... İçinde mizah olması; damardan işlemeye çalışmayan bir iş olması. Töre, mafya, cinayet, silah yok! Tatlı bir hikaye bu. İstanbul dışında çalışmak istiyordum. Sesli çekim istiyordum. Serdar Akar önemli bir yönetmen. Onunla aynı otelin içinde vakit geçirmek, aynı zamanda iş yapmak, benim için önemli etkenler.

* Teklif gelince ne hissettiniz?
Çok karışık bir dönemde geldi bu iş bana. Birkaç proje vardı ve karara varıp, cevap vermem gerekiyordu. Bir gün "Allah'ım bana bir işaret ver" dedim. Ertesi gün telefon geldi, "Teşekkür ederim, işaret gayet net" dedim.

* Ve tası tarağı toplayıp buraya geldiniz. Neden İstanbul dışı istiyordunuz özellikle?
'Sürekli denetlenir hayattan' uzaklaşmak istiyordum. 'Ne kadar içtin, orada mı içtin, burada mı içtin, buna mı merhaba dedin, ne giydin' gibi baskılardan uzaklaşmak istedim.

* Magazin basınından sıkılmıştınız yani?
Sadece magazin basını değil, insanlar da öyle. Cep telefonuyla fotoğrafınızı çekip gazetelere satıyorlar, 'youtube'a koyuyorlar. İlkokulda tırnak kontrolü yapılırdı ya, işte o hal beni çok kapalı bir hayat yaşamaya itmişti. Gözümü, kulağımı kapatamıyordum artık. Dolayısıyla İstanbul'u özleyip, sadece sempatik yanlarını görmenin bir süre iyi geleceğinden emindim. Bir avantajı da medyadan uzak kalmak. Olumlu olumsuz her şey insanı etkileyebilir. Dizide bir oyuncu çıkıyor yerine birisi geliyor. Bu tür şeyleri okuma fırsatım olmadan geldim buraya. Bunun çok faydalı olduğunu düşünüyorum.

'VAHİDE' BENİ SOLLAR

* Takar mısınız her şeyi kafanıza?
Her şeyi takıyorum. Kafamı da durduramıyorum. Hiçbir zaman geniş bir insan olamadım. Başkalarına "Aman deli misin, ne umursuyorsun?" diyorum ama kendimle ilgili bunu yapamıyorum. "Ondan ayrıldı, onunla barıştı" gibi sözlere takmıyorum. Gazetelerden eskisi kadar etkilenmemeyi öğrendim ama göz temasından, elektrik akımı olan durumlardan çok etkileniyorum.

* 'Vahide' nasıl bir karakter?
1896'da Makedonya'nın bir dağ köyünde yaşayan 5 kız çocuk arasında erkek eksikliğini kapamayı kendine görev edinmiş, ailesini bir arada tutmaya çalışan, dişiliği küçümseyen bir kız. Kolay kızıyor. Tepkileri bir kadından çok, erkeği andırıyor.

* 'Vahide' de sizin gibi, çok feminen bir karakter değil yani...
Evet, maskülen. Benden daha maskülen. Ben de feminen değilim ama 'Vahide' o konuda beni sollar.

KABUĞUM SERTTİR!

* Hem maskülensiniz, hem de Türkiye'nin en seksi kadınları arasında gösteriliyorsunuz...
Belki de o yüzden seksi bulunuyorumdur. Dışarıdan öyle görünmüyorumdur ama Türkiye'nin en seksi kadını denebiliyordur. Seksapele engel olduğunu düşünmüyorum bunun. Kadınsal hassasiyetleri fazla ciddiye almamak 'Vahide'yle ortak özelliğimiz.

* Duygularınız değil, mantığınız mı ağır basıyor yani?
Kadınsal duygusallıklar ve kadınsal kırılganlıklar benim sıralamamın altında kalıyor. Kırılsam da göstermem. Kabuğum dışarı karşı serttir. Belli şeylerin bireysel yaşanmasını tercih ediyorum. 'Vahide' de öyle. O hem, "Hayatta bir sürü dert var Zarife, bir de şu Alex'i çıkartma başımıza" diyebilecek, hem de kardeşi için üzülebilecek bir kız.